chapter : t w o

339 18 2
                                    

Sabahın ilk ışıkları yüzüme vurunca yastığımı yüzüme kapayarak yatağın içinde tepindim, sonra nerede olduğumu idrak edince sessizce üzerimdeki yorganı bacaklarımla yatak ucuna ittim. Kalktım,gerindim ve öylece güzel manzarayı izledim penceremden.

Annemle babamı görmeyi dört gözle bekliyordum. Potter zımbırtısı yüzünden babam; güçsüz bir şekilde saklanıyor, annemse; büyücülük dünyasının en kötü,en berbat cezaevinde. Evet Azkaban'da. Her ne kadar dayım oradan kaçmayı başarmışsa da annemi yüzüstü bırakmış,iyiliği seçmişti.

"Güzel değil mi?" Dedi kıvırcık saçlı kız beni düşüncelerimden alarak.
"Hiçte bile." Diye çıkıştım ardından "Geceyi,gece manzarasını tercih ederim" diye ekledim.
"Nasıl istersen,ben her şekilde seviyorum." dedi kıvırcık. "Şey istersen bizimle kahvaltı edebilirsin?" Diye de ekledi.
"Aslında ben-"
"Hadi ama ilk günün ve yalnız olmak istemezsin, seni arkadaşlarımla tanıştırırım." diye kesmişti sözümü.
Aslına bakarsak hiç istemiyordum, bu kanı bozukla birlikte kahvaltı etmeyi ya da aynı oda da uyumayı. Ama arkadaşlarımla demişti, yani Potter ve onun arkadaşı ve işime gider onla konuşmak,
"Ee ne düşünüyorsun? Edecek misin bizle kahvaltı?" Diye tekrardan ayırdı beni düşüncelerimden.
"Ah evet,çok mutlu olurum." Dedim biraz memnun gözükerek.

Siyah pijamamı çıkararak üzerime cüppemi giydim ve son olarakta kırmızı sarı desenli kravatı takmaya çalıştım,gönül isterdi ki yeşil gümüş kravatı takmak ama elimde değildi,umarım her şey gönlümde düşündüğüm,tasarladığım gibi olur.

En sonunda kravatı düzgün bir şekilde taktığımda aynaya son kez kendime baktım biraz da makyaj yapsam fena sayılmazdı, hem kıvırcık kız zaten saçlarıyla boğuşuyordu. Ne kadar gülünç olduğunu bir bilse...

Saçlarımı açarak birazcık kıvırdım, aynı işlemi kirpiklerime yaptım, dudaklarımı koyu bordoya boyadım hazırdım, bu sefer gerçekten son kez kendime bakarak kıvırcığa döndüm ve büyük salona kahvaltıya indik.

Büyük salona geldiğimizde her yer nefis nefis yemeklerle süslüydü, yeşil binanın masasına baktığımda sevgili kuzenim Draco'yu gördüm,yanına gitsem dikkat çeker miyim? Neyse şüphelenmesinler şimdi, Draco beklemek zorunda,daha önemli işlerim var.

Gryffindor'un masasına oturduğumuzda Weasley, -adını hatırlayamadım- biraz şaşırmış gibiydi neyse ki Potter'ın dürtmesiyle kendisine geldi.

"Bu Victoria," dedi kıvırcık beni göstererek.
"Memnun oldum ben de Ron,Ronald Weasley."dedi elini bana uzatarak, biraz tedirgin oldum ama yine de bende elimi ona uzatarak karşılık verdim.

"Ben de Harry," dedi elini bana uzatarak.
Sahte gülümsememi takınarak eline karşılık verdim. "Memnun oldum, bu arada bana lütfen Tori diyin," aslında hiç memnun olmamıştım, elini kavradığım gibi sıkıp canını yakmak istedim, neyse ki yine kendime geldim ve o kısma daha sonra geleceğimizi hatırladım.

Sahte sahte gülümseyerek kahvaltımı yapmaya başladım, tabii üçü de aşırı meraklı dakika başı soru soruyorlar,Merlin aşkına azıcık susun!

"Sen,Beauxbatons öğrencisi miydin?" Diye sordu Hermione.
"Evet." Dedim.
"Peki ailen? Ailen neyin nesi?" Diye patlattı Harry.
"Buna cevap vermeyeceğim, en az senin kadar bu sorudan hoşlanmıyorum." Diye tersledim.
"Kusura bakma," diye özür diledi.
"Ders programımda ilk dersimin iksir olduğu yazıyor, nereye gitmem gerekiyor?" diye sordum ve hemen ayağa kalkıp cevabı bekledim.
"Şey benim de dersim iksir, istersen birlikte gidelim?" diye teklif etti Harry.
"Sağ ol, almayayım, bana dersin olacağı sınıfı söyle yeter."
"Zindanda, en alt katta." Dedi Ron.

Teşekkür etmeden hızlıca oradan ayrıldım, bana ne cüretle ailemi sorar? Ya o kim ki de soruyor? En alt kata geldiğimde Profesör Snape'le karşılaştım,en arkadaki yere geçerek ders için hazırlığıma başladım.

Snape geri geldiğinde sıramın tepesinde dikildi birazcık tepeden tırnağa beni süzdü ve şu kelimeleri söyledi; "Geldiniz demek, bayan Riddle."
Kalbim çarptı,umarım ki kimse duymamıştır sağıma soluma baktım kimse yoktu, ah ne güzel.
"Sakın! Buraya neden geldiğimi biliyorsunuzdur umarım,dolayısıyla yoluma taş koymamanızı dilerim, hem düzeltmem gerek, Riddle değil, Castillo."
"Elbette ki biliyorum,bayan Castillo." Soğuktu sesi,olduğundan daha da soğuk hatta.
"İyi,anlaştık o zaman." Dedim muzip bir sesle.
Snape'se sırıtmakla yetindi.

Yazar'dan

"Yanlış bir şey mi yaptım? Yani evet sormamam gerekirdi ancak özür de diledim ki." dedi Harry karşısındaki ikiliye bakarak.
"Anlaşılan üzülmüş olmalı, belki ailesiyle arası iyi değil ya da biliyorsun işte." yanıt verdi Hermione.
"Hey! Üzülme Harry, hem eminim ki daha sonra bunu unutacak." dedi Ron.
"Bana biraz soğuk geldi ve bilmiyorum ya,neyse ben iksire yol alayım."
"Görüşürüz!" Dediler aynı ağızdan Ron ve Hermione.

Büyük salondan sorunsuz çıkmayı başardı ancak iksir dersinden de sorunsuz çıkacağını pek sanmıyordu ama yine de moralini yüksek tutmaya çalışıyordu nasılsa iki ders diye düşünüyordu Harry.

Zindana ulaştı sınıfa girer girmez kulaklarını Profesör Snape'in soğuk sesi doldurdu.

"Geç mi kaldın, Potter?"
"Efendim daha 2 dakika var." patlarcasına dedi Harry.
"Ben, size benden sonra sınıfa gireni geç geliyor diye kabul ettiğimi kaç kere söyleyeceğim?"
"Ama Profesör, 2 dakika vardı dersin başlamasına!" Yalvarırcasına.
"Geç,yerine! Ha bir de, Gryffindor'dan 10 puan!" diye tısladı Snape.

Yerine geçmek isteyen Harry, ne yazık ki yerinin çoktan kapılmış olduğunu gördü ve çaresizce sınıfta bakındı aynı anda Slytherin'liler gülüşmelerini çok daha arttırdı.

"Sorun mu var Potter? Yerine geç demiştim!" Sesini az daha yükselterek dedi Snape.
"Evet, yerimi başkası almış ve görünüşe göre başka yer de yok."
O anda Victoria'nın yanında oturan Trevor'ın elleri aniden şişmeye başladı, dev kadar olan ellerini -kızarmış bir de- Profesör Snape'e gösterek revire gitmeyi umuyordu.

"Git! ve sen Potter, geç artık. Gryffindor'dan 10 puan daha!"

Trevor'ın revire gitmesiyle Harry yerine geçti, malzemelerini çıkardı tabii Snape'in buna da itirazı oldu, yine 10 puan aldı ama Harry ve Gryffindor'lular buna alışmıştı.

"Harika(!) bir bu kalmıştı,senle oturmak."
"Hadi ama benle oturmak bu kadar kötü olmamalı Victoria." Dedi Harry.
"Tori diyeceksin! Ve aslını istersen kötü, tamam mı?"
"Tamam,bak Tori sabah ki kahvaltı için üzgünüm, sormamam gerekirdi, bilmiyordum. Gerçekten özür dilerim." Dedi aynı zamanda solucan kuyruklarını iksire katarak.
"Ah evet tabii ki bilemezsin!" Dedi Victoria sertçe bıçağı faresinin kalbine saplayarak.

"Bayan Castillo! Korkarım ki, her şey yolunda mı?" dedi soğuk sesiyle Snape.
Sahte gülücüğünü takınarak cevap verdi; "Ah! Kusura bakmayın, elbette her şey yolunda."
"Umarım." Dedi Snape.

"Hey! Normalde başkası olsaydı çoktan puan kırardı, sen bir harikasın! " dedi Dean Thomas.
Sahte bir şekilde gülümsemekle yetindi Victoria.

İki ders boyunca ne Harry'le ne de başkasıyla tek söz etti Victoria. Ders çıkışı kitaplarını alarak Sihir Tarihi sınıfına gitmeye yol almakta.

Kapıdan çıkacakken bir el onun kolunu kavradı ve durmasını sağladı.
"Çok iyi bir başlangıcımız olmadı biliyorum, acaba beni affedip baştan başlasak olur mu?"
Nesi var bu çocuğun diye düşündü ve ardından hemen cevabını yapıştırdı; "Biliyor musun, hayır!" Diyip sahte bir şekilde gülümsedi ve hemen dersine yol aldı.

Nesi var bu kızın diyip şaşkın bir şekilde kendi dersine yol aldı,Harry.


Bunu da yazdım bitti, uh! Çok beğenmedim ama yine de yayımlayacağım, düzeltmek istersem düzeltirim no problem, yorum&oylarınızı bekliyorum!
Sizi seviyoruuuum💕

Karanlık { Harletta Fanfic }Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin