seven

716 95 119
                                    

Garip hissediyordum.

İçimde ki sıkıntının nedenini anlamaya çalışıyordum. Kıskançlık mıydı bu? Yoksa başkasını sevmesinin üzüntüsü mü?

Bilmiyordum.

Onu kıskanmaya hakkım yoktu ya da başkasını seviyor diye üzülmeye. Bunları bana anlatacak kadar beni kendine yakın gördüğü için sevinmeliydim, ama sevinemiyordum.

Kırılmıştım sanırım ve ben, ben sanırım Chae Young'dan hoşlanıyordum.

İç çekip gözlerimi boşluktan ayırdım ve etrafta gezdirdim. Şu an yalnızdım ve o yüzden çok fazla düşünüyordum. Chae Young bana duygularını itiraf ettiğinde bir şey demeden ordan ayrıldım ve kendimi en hızlı şekilde dışarı atıp nereye gittiğimi bilmeden sadece yürüdüm. Birkaç dakika önce ise yorulmuş ve yere oturmuş dinleniyordum.

Yüzümü sıvazlayıp sesli bir nefes verdim ve ayağa kalktım. O şekil de yanından ayrılmam kabalık olmuştu ama o an cidden konuşmak istemiyordum.

Şu anda olduğu gibi.

Ellerimi ceplerime yerleştirip tenha olan sokakta yürümeye devam ettim. Böyle yerleri severdim. Sessiz ve rahatlatıcı olurdu.

Cebimde ki telefonum titrediğinde her ne kadar bakmak istemesemde merak edip cebimden çıkardım. Bizim çocukların mesajlarını es geçip yeni gelen mesaja girdim. Ismini görmemle bile gülümserken, yazdıkları daha çok gülümsetmişti.

"Neden öyle birden gittin? Merak ediyorum, Jimin. Mesajımı gördüğün de lütfen geri dön."

Tanrım.

Beni merak ediyor.

Başkasını sevmediğini bilsem bana aşık derdim.

Yine o gerçek aklıma gelince suratım asıldı ve düşünmek istemediğim için hızla Chae Young'a bir mesaj attım.

"İyiyim, Chae Young. Sorun yok. Bir şey demeden gittiğim için özür dilerim. Tekrar buluşalım mı? Yarım saat sonra sahilde?"

Onu görmek istiyordum ve elimde ki fırsatları kullanmalıydım. Onayladığına dair bir mesaj attığında gülümseyip telefonumu tekrar cebime yerleştirdim ve adımlarımı sahile yönlendirdim.

Nerdeyse yirmi dakika içinde gelmiştim ve ortalıkta Chae Young gözükmüyordu. Omuz silkip banklardan birisine oturdum ve onu beklemeye başladım.

"Selam!" Neşeli bir ses ve ardından yanımda hissettiğim beden.

Yüzüme tebessüm yerleştirip başımı Chae Young'a çevirdim. Çok güzeldi, fazla güzeldi. Bunun yanın da masum, akıllı, temiz kalpli birisiydi. Evrende ki bütün güzelliklerin onda toplandığına yemin edebilirdim.

"İyi misin," kaşlarını çatıp elini gözlerimin önünde salladı. "Daldın gittin. Bugün bir garipsin zaten, sorun ne?"

Kıkırdayıp gözümün önün de salladığı elini tutup indirdim. Daha sonra bundan rahatsız olacağını düşünüp elimi geri çektim. Aptal mıyım yoksa salak mı bilmiyorum.

Boğazımı temizledim "bir sorun yok, gerçekten. Sadece iyi uyuyamadım." Kısmen doğruydu. Chae Young'la tanıştığımdan beri doğru düzgün uyuyamıyordum. Sürekli aklımdaydı.

Anlayışla başımı salladığımda aklıma daha yeni gelmiş olan şeyi Chae Young'a söyleyip söylememe de kararsız kaldım. Büyük ihtimalle Yoongi'nin Jennie'yi sevdiğini bilmiyordu, ya da biliyordu. Emin değildim.

En iyisi ağzını aramak olabilirdi.

"Hey," bedenimi tamamen ona çevirip boğazımı temizledim. "Yoongi seni seviyor mu?" Gözlerini boşluğa çevirip bir iç çekti. Yemin ederim hissettim, canının acıdığını hissettim.

"Hayır, ona diyemedim. Diyeceğim gün Yoongi'yi başkasına sevgiyle bakarken gördüm."

Bu cümleleri kurarken nasıl zorlandığını gördüm. Boğazında ki yumruyu hissettim. Sanırım Chae Young onu gerçekten seviyordu.

Ne şanslı bir adam...

Sustum. Bir şey diyemedim o an. Bulunduğum durum çok saçmaydı. Sevdiğim kız bana sevdiği adama açılamama sebebini anlatıyordu. Chae Young, Yoongi'yi başkasına bakarken görmüştü, ben de bunu dinlemiştim.

Şu an o mu yoksa ben mi daha kötü hâldeydim bilmiyordum.

Tek bildiğim şey kalbimin üzerinde bir yük hissettiğimdi.

"Özür dilerim." Söylerken sesim titremişti. Cidden bu kadar güçsüz mü düştün, Park Jimin?

"Dileme, Jimin. Dilenecek bir şey yok."

"Ama seni üzdüm."

"Hayır beni üzmedin. Üzülmedim ki bak," yüzünü bana çevirip kocaman gülümsedi ve devam etti "gülüyorum nasıl üzülmüş olabilirim?"

Gözlerimin ışıldadığına emindim. Yaptığı şirin ve iç ısıtan harekete karşı gülümsemeden edemedim. O cidden çok fazla güzeldi.

Kalbi çok fazla güzeldi.

"Pekâlâ, sana inanıyorum Park Chae Young. Şimdi hava kararmadan seni eve bırakmama ne dersin?" Kıkırdayıp başını hayır anlamında salladığında kaşlarımı çattım.

"Üzgünüm ama hayır çünkü Naeun'la buluşacağım. Birazdan gelir." Anlayışla başımı sallayıp ayaklandım, benimle birlikte Chae Young'ta kalktı ve beklemediğim bir şey yaparak bana sarıldı.

Bir saniye, ne?

Bana sarıldı?

Aman Tanrım, bana sarıldı!

Vanilya kokusu burnuma dolarken gözlerim istemsizce kapandı. Kalbimin sesi kulaklarımda uğulduyordu. Ellerim uyuşmuştu ve beline götüremiyordum. Beynime komut gönderemiyordum. Tanrım, ne oluyor?

Ben daha ne olduğunu anlayamadan Chae Young kulağıma "teşekkür ederim." Diye fısıldayarak geri çekildi. Utandığı için kızaran yüzünü gizleyerek benden adım adım uzaklaştı.

Arkasında aptal bir aşık bıraktığını bilmeden.

••••

Biri de demiyor ki bu yazar nerde öldü mü kaldı mı

Özledim buraları beee

Neyse bu bölümü sevmedim zaten önceden yazmıştım biraz bir şeyler ekledim atıyorum diğer bölüme daha çok özeneceğim

Sizi seviyorum siz de beni az merak edin aaa

I'm Afraid •JiRose•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin