Elimde tuttuğum ders kitabına aptal aptal bakıp sırıtıyordum. Sanki dünyada ki en önemli şey o kitapmış gibi dikkatle tutuyordum.
Eh bunda Chae Young'un kitabı olmasının katkısıda vardı.
Bir süre sonra dişlerimi göstererek sırıtmaya başladım. Ne yapıyordum hiçbir fikrim yoktu sadece aptaldım.
"Keşke hayat Jimin'in elinde ki fizik kitabıyla aşk yaşaması kadar güzel olsa."
"Chae Young'un kitabı ya ondandır o."
İsmini duymamla başımı hızla kaldırıp karşımda anıran arkadaşlarıma göz attım. Cidden ne yapıyordum ben? Kaşlarımı çatıp kitabı sıraya doğru attım. Kitap ters dönüp durduğunda kaşlarım havalandı. Ne yaptığımın daha yeni farkına varıyordum. Hızla yerimden doğrulup kitabı aldım ve sayfalarının kıvrılıp kıvrılmadığından emin oldum.
"Ne yapıyor bu düdük makarna?"
Arkadan Taeyong'un sesini duydum ve birkaç kıkırdama. Onlara aldırış etmeden kitabı çantama koydum ve eski yerime döndüm. Hepsi saçma bir şekilde bana bakıyordu.
"Ne bakıyorsunuz?" Gözlerimi kısıp sorduğumda Mark gözlerini devirmişti. "Jimin cidden Chae Young'tan hoşlanıyor musun?"
Gözlerimi büyütüp hızla elimle ağzını kapattım. "Aptal, birisi duyacak," etrafa kısa bir göz atıp devam ettim "tabiki de hoşlanmıyorum geri zekalı, saçmalama."
Mark eliyle, ağzındaki ellerimi ittirip kaşlarını çattı. Oflayıp kafamı sıraya koydum. Şu an sadece eve gitmek istiyordum ve sanırım bunu yapacaktım. Kafamı sıradan kaldırdım, ardından ise ayaklanıp çantamı toplamaya başladım.
"Nereye gidiyorsun düdük makarna?"
Jongin'in sorusuyla ona dönüp sadece "eve." dedim. Kafam çok bulanıktı cidden bazı hareketlerime anlam veremiyordum.
Bir şey dememeleri işime gelmişti. Çantamı toplama işim bitince sırtıma atıp hızlı adımlarla sınıftan ayrıldım. Uzun koridorun sonunda bahçeye çıktığımda aynı hızla yürümeye başladım.
"Hey, Jimin!" Arkamdan bağıran tanıdık sesle gözlerimi yumup titrek bir nefes aldım ve topuklarımın üstünde dönerek gözlerimi açtım.
Bütün güzelliğiyle karşımda durmuş bana bakıyordu. Yüzümde bir gülümseme belirirken koşarak yanıma gelmişti ve utanarak saçını kulağının arkasına sıkıştırmıştı.
İkimizdende ses çıkmadığında boğazımı temizleyerek konuşmayı başlattım.
"Bir şey mi oldu, Chae Young?"
Etrafta gezdirdiği gözlerini sonunda gözlerimle buluşturduğunda gülümsemem daha da genişledi. Biraz panik olmuş bir ses tonuyla konuştu.
"Oh ben, şey.. sen gidiyordun ve sanırım okuldan kaçıyorsun yani gidiyorsun," elini alnına vurup kendi kendine homurdandığında kıkırdadım ve devam etmesini bekledim. "Yani demek istediğim birlikte kaçalım?"
Soru sorar bir şekilde konuşup tek kaşını kaldırmıştı. Kalbim anında bu teklifle hızlanırken boğazımı tekrar temizledim. Tanrım, kalp krizi geçirmezsem iyidir.
"Oh, tabii Chae Young. Olur neden olmasın sonuçta."
Kıkırdadığında yavaş adımlarla yürümeye başladı. Ona ayak uydurduğumda çaktırmadan onu dikizliyordum.
"Nereye gidelim Chae Young?" Sorumla berabee gözlerini kısıp dudaklarını birbirine bastırdı ve düşünmeye başladı. Bunu yaparken cidden çok sevimliydi.
"Ah, hamburger! Hamburger yemeye gidelim mi?"
Heycanla konuşup başını bana çevirdiğinde istemsizce gülümsedim. O cidden sevimliydi ve hayır demek elde değildi.
"Elbette, istemen yeterli." Sesli bir şekilde güldüğünde ben de ona katıldım.
Yol boyunca ikimizden de ses çıkmamıştı. Chae Young elleriyle oynuyor ben ise onu dikizliyordum fark ettirmeden. Sanki bana bir şey diyecekti ama çekiniyordu, anlamıyordum.
Hamburgerciye girdiğimizde ikimize de aynından söyledim. Cidden acıkmıştım ve buraya gelene kadar bunu fark etmemiştim bile.
Chae Young'un gerginliğini yüz metre öteden bile anlayabilirdiniz ve bunu fark etmek beni daha çok geriyordu. Ne olduğunu cidden anlamıyordum.
"Chae Young."
Gözlerini masadan çekip bana çevirdiğinde merakla bakmıştı.
"Neden bu kadar gerginsin? Bir sorun mu var?"
Gülümsedi. Gülümsemesi bile gerginlik sıçıyordu resmen. "Jimin, aslında ben sana bir şey soracaktım."
Yutkunup gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım. Meraktan olsa gerek kalbim çok hızlı atıyordu ve aynı zamanda da korkuyordum. Alt tarafı bir soru Jimin, ne yapıyorsun Tanrı aşkına?!
Kafamı belli belirsiz salladığımda Chae Young dudaklarını kısaca yalayıp ellerini masanın üzerinde birleştirdi.
"Birisinden hoşlandığını nasıl anlarsın?"
Dişlerimi birbirine bastırıp terlemiş avuç içlerimi pantalonuma sildim. Bi soru kalbimi ağrıtmıştı ve Chae Young merakla vereceğim cevabı bekliyordu.
Birkaç saniye sustum. Ne diyeceğimi bilemedim kalbim bu sefer sadece korkuyla atıyordu.
Chae Young'un başka birisinden hoşlanıyor olma düşüncesi.
"Y-yani o an o kişinin bir hareketi hoşuna gidebilir. Mesela gülüşü, konuşma tarzı gibi. Bu senin hoşuna gittiği için o harektinden hoşlanabilirsin ve bu geçici olabilir bu yüzden. Fakat o kişinin sadece o hareketi değil, her şeyi hem de her şeyi seni ona çekiyorsa seviyor olabilirsin."
Gözlerimi kaçırıp yutkundum. Konuşurken sesim titremişti ve buna engel olamamıştım.
"Oh, o zaman sanırım ben seviyorum."
Gözlerimi anında büyütüp ona baktım. Boğazıma bir yumru oturmuştu kalbim cidden çok acıyordu o an ve ben daha çok korkmuştum. Beni dahe beter edecek o soruyu sormuştum.
"Kimi seviyorsun?"
"Min Yoongi."
••••
Hsktreeeeeee skxbsidmslsmdjf
Aman aman nerelere geldik Chae Young napuorsn amk.
Başlatma Yoongi'ne lan, git Jimin'i sev off her şeyi ben mi diyeyim?!?!?!?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm Afraid •JiRose•
FanfictionBir insan, Bir şiiri Bu kadar güzel okuyabilir miydi? -PJM