Ö.L.10

96.9K 4.6K 1.4K
                                    

Geç gelen bölüm için kusura bakmayın geldiğimden beri yeni bölümü yazıyorum :)) Bu bölümü kitabın tanıtımını yapan Tuçe Ertan'a ithaf ediyorum sağol canım çok güzel olmuş  :) tanıtım videosu playlistte :D 

Ayrıca kapağı yapan @umutlarsiyah a çok teşekkür ederim :))

Multimedia: Özge ve Dora var :D

Uzun dar bir koridoru aşıp mavi rengin harmanlandığı bara ulaşmıştık. Yoğun dumanaltı yoktu sadece sürekli renkli ışıkların yanıp sönmesi rahatsız etmişti. Renkli ışıklandırmalara rağmen ortam hala loştu. Pistin dışında kalanların ne yaptığını görmek pek mümkün değildi. Karanlığa alışmaya çalışırken Çağkan'ın koluna girmiştim. İkişer gruplar halinde en uç masaya yönelmiştik.

Mart ayının başında olmamıza rağmen buradakilerin çoğu soğuktan buz kesecek kadar ince giyinmişlerdi. Bizimde farklı olduğumuz söylenemezdi fakat biz kızlar ince giyindiğimiz için kesinlikle pişman olmuştuk. Yada en azından ben. Gerçi elbisenin altına kalın çorap giyilmezdi değil mi? Abiyenin altına boğazlı badi giymek gibi bir şeydi bu.

Sonunda yerimizi almıştık, gece uzun olacağa benziyordu. Uzun ve eğlenceli. İçki içip içmemek konusunda pek emin olamasam da masada bu gece kafayı bulmak istiyordum. kendimde olmak istemiyordum. 

Masada duran kadehlerden birini aldım. Daha önceden yılbaşı gecesi amcamın iknalarıyla birkaç kez içmiştim ve tabiki sonuç hüsran olmuştu. Bu sefer öyle olmayacaktı. Hem başkasının zoruyla değil kendi isteğimle içecektim. 

İlk yudumu almamla yüzüm buruşmuştu ama daha sonrakilere alışmıştım, son damlasına kadar inmeyi hedefliyordum. Bakışlarımı Dora'ya yönlendirdiğimde cebinden sigara paketi çıkarttığını gördüm ve Çağkan'nın anlamsız bakışları altında kendime de bir tane istedim. Mentollü olması şansımaydı, kokmayacaktı.

"Fazla gelmesin" dedi Çağkan ellerimi siper almış ateşi yakmaya çalışırken.

"Daha yeni başlıyoruz" desem de sonradan cümlenin saçmalığını yüzüme vurmuştum. Tam bir serseri sözüydü.

Uzun uğraşlar sonucunda kibriti yakmayı başarmıştım. Dumanı her içime çektiğimde ciğerlerimin nane ile dolduğunu hissediyordum. Sigaranın zararlarından bahsederken haz verici olduğunu söylememişlerdi. Belki de abartılmamalıydı kendini zehirliyordun fakat buna şimdilik ihtiyacı olan kişilerdendim. Nefesimi dışarı vererek geriye yaslandım. Çağkan da elini omzuma atmıştı.

"Ben içki almaya gidiyorum" diye seslendi Cenk masadan kalkarak. Oysaki bütün bardaklarımız doluydu. Ne kadar saklamaya çalışsa da karı-kız peşine gittiği çok belli oluyordu. Klasik Cenk numaralarındandı işte. Ava çıkmış olması her zamanki gibi gülümsememe sebep olmuştu.

Cenk'in masadan kalkışını izledikten sonra düşündüm. Neden onun gibi olamıyordum? Hiçbir şeyi takmıyordu. Üzülmüyordu. Hayatın tadını çıkartıyordu. Hayat ona çoktan oyununu oynamıştı belki de. Anne ve babasını kaybetmişti. Aslında Cenk'in hayatına devam edebilmesine şaşırıyordum. Her ne kadar amcası sayesinde zengin züppesi gibi gözükse de bilinçaltını bilmiyorduk. Dışarıya gülebilirdi ama bu içinden ağlamıyor anlamına gelmezdi. Çok iyi bildiğim bir şey vardı Cenk hakkında. Daha çocukken yetişkin olmuştu.

"Hadi piste gidip dans edelim" dedi Alin. Kesinlikle iyi fikirdi.

Ani ayağa kalkmamla başım dönmüştü. Çağkan'nın kolumdan tutmasıyla destek almıştım.

"İyi misin?"

"Evet. Birden kalkınca başım döndü. Ortamda karanlık olunca biran önümü göremedim. Merak etme bir şeyim yok" dedim gülümseyerek. Gecemizi mahvetmeyecektim.

ÖLÜM LİSESİ(BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin