-Onesto… Kapının dışından sesler geliyordu. Morte kartı hemen cebine koydu eldivenler ve gaz maskesi için ceplerinde yeteri kadar alan yoktu. İlk yardım çantasını eski yerine koydu ve şapkasını hızlıca taktı bastonunu eline aldı odadan çıkıyordu ki makyaj masasının üzerinde ki bitkiyi hızlıca aldı ışığı kapattı ve soyunma odasından dışarı çıktı. Sesler daha da yaklaşıyordu. Hemen odanın camına koştu. Şükürler olsun odanın camı aşağıdaki nehre bakıyordu Morte hiç vakit kaybetmeden önce bitkiyi ardından gaz maskesini ve son olarak da dikkatli bir şekilde çıkarttığı eldivenleri attı. Hızlı adımlarla Güzel Fannysi’nin cesedinin yanına geçti. Şapkasını çıkartmayı unutmadı. Odanın kapısı açıldı. Morte üzgün ve öfkeli bakışlarını kapıya yöneltti. Kapıda iki asker vardı. Önce içeri Olso girdi ardından ellerinde cam lahit tutan iki adam – Fanny’nin cesedini götürmek için geldikleri belliydi- ve birde Morte’nin korumaları eşliğinde Vita girdi içeri. Vita içeri girer girmez Olso ve Morte göz göze geldi. Olso’nun odaya girdiğinde ki sert bakışları birkaç saniyeliğine yerini mahcup ve acıyan bakışlara bırakmıştı. Olso her ne yaparsa yapsın kendisini Morte’ye affettiremeyeceğini biliyordu sonuçta onun için dünyanın en değerli varlıklarından birisini koruması gerekirken hemen hemen onun ölümüne neden olmuştu. Kendini Morte’ye affettiremese bile gözünden daha da düşmeye ve bu şanlı sarayın itibarını iyice kirletmeye hiç niyeti yoktu. Bu yüzden diğer görevlerini layığıyla yapması gerekiyordu. Morte’ye baktı Morte başını aşağıya doğru salladı. Olso Fanny’nin cesedini almak için gelen adamlara ‘Tamam’ dedi. Adamlar cam lahitti dikkatlice yatağın başucuna getirdi. Adamlardan birisi lahittin kapağını itti lahittin kapağı esneyerek açıldı ve büyük bir gümbürtü ile yere düştü. Diğer adam kızın üzerindeki yorganı çekerken birden Vita bağırarak Fanny’e koştu ve ona sarılmaya çalıştı ama Morte’nin refleksleri devreye girdi ve onu sıkıca tuttu. –Çabuk olun! Diye emir verdi Olso. İki adam cesedi dikkatli bir şekilde cam lahittin içine yerleştirirken. Morte, Vita’yı tutmakta güçlük çekiyordu. İki adam cesedi lahitte düzgünce yerleştirdikten sonra yerdeki lahit kapağını kaldırıp lahittin üzerini büyük bir gümbürtü ile kapattı. Askerlerle birlikte lahitti sırtladılar. Olso önde ceset arkada meraklı gözlerin doluştuğu koridora yöneldiler. Herkes odadan çıktıktan sonra Morte korumalara başıyla kapıyı kapatmalarını işaret etti. Kapı kapandı odada yalnızca Morte ve Vita vardı.
Vita hâlâ dostunu kaybetmenin şokunu yaşıyordu. Morte Vita’yı sıkı sıkı tutuyordu çünkü bıraktığında oluşacak hengâmeyi hayal etmek dahi istemiyordu. Birkaç dakika geçti Vita’nın enerjisi tükenmeye başlamıştı Morte’nin de. Vita sonunda ağlamayı ve sayıklamayı kesmişti. Morte onu yatağa oturttu. Ardından yanına oturdu ve ceketini iç cebinden ipek bir mendil çıkartıp Vita’ya verdi. Vita teşekkür etmek için başını salladı. Mendille nazikçe gözyaşlarını sildi. Derin bir nefes aldı. –İyi misin? Diye sordu Morte. Vita evet anlamında başını salladı. Bu kadar sert mizaçlı bir adamdan bu kadar yumuşak olmasını pek beklemiyordu doğrusu. Yinede minnet duyuyordu. Şimdi ağlamaya, bağırıp çağırmaya ne de tepinmeye dermanı vardı Vita’nın. Şu an yapabildiği tek şey oturmak, sadece oturmak. Daha birkaç saat önce dostu ölmüştü o bağırmış çağırmış hatta revirdeki hemşireye farkında olmadan zarar vermişti. Hepsi için pişmandı Fanny içinde.