17

2.5K 199 317
                                    

Keyifli okumalar 💜

Jeon Jeongguk

Onun canını yakmak istemiyordum, bu doğruydu. Fakat ne kadar istemesem de Taehyung'un canını yakıyordum. Ona söylemek istediklerim ağzımdan çıkan şeyler değildi. "Seni seviyorum." diyecektim mesela, "Seni çok mutlu edeceğim." diyecektim.
Neden böyle yaptığıma ikimiz de anlam veremiyorduk, ona söylemek istediklerim bunlar değildi. Ne hissedeceğimi bilemiyordum artık, bu sözlerim de bunun yüzünden çıkıyor ya günahkâr dudaklarımdan.
Git gide hissizleşiyorum, her geçen gün elimden kayıyor... Kalbini sımsıkı tutuyorum, kayıp düşmesin diye. Ama çok sıkı tuttuğumdan dolayı hasar alıyor sanırım. Ne yapacağımı kestiremiyorum.

Beklemediğim bir anda oldu her şey. Oysaki tek istediğim Taehyung ile kahvaltı edip yorgunluğumun dinmesi için onunla sarılmaktı. Şimdi marketten aldığım yiyecekleri yanıma koymuş, denizi seyrediyorum.

Birkaç gün önce, babaannesinin vefat ettiğini ve artık tamamiyle yalnız yaşadığını öğrenmiştim. Benim güzelim, ben yokken çok acı çekmişti. Onun yanında olamamıştım, onu kollarımla sımsıkı saramamıştım, yumuşak saç tutamlarını okşayamamıştım.

Taehyung'u düşündükçe kalbim sıkışıyordu sanki, pişmanlığım gün yüzüne çıkıyordu. Fakat bunu sadece ben hissedebiliyordum, Taehyung'un güvenini öyle sarsmıştım ki o benim gözlerimdeki pişmanlık parıltılarını göremiyordu.

Derin bir nefes verip ayağa kalktım ve banktaki poşetleri elime aldım. Fazla yüzsüz olduğumu biliyordum ama o şu an büyük ihtimalle ağlıyordu ve ben dayanamazdım, yalnız ağlayışına dayanamazdım. Eskiden ne olursa olsun benim yanıma koşar ve saatlerce boyun girintimde ağlardı. Biz hiçbir zaman ayrılmamıştık, her zaman birbirimizin yanında olmuştuk. Böylesine yıkılmamız bu yüzdendi, birbirimize çok alışmıştık ve araya uzun yıllar girince böyle olmuştu.

Değişmiştim, bunu asla inkar edemezdim. Ruhumu sakinleştiren o güzel sesi olmadığı için eskisinden daha fazla agresif olmuştum, etrafa gülücükler saçıp benim de gülümsememi sağlayan kişi olmadığı için bir daha içten gülememiştim.

Taehyung'un ise değiştiği birkaç özellik vardı yalnızca. Mesela o gülümseyişini ve kahkahasını zor görüyor ve duyuyordum, gülüşü eskisinden daha çok parlaktı. Belki de bana öyle geliyordu, uzun bir süre onun gülüşünden mahrum kalmıştım sonuçta.

~

Titreyen parmaklarımla zile bastım ve Tanrı'ya açması için dua ettim. Ama beş-on dakika beklesem de kapı açılmamıştı. "Artık sana tüm kapılarımı kapattım." deyişi geldi aklıma ve korkudan titrememe engel olamadım.

"G-güzelim, hadi aç... Evde olduğunu biliyorum meleğim. L-lütfen Taehyung... Açana kadar burada bekleyeceğim."

Aklıma birkaç hafta öncesi geldi. Yine güzelimi üzmüştüm ve kapısına gelmiştim. Sırf üşümemem için bana katlanmıştı. O gün fazlasıyla tatlıydı. Fakat ben o gün yeniden söylemek istemediğim şeyleri söyleyip onu yine üzmüştüm.

"Taehyung... Sevgiline, evimizin kapısını açmayacak mısın?"

Kapıyı dinlesem de bir şey duyulmuyordu. Neredeydi ki?

Telefonumu cebimden çıkarıp ekran kilidini açtım ve rehbere gidip 'Güzelliğim' yazısına basarak Taehyung'u aramaya başladım.
Her aradığımda meşgule atması beni çok sinirlendirdiği için kapıyı yumruklamaya başlamıştım.

"Şu siktiğimin kapıyı aç Taehyung!"

Onca yumruklamama rağmen hala bir ses gelmeyince yutkundum.
Neden geri dönmüyordu? Ne kapıyı, ne de telefonlarımı açıyordu.

i want you ღ taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin