°●2●°

1.2K 57 26
                                    

Kadın aynadaki yansımasına baktı. Bu ailenin zorunluluklarından biri de hiç sevmediği insanların yanında mutlu taklidi yapmaktı. Şansına geldikten hemen sonra Demir ailesiyle yemek yemek zorundaydı. Saçlarını geriye doğru atarak oturduğu yerden kalktı. Telefonunu eline alarak merdivenlerden aşağıya indi.

Onun dışında herkes çoktan masaya oturmuştu. Gözleri ilk önce Yekta'ya takıldı. Tıpkı onun gibi daha yemek başlamadan sıkılmıştı. Yüzü gergin birazda öfkeliydi. Kaşlarının çatılışından anlamıştı bunu. Yekta'yı iyi tanıdığından değil tanımak zorunda olduğundan. Anne ve babasına sonra da Demir ailesinin diğer fertlerine baktı. Boşta kalan sandalyeye doğru ilerledi. Yavaşça geriye çekti. 'Geç kaldığım için özür dilerim.' diyerek boşta kalan sandalyeye yavaşça oturdu.

Herkes aynı anda ona döndü. Gözleri yeniden Yekta'yla buluştu. Hazırlanmış bir plana ayak uyduruyorlardı. Karşı karşıya oturmaları da buna dahildi. Onun gibi yaptı. Kaşlarını çattı. Önündeki bardağa odaklandı. Yemeklerin gelmesiyle birlikte konuşmaya başlayan ilk kişi Yekta'nın babası Uzay Demir oldu. İlayda'nın babasına doğru yönelttiği sorular - geneli iş- annelerinin konuşmasına dönüştü. Sadece Yekta ve İlayda sustu.

Bunca yıldır konuşacak hiç bir şeyleri olmamıştı. Şimdi de yoktu. Üstelik dün akşam İlayda tek başına Yekta'nın evinde sızmıştı. Bu konuyu açmak tartışma yaratmak demekti. Ne Yekta ne İlayda tartışmak istemiyordu. Yemek ve tatlı işi bittiğinde konuşmaları bölen şey İlayda'nın telefon sesi oldu. Anne ve babalarına oranla en yakınında oturan Yekta'nın gözleri telefona kaydı. 'Sevgilim' yazısıyla çatık olan kaşları şaşkınlıkla aralandı.

İlayda ortamın susmasından rahatsız olarak telefonunu eline aldı. Oturduğu yerden kalkarak 'İzninizle hemen döneceğim. Acil bir durum.' dedi. Diğerleri konuşmalarına dönerken İlayda hızla merdivenleri çıktı. Kapıyı açarak bahçeye çıktığında derince nefes aldı. Tekrardan arayan kişiye baktığında kalbinin sıkıştığını hissetti. Aramaması gerekiyordu. İlayda'nında açmaması. Tam açacakken az önce kapanan kapı tekrar açıldı. Açılmasıyla irkilerek geriye doğru döndü genç kadın. 'Yekta.' dudakları arasından dökülen isimle kapının önündeki adam kaşlarını çatarak ona doğru ilerledi. Tam yanında durduğunda İlayda istemsizce elindeki telefonun ekranını kapattı.

'Sevgilin olduğunu bilmiyordum.' sesi dümdüz çıkmıştı. Buna karşın İlayda kaşlarını çatarak ona doğru döndü. 'Bu da hakkımda bilmediğin şeylerden biri ama öğrenmiş oldun.' Yekta yüzüne gülümseme kondurarak kadına döndü. Gözlerinin içine baktı. 'Ayrılman gerekecek.' yüzündeki gülümseme silindi. 'Ayrılıp ayrılmayacağıma sen mi karar vereceksin?' kaşlarını çatmayı bırakarak Yekta gibi tepkisiz yüz ifadesiyle ona baktı.

'Eninde sonunda benimle evleneceksin. Ve ben karımın başka adamlarla birlikte olmasına izin vermem.' diyerek kadının elinde sıkıca tuttuğu telefonu aldı. İlayda elleri arasından çekilerek alınan telefonla öfkeyle Yekta'ya baktı. 'Ama ben senin karın değilim. Sana hesap vermek zorunda da değilim. Tıpkı seninde bana hesap vermek zorunda olmadığın gibi. İkimizinde ilişkileri var. Bu yüzden evliliğimize engel olmak tek amacımız olmalı.' bakışları elleri arasındaki telefonu bulurken Yekta sesli şekilde güldü. 'Buna engel olamayacağımızı anlamış olman gerekirdi. Kaç kez denedin. Hiç mi bıkmadın boş yere uğraşmaktan?' elindeki telefondan az önce arayan kişiyi aradı. Çalan telefon bir süre sonra meşgule atıldı. Yekta telefonu ona uzattı. 'Şansına sevgilin açmadı. Açsa laflardık.' İlayda hırsla elindeki telefonu çekerek aldı. Davranışlarını umursamadan arkasına bile bakmadan içeri geri döndü. Yekta'nın arkasından geldiğini bilerek tekrar yerine geçti.

DOLUYA TUTULMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin