°●9●°

608 44 12
                                    

Genç kadının elindeki bardak hızla yeri buldu. Koşarak havuzda ki oğlunu çıkardı. Kucakladı. Ardından hızla çıkış kapısına oradan da gelen arabaya yöneldi. Yol boyunca yaşadığı şoktan çıkamamıştı. Kendine geldiğinde elleri arasındaki oğluna baktı. Onun için hiç bir şey yapamamıştı. Göz yaşları yüzünü yakarcasına aktı. Duran arabayla kapısı hızla açıldı. Kucağındaki oğluyla hızla arabadan inip hastaneye girdi. Sedyeye alınan oğlu hızla içeri alınmıştı. Kapıdan içeri alınmadığı için öylece kalmıştı. Ellerine baktı. Aybars'ın kanı ellerine bulaşmıştı. Kapının önündeki koltuğa oturarak doktorları beklemeye başladı.

Aybars'ın başına gelenler Yekta'ya kadar gelmişti. Duyar duymaz hızla şirketten çıkarak havaalanına gitmişti. Jete kendini atmış ve varmayı beklemişti.

Kan testleri ve diğer sonuçlar üzerine araştırma yapan doktorlar hâlâ kesin bir sonuçla ona gelmemişlerdi. İçeride ne olduğunu bilmeden sadece bekliyordu. Saatlerce kapının önünde öylece durdu.

Ertesi Gün

Yekta saatler sonra sonunda hastanenin önüne gelmişti. İçeriye girip girmemekte tereddüt etse de oğlunun durumu hakkında kimse bir şey bilmediğinden kendine geldiğinde hızla hastaneye girdi. Gözleri İlayda'yı aradı. Elleri saçlarında başı önüne eğik şekilde bekleyen İlayda'yı gördüğünde az öncekine oranla adımlarını biraz daha yavaşlattı. Karşısına geldiğinde durarak kadının ona bakmasını bekledi.

'İlayda.' seslenmesiyle İlayda sesini tanımış ve başını kaldırarak gözlerine bakmıştı. Normalde buraya nasıl geldiğini sorgulaması gereken kadın en ufak bir şey dahi söylemeden oturduğu yerden kalkarak ona sıkıca sarılmıştı. 'Oğluma bir şeyler oluyor.' göz yaşları Yekta'nın gömleğini ıslatırken Yekta arkasında emir bekleyen adama doğru baktı. Adam bakışıyla birlikte onaylarcasına yanlarından uzaklaştı. Kadının kollarından hafifçe tutarak gözlerine bakmasını sağladı.

'Şu an oğlunun senin güçlü olmana ihtiyacı var. Seni bu halde görürse nasıl güçlü olabilir? Acı çektiğini biliyorum ama kendine gelmen lazım.' İlayda akan göz yaşlarını elleriyle silerek Yekta'dan uzaklaştı.

'En azından bana iyi ya da kötü olduğuyla ilgili bir şeyler söylemeleri gerekir değil mi? Kimse bana bir şey söylemiyor. Uyandığında korkacaktır. Tanımadığı yerlerde tek başına kalamayacak kadar küçük.' İlayda cümlesini bitirdiğinde Yekta'nın az önce giden koruması yanlarına doğru gelmişti.

'Doktor sizinle görüşmek istiyor abi.' adamın sözlerinden sonra İlayda hızla odaya ilerledi. Arkasından gelen Yekta odaya girdikten sonra kapıyı kapatarak doktora döndü. Doktor ekranda ki değerlere bakmayı bıraktığında onlara doğru döndü.

'Aybars'ın anne babası olarak durumun düşündüğümüzden daha farklı olduğunu belirtmek isterim.' sözleri ikisinin içine de su serpmemişti.

'Aybars'ın değerleri oldukça..' Yekta doktorun kıvranırcasına konuşmasına tahammül edemez olmuştu. 'Bize açıkça neyi olup olmadığını söyleyemeyecekseniz oğlumun burada kalmasının bir anlamı olduğunu düşünmüyorum.' doktor iç çekerek konuşmasına devam etti.

'Aybars'ın kanser olduğunu düşünüyoruz.' bu tahmin ettiklerinden daha ağır gelmişti. Yekta hiç bir anında yanında olamadığı oğlunu kaybetmekle, İlayda da kaçarak saklanarak büyüttüğü oğlunu kaybetmekle burun buruna gelmiştin .

DOLUYA TUTULMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin