Eve geldim ve rüyalarda ilgili biraz araştırma yapmaya karar verdim. Internette pekte birşey bulamamıştım. Şu saçma şeyleri kafama takma huyumdan nefret ediyordum. Kendi kendimin bilinçaltını çökertiyordum resmen. Son günlerde içimdeki bu saçma histe beni çıldırıyordu. Bu sanki bir yere aitmişim gibi ama nereye ait olduğumu bilememe üzerine birşeydi. Sanki uzaklarda birşey beni çağırıyordu. Çekim gücünü hissedebiliyordum ama bir yandan beynim mantıklı açıklamalar yapıyordu "otur oturduğun yerde nereye gideceğini bile bilmeden nereye gitmeyi düşünüyorsun" gibi... Bu duyguların yanı sıra düşünmek bile istemediğim bir noktadaydım. Aslında beni bu saçma ruh haline sokacak hiçbirşey olmamıştı. Tamda oturup düşünmekten bile nefret etmek ile neyi aradığımı bile bilmeden biryerlere ulaşmak arasında kalmışken Zeynep'in araması beni düşüncelerden çekip çıkardı. Her zaman gittiğimiz bara çağırıyordu. Sebebini sorduğumda hiç diye geçiştirdi ama kesin anlatacak birşeyleri vardı.
Yarım saate ulaşmıştım ve Zeynep'i bekliyordum. Buranın salaş havası insanın düşüncelere boğulduğu sırada kaçmak için güzel bir mekandı, buraya gelmenin iyi bir fikir olduğuna karar verdim. Kapıdan girildiğinde alçak bir tavan ve duvarda herkesin birşeyleri yazıp çizdiği bir yerdi. Biri sevgilisinin ayrılırken içtiği son sigarayı yapıştırmış, bi bölümde dudak izleri, fotoğraflar ve kullanılmış prezervatifler asılıydı. Yukarı çıkıldığında daha çok gruplar veya çiftler için ayrılmış olan bölüm vardı. Bar sandalyeleri ortada ve kenarlarda yerden bitme koltuklar eşliğinde etrafta kırmızı ışıklar dönüyordu. Bazı özel gecelerde üst katta striptiz şovlar oluyordu. Bu kısıma biz pek takılmazdık. Genellikle arka kısımda ağaçların bulunduğu kocaman bahçedeydik. Yerlere mumlar yerleştirilmiş, hamamlar ve minderler ise vazgeçilmez köşelerimizdendi. Her geldiğimde -yaklaşık olarak hergün geliyordum- inceleyecek birşeyleri bulabiliyordum. Gene düşüncelere dalmışken kızıl saçlı miyop arkadaşım uzaktan belirdi. Ayak alışkanlığı olacakki yanıma oturdu, yoksa 1 metre önünü bile göremezdi. Kocaman bir sarılmanın ardından derin bir muhabbete daldık. O yeni tanıştığı kıvırcık çocuktan bahsediyordu ama sonunda sıkılıp felsefik bir konuşmaya daldık. "Ya kötü olan bizsek, demek istediğim insanlar kötü olduklarını farketmezler ama filmlerde hep bir taraf kötüdür mesela" diye bir soru attı ortaya. Bu kadar düşüncenin arasında bu soru iyice zihnimi allak bullak etmişti. "Haklısın" dedim ve ekledim, " Aslında problem kötülük veya iyilik değil sen herkese göre iyi birşey yapabilirsin ama genede bir başkasına göre kötü olabilir" diye yanıtladım. O sırada tanıdık bir ses katılıyorum diye ekledi ve taburelerden birini yanımıza çekti. Bizim barmendi ve onada aynı soruyu sorduk, iyilik ve kötülük kavramını neye göre değerlendirirsin diye. Ona göre ise, " ben hiçbir zaman iyilik veya kötülüğü düşünmem hatta siz sorana kadar sorgulamamıştımda. Ama eğer iyi diye birşey varsa kendi dünyan dışına çıkmamalı çünkü kendi sınırların dışında bir anlamı kalmıyor." Dedi. Bu zihin açıcı ve ciddi konuşmanın sonunda "ee o zaman salute" diye bağırarak gerginliği dağıtmaya çalıştım. Ardından zeynep ve barmen erkeklerin uzun mu yoksa kısa saçlı mı olmaları konusunda bir konuşmaya girdiler ben de arada başımı sallayın onaylar gibi yapıyordum. Muhabbet ilerlemişti, ortamda ilerleyen saatin etkisiyle dolmaya başlamıştı ki ayağımın altında fazlasıyla bi ısı hissetmeye başlamıştım. Masanın altına baktığımda alevleri gördüm ve hızla büyüyorlardı. Göz açıp kapayıncaya kadar büyük bir alan yanmaya başlamıştı. Herkes çığlık çığlığa kaçışmaya başlamıştı. Öylece kala kalmıştım. Derinden, burdan çıkmalıyız hareket etmelisin diye bir ses geliyordu ama komut beynime ulaşamıyordu sanki yerime çivilenmiş gibiydim herşey film gibi geliyordu. Zeynep'in kolumu çekiştirdiğini hissettiğim an aradan bir alev yükseldi. Zeynep alevin etkisiyle geriye savruldu alevlerin ortasında tek başıma kalmıştım ve sonunda ayağa kalkabilmeyi başarmıştım. Etrafıma bakıyordum. Etrafımda delice dönüyordum. Beynim bu anı rüya olarak algılıyordu. Sanki uzaktan bir ses korkma diyordu ve birşeyler daha ama son algılayabildiğim şey buydu yere düştüğümü hatırlıyordum ne kadar olduğunu hatırlayamadığım bir süre boyunca yerde kaldım bilincim tamamıyla kapanmadan önce biri beni kaldırmak için kollarıyla beni sardığını anımsıyorum ve son düşüncem öldüğüm olmuştu...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüya
Teen Fiction-Gerçek bir hikayenin kurgusu- Bir bilinmezlik ve rüyalar hiç bu kadar gerçek olmamıştı.