Sonunda! Yarı yıl tatili gelmişti ve biz Gostrade Kasabası'na gidiyorduk. Çok mutluydum. Sonunda bu lanet evden çıkabilecektim. Annem ve Isabel gelmeyeceklerdi. Ben, dedem ve babam beraber gidecektik.
Hazırlanıp çıktım. En sevdiğim bilekliğimi takmıştım. Üstümde ceketimi giydim ve kapının önüne gittim. Annem ve Isabel bizi uğurlamak için aşağı inmişlerdi. Babam valizleri özenle yerleştiriyordu. Dedem ise babamın valizleri koyup arabaya binmesini bekliyordu.
Arabaya bindim ve yolculuğumuz başladı. Yol boyu hep hayaller kurdum. Belki yeni arkadaşlar edinirdim. Belki çok iyi günler geçirirdim. Yolculuğumuz hep dağlar ve ovalardan geçiyordu.
Tek gördüğüm şeyler ağaçlar ve tarlalardı. Arada sırada koyun sürüsü gördüğümü de söyleyebilirim. Dedem ikide bir;
"Buralar bana çok tanıdık geliyor. Sanki bu yollardan daha öncede geçtim." Diyordu. Ben dedemin bu cümlelerine pek aldırmıyodum. Sonradan bir tabela gördüm. Üstünde "Gostrade Adası'na Hoşgeldiniz" yazıyordu.Adaya varınca ilk olarak otelimize yerleştik. Otelin alt katında küçük bir bar vardı. Biz odamıza yerleşince babam yol yorgunluğundan uyuya kalmıştı.
Dedem fotoğraf makinesini çıkardı ve yanıma gelip;
" Hadi. Gel. Burada gezebileceğin çok yer var." Dedi.
Üstüme montumu giyip dışarı çıktım. Hava serindi. Dışarıda dolanmaya başladım.
Sonra karşıda oturan kızları gördüm. Yanlarında 4 erkek vardı. Onlara görünmek istemiyordum. O yüzden yavaşça sakin bir şekilde yürümeye başladım.Aralarından biri beni görmüştü ki; "Hey sen! Seni hiç buralarda görmemiştim. Sana diyorum! Beyaz montlu kız!" Diye sesleniyordu. Onlara yöneldim ve yanlarına gittim. Kız bana;
"Burada yenisin. Ben Selenia." Diyerek ayağa kalktı. Kendi aralarında benle dalga geçiyorlardı. Oradan uzaklaşma kararı aldım.
Aralarından bir çocuk;
" Gel. Burada senin gezebileceğin çok güzel bir yer biliyorum." Dedi ve yürümeye başladı. Arkasından ona yetişip;"Ben Mia. Buraya-" derken lafımı kesip;
" Akıl hastalığından geldin değil mi?" Dedi gülerek. Gerçekten bunu nereden biliyordu?
" Ben Arnold. Bir anormalim. Zihin okuyabiliyorum. Sen de bir anormal olmalısın." Dedi kısık bir sesle. Arnold siyah gözlü ve uzundu. Saçı kahverengiydi.
Ben;
" Hayır bir anormal olamam ki ben. Yani normal bir kızım." Dedim sadece.Bir ormana vardık. Ağaçların arasından bir ev gözüküyordu. O eve doğru gidiyorduk. Dallar sürekli saçıma takılıyordu. Gerçekten sinir bozucu bir şey.
Ormanı aşıp o eve varınca gördüklarime inanamadım. Ev param parça olmuştu. Gerçekten harabeye dönmüştü. Arnold ciddi bir şekilde;
"Burayı Ruslar bombaladı. Tam olarak 13 Haziran 1956 yılında bombalandı. Burası bir yetimhaneymiş. İçerideki bütün çocuklar ölmüş." Dedi.Sonradan koşmaya başladı. Bir tünele girdi. Arkasından gitmeye başladım. Tüneli takip ettim ama başlangıca geri geldim. Çok garip.
Yıkılmış yetimhanenin yanına gittiğimde ise, harabeye dönmüş, yıkılmış, mahvolmuş yetimhane yerine sağlam, renkli ve yepyeni bir yetimhane vardı.
Yetimhanenin kapısının önüne gittim ve zili çaldım. Kapıyı yetimhanenin sahibi olan Mrs Peregrine açtı ve;
" Tam zamanında. Aferin Mia. Hoşgeldin." Dedi. Dona kalmıştım. Gerçek olamazlardı! Bu kesinlikle bir rüyaydı. Hayır hayır olamaz. Benim şokta olduğmu anlamıştı.
" Gel. Biraz dolaşalım."dedi.Onun yanından ilerlerken bana olanları anlatmaya başladı;
"Buraya gelmene gerçekten çok sevindim. Burası benim yetimhanem ve bunlarda benim çocuklarım. Anormaller normal imsanlar tarafından hoş karşılanmıyor. Bende bu anormal çocukların rahat yaşamaları ve mutlu olmalarını istediğim için bu yetimhaneyi kurdum."dedi
Dolaşırken yanımıza Arnold geldi. Ben;
"Sende mi buradasın?"diye sordum. Arnold;
" Vay canına demek döngüye girebildin. Evet. Bütün anormaller buradadır." Dedi gülerek.
____________________________________Bu bölüm nasıldı?
Bu aralar internet kıtlığı çekiyorum.Bir hatam varsa şimdiden özür dilerim ;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tuhaf Çocuklar
Fiksi PenggemarBayan Peregrine'nin tuhaf çocuklarına özenerek yazdığım bir hikayedir.