ve arkadaş olmuştuk •°

346 24 5
                                    

Hayat karşısımıza her zaman istemediğimiz şeyleri çıkarmazdı aslında. Aralarına ufak ufak bizi ayakta tutacak, mutlu edecek şeyler, kişiler yerleştirirdi. Yerleştirirdi ki başka bir zorlukla karşılaştığında toparlanman kolay olsun. Toparlan ki, seni tekrar tökezletebilsin. Toparlan ki, yaşamaya devam et. Sonra kısır döngü gibi sürüyordu her şey. Ta ki ömrün boyunca bir ya da iki kez karşına çıkacak olan şansınla karşılaşıncaya kadar.
Keşke herkes senin kadar iyi kalpli olsaydı Oh Sehun. Belki o zaman kendimde güç bulabilirdim.

Yağmur yağmaya başlamıştı. Her zamanki gibi bir dilek tuttum. Umarım seninle bir kez daha karşılaşırız Sehun. Meleklerin tanrıya dileklerimi ileteceğini düşündüğüm için yağmurda dilek tutardım her zaman. Bu sefer Sehun'u dilemiştim.   Hayır, ayran gönüllü birisi değildim. Sadece ekrandan tanıdığı birine bile bu kadar nazik olan biriyle yakın olmak istiyordum. Elbetteki istediklerim olmuyordu ama ben de ısrarla dilemeye devam ediyordum işte.

Kafamı cama yaslayıp yolun bitmesini bekledim. Büyükannemler adadaki bir kasabada yaşıyorlardı. Bende onların yanına gidiyordum. Taksiyle limana kadar gidip orada da feribota binip adaya geçecektim. Ancak yağmur çok yağıyordu. Bu havada hiç kimsenin adaya geçebileceğini sanmıyordum. Olurda burada beklemek zorunda kalırsam diye, Chanyeol'e beni alması için bir mesaj attım. O benim en yakın arkadaşlarımdan biriydi. Biz buradan taşındıktan sonra bile, hatta geri gelemediğim zamanlarda bile konuşmayı kesmemiştik. Onlar bana her zor durumumda yardım ederdi. Tabi ben de onlara. Aslında şehre katlanamadığımı anladığımda, beni buraya taşınmaya ikna eden de Chen ile ikisiydi.

Taksiden inip havaalanının dışında kalan kuytu bir yerde bir süre bekledim. Chanyeol ve Chen çok geçmeden gelmişlerdi. Hemen koşup yağmur çamur aldırmadan ikisine de sarıldım. İstersek koca koca adamlar olalım, istersek eli bastonlu ihtiyar, hiç değişmezdi bizim hareketlerimiz. Koşar sarılırdık birbirimize etrafta kim varmış, neredeymişiz umursamadan.

Sarıldığımızda onları ne kadar çok özlediğimi daha iyi anlamıştım. Ağlamaya başladım. Benden ayrılan Chen kafama hafifçe vurup "Hadi arabada ağlarsınız, bir de hasta olmayın başıma" diye söylenip arka tarafa attı kendini. Arabaya binince ilk 5-10 dakika 'Ne kadar değişmişsin(!)', 'Oralarda havalar nasıldı?' temalı konuşmalarla geçmişti. Şimdi ise susuyorduk. Bekledim, ilk konuşan kendini açan ben olamazdım hiç. Chanyeol arabayı kullanıyordu, kısa bir süre bakışlarını bana çevirdi. "Nasılsın Baekhyun?" İşte dökülmem için yeterliydi bu. Parmağımla oynuyordum. "İyi değilim Yeol. Hemde hiç." Chen kafasını iki koltuğun arasından çıkarttı. "Böyle söyleme Baekhyun. Sende biliyorsun aşırı kötü değil durumun." Kısa bir bakış attım ona. "Hadi ama Chen. Aşırı kötü olmaması, kötü bir durumda olduğum gerçeğini değiştirmiyor." Chanyeol'ün direksiyonu sıktığını görebiliyordum. Parmaklarının boğumları bembeyaz olmuştu. "Sen kendini en kötüsüne alıştırmaktan başka bir şey yapmıyorsun şu an. Kimse sana kötü bir şey olacağını söylemedi. Kendini motive etmelisin. Bak büyükannenin yanına geldik. Onun yanında da yapma şunu. Mümkünse hiçbir zaman yapma!" Chanyeol büyükannemlerin evinin önüne geldiğimizi söylemese arabayı durdurduğunu bile farketmemiştim. Haklılardı, öyle olmak zorundalardı. Yoksa toparlanabilecek gücü kendimde göremiyordum. Bencillik yapıyordum ama onların desteği olmasa kendimi asla cesaretlendiremeyeceğimin farkındayım. Biraz da bu yüzden gelmiştim buraya.

Burada yağış daha seyrekti. Arabadan inip eve doğru yürümeye başladım. Nasıl olsa Chen arabanın arkasından valizimi alırdı. Toprak kokusu anında burnuma dolmuştu. Aniden kendimi tutamayarak "Ne güzel, toprak kokusunu özlemişim." dedim. Chanyeol'ün sinirli ama biraz da kırık gelen sesini duydum. "Toprak değil o bir kere, azot. Koklayıp koklayıp kafayı bulmayı düşünüyorsun sanırım. Islanıyoruz, yürür müsün artık?" Kırdığım potla birlikte kendimi denize atmak istiyordum. Chanyeol'ün babası biz küçükken ölmüştü. Bize babasını toprağın aldığını söylemişlerdi. O zamanlar çocuktuk işte, belki de anlamayacağımızı düşünmüşlerdi ama Chanyeol'ün gözlerindeki kırgınlığı görmüştüm. Daha sonra o, topraktan hep nefret etti. "Özür dilerim Chanyeol." Nazikçe gülümsüyordu. "Önemli değil Baekhyun, sadece senin iyiliğini düşünüyorum, kafayı bulma diye." Yalancı, hemde en büyüğünden.

04 • SeBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin