3.BÖLÜM; KABUS

0 0 0
                                    

Sabah uyandığım ve  herşeyin bir kabus olduğunu anladığımda çok rahatlamıştım ama bu rahatlık çok sürmedi çünkü elimde fark ettiğim yarayla dehşete düşmüştüm aynı kabusumdaki gibi elimde jiletle yazılmış bir ŞATO yazısı vardı kabusumdada anne ve babamda vardı. Ama bu nasıl olabilir ki?? Yoksa dün olanlar gerçekmiydi?!! Hemen yatak odasına koştum anne ve babam uyuyordu hemen annemi uyandırıp aklımdaki soruyu sordum, anne dün neredeydiniz?? Dedim eğer cevabı mahalledeydik olursa bu dünün rüya olmadığının kanıtı olacaktı. Annem; mahalledeydik dedi dalga geçercesine. Ben; ne mahalledemiydiniz? Ne oluyor ya??! Babam; min young delirdin mi tabikide evdeydik niye uyandırdın şimdi bizi yat uyu bugün tatil dedi. Ohh rahatlamıştım ama bir yandan da kafayı yiyecek gibiydim o zaman bu elimdeki nasıl oldu yani rüyamla bir bağlantısı olmalı. Bunu araştırmalıydım ama nasıl araştırıcam bilmiyorum. Hemen bilgisayaramı açtım ve ŞATO yazdım. Karşıma hep şato resimleri çıkmıştı ama benim ardağım o değildi tam googleden çıkacakken gözüme birşey çarptı, başlığında şatonun efsanesi yazıyordu, hemen o siteye girdim ve okumaya başladım. Sitedeki yazılar;
Bir efsaneye göre ŞATO adlı yerde varlığı tam olarak açıklanamayan biri yaşıyormuş ve bu şatodan hiç çıkmıyormuş sadece belirli seneler arasında çıkıp kurbanlarını seçiyor ve o seçtiği kurbanları ŞATOSUNA götürüp çeşitli işkenceler yapıyormuş. Onun nasıl bir varlık olduğu hala bilinmesede insanların bedenlerini taklit edebiliyor( evet çok mantikli) ve kurbanlarının rüyalarına girip ona çeşitli yollarla fiziksel hasarlar veriyormuş yazıyordu. Bunları okuduktan sonra dehşete düşmüştüm çünkü bunlar benim başıma da gelmişti yani kabusuma girmişti, sanırım sonrada fiziksel bir hasar oluşmuştu kolumda. Ama buna bir çözüm bulmalıydım. Sonra aniden telefonuma gelen bildirimle irkildim telefonu elime aldım mesaj facebooktan geliyordu ve mesajı atan kişi ise cehennemden gelen'di
Cehennemden gelen; kurban sensin
Ben; Ne kurbanı ne saçmalıyorsun ya sen benimle uğraşmak hoşuna mı gidiyor gerçekde kim olduğunu öğrendiğimde bunları sana ödeticem.
Cehennemden gelen; Yakında kim olduğumu öğreniceksin merak etme
Buda ne demekti böyle offf şuan onunla uğraşıcak vaktim yok daha önemli bir işim var. Bu şato denen yer beni mi kurban seçmişti yani?!!...
Off ne saçmalıyorum ben sonuçta sadece bir kabus gördüm sonrada elimde jiletle yapılmış bir şato yazısı çıktı. Sadece bunlara dayanarak bir kurban olduğumu falan söyliyemem. Hemen üstümü giyinip dışarı çıktım. Parka gidip bir banka oturdum ve düşündüm sadece düşündüm ama elimdeki yarayı değil kafamı nasıl dağıtabileceğimi düşünüyordum. Akllıma bir fikir geldi ben kafamı en iyi matamatik ve basketbolla dağıtabiliyorum o yüzden okulun basketbol sahasına gittim. Genellikle cumartesi günleri okulun spor salonu açık oluyordu. Geldiğimde bahçede basketbol oynuyan çocuklar vardı. Ama ben sapor salonundakinde oynucağım için problem yok. Spor salonuna girdiğimde hemen bir tane top aldım ve basket atmaya başladım aslında boyum uzun değildir ama yine de basketbolu güzel oynuyorum. Aradan bir yarım saat geçtikten sonra yoruldum ve kenara biryere oturdum. Sonra telefonu elime alıp facebookta gezinmeye başladım. Cehennemden gelenden yeni bir mesaj daha vardı. Güzel basketbol oynuyorsun. Hemen ayağı kalktım ve etrafa bakınmaya başladım ve orda kim var diye bağırmaya başladım ama salonda kimse yoktu. Bu kişi beni nereden görüyordu?.
Ben: sen benim güzel basketbol oynadığımı nereden biliyorsun?!!
Cehennemden gelen: ben senin hep yanındayım young
Ben: ne saçmalıyorsun sen?!! Ayrıca benim ismimi nereden biliyorsun
Cehennemden gelen:...
Ben: hey cevap versene!!!
Telefonumu cebime koyduktan sonra lanet olsun neden böyle şeyler hep beni bulur zaten bir sen kaldın cehennemden gelen aptalı diye mırıldanmıştım. Ve işte o an elektrikler gitmişti mükemmel tam zamanında zaten spor salonunda da penceremizin olmadığından içerisi zifiri karanlıktı. Telefonumu elime aldım ve açmaya çalıştım ama açılmadı. Telefonu cebime koyup tam gidicektim ki birden yürüme sesi geldi tam arkamdan geliyordu. Sanırım bana doğru geliyordu ama duyduğum sadece yürüme sesi değildi sanırım zincir sesi de geliyordu...
Evet şuan benim tam arkamda birisi duruyordu ve elindekinin zincir olduğundan eminim. Nefesini boğazıma doğru üflerken ben korkak gibi sadece öylece duruyordum arkamı bile dönemiyordum bunun kim olduğunu merak ediyordum ama konuşamıyordum korkudan. Elindeki zinciri yavaşça kaldırıp benim boğazıma koydu zincir dikenliydi zinciri biraz daha bastırdığında çığlık atmak istiyordum ama atamıyordum sesim çıkmıyordu. Boğazımın kanadığını hissedebiliyordum. Ve birden bire zinciri önüme bıraktı arkasını dönüp yürümeye başladı hala öylece bekliyordum ses çıkartamıyordum ama canım çok yanıyordu. Adım sesleri kesilince elektrikler geri geldi hemen arkamı döndüm kimse yoktu önüme baktığımda ise önumdeki zincir orada kanlı bir şekilde duruyordu. Hemen onu elime alıp boğazımı tuttum ve elime baktım kanıyordu. Kapının açılmasıyla ürktüm ama tahmin ettiğim şey olamamıştı dışarıda oynuyan öğrenciler gelmişti topları bırakmak için beni umursamadan yanımdan geçtiler. Zaten genelde böyle olurdu ama boynum kanlar içindeyken beni gördüklerinde dehşete düşmelerini beklerdim. İçlerinden bir tanesi topu bırakınca benden elimdeki zinciri istedi. Ben : neden bunu istiyorsun? Dedim. Çocuk: çünkü o zincir top sepetinin zinciri kilitlememiz lazım. Hemen elime baktım elimde zincirli ve kanlı bir zincir yoktu sade bir zincir vardı hayretle zincire bakarken boğazımı elledim kan kanlar yoktu. Elimdeki zinciri yere fırlatıp koşmaya başladım aklımı kaçırdım sanırım. Eve geldiğimde hemen odama çıkıp ağlamaya başladım. Annem odata girip yanıma oturdu ve, neden ağlıyorsun kızım? Dedi. Sadece ona baktım ona baktıkça aklıma o rüya geliyordu sonrasında ise elimdeki jilet yarıkları hemen elime bakıp kapatabildiğimce kapattım elimi çünkü annem görürse benim yaptığımı düşüncekti. En iyisi sadece uyumaktı...

ŞATOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin