"Bunu cidden yapacak mısınız? Yani bu çok aptalca."
"Elbette yapacağız biz de aptalız. Geri zekalı mısın Taeyong?"
Elimi alnıma vurup başımı sağa sola salladım. Bugün Hoseok'un planından başlayacaktık yani onu kıskanacaktım falan.
Bizimkiler kılık değiştirmişti ve uzaktan Chae Young ve beni izleyeceklerdi. Telefondan beni arayacaklardı ve konuşmaları duyacaklardı. Kulağımda kulaklık olacağı için bazı yerlerde beni yönlendireceklerdi.
"Cidden kılık değiştirmek zorunda mıyız? Bu bıyık burnumu kaşındırıyor." Taeyong öfkeyle soluyup bir kez daha takma bıyığını düzeltti.
Kılık değiştirme işini biraz fazla abartmışlardı sanırım. Taeyong baba olmuştu, Mark anne, Jongin bebek, Hoseok teyze ve Jungkook'ta garson.
"Hayır aşkım gayet yakışıklısın." Mark, Taeyong'a öpücük attığında role çoktan girdiğin fark etmiş oldum. Zaten kıyafetlere bakınca anlaşılıyordu.
Mark, Joohyun'dan aldığı bir eteği giymişti. Üstüne ise normal bir tişört. Kafasına uzun ve sarı olan bir peruk geçirip birde pembe şapka giymişti. Bunlar yetmezmiş gibi topuklu ayakkabı bile giymişti.
Hoseok ise dar bir pantalon, üzerine mor bir gömlek kahverengi bir peruk ve gözlükle yetinmişti. Mark, Hoseok'a da topuklu ayakkabı almıştı ama Hoseok spor ayakkabı giymişti. Mark ısrar edince o ayakkabıyı Mark'ın kafasında parçalamıştı."Ya tamam bizi siktir edin," Taeyong söze başladığında gözlerini Jongin'e çevirdi. "Bu geri zekalı nasıl bebek olur? Şunun bedene bak."
"Jongin hâlâ altına sıçtığı için onu bebek yaptık." Jungkook başını telefondan kaldırmadan konuşmuştu ve gayet ciddiydi. Bir saniye ne?
"Götü boklu Jongin yani." Hoseok kahkaha attığın da herkes ona katıldı ve Jongin hepimize birer tekme savurdu.
"Bu bebek ağzınıza sıçmadan önce susun bence." Jongin giydiği tulumun cebine ellerini yerleştirirken hepimize öfkeyle bakıyordu.
Ah, birde Jongin var tabii. Bebek tulumlarına benzer bir şey giymişti, başında bebek şapkalarına benzer bir şapka vardı ve daha kötüsü inandırıcı olsun diye ağzına emzik vermiştik.
Annem, arkadaşlarını doğru seç derken onu dikkate almalıydım..
"Pekâlâ sizin aile sohbetinize karışmak gibi olmasın ama," saatime göz atıp Chae Young'un geleceği zamanı hesaplayarak devam ettim. "Chae Young 10 dakika sonra burda olur şimdi siz başka masaya geçin."
Başlarını sallayıp yerlerinden kalktılar. Mark ayakkabılar yüzünden doğru yürüyemiyordu Jongin gidip onun götüne vurdu ve doğru yürü gibi bir şeyler dedi. Jungkook garsonların olduğu yere giderken diğerleri de çoktan bir masaya oturmuştu. Kulaklığımı kulağıma yerleştirip Chae Young'un görmeyeceği şekilde gizledim.
Kafenin girişinde Chae Young belirdiğinde Mark'ın telefonunu aradım. Telefon işi hazırdı ve ben bundan sonrasından korkuyordum.
Bizimkilere kısa bir göz attığımda Jongin'in ağzına emziği vermekle meşgullerdi. Chae Young geldiğinde onlarda hazır ola geçmişti.
"Selam!" Neşeli sesi kulaklarıma ulaştığında gülümedim. Oturduğum yerden kalktım ama nasıl karşılayabileceğimi bilmiyordum. Tokalaşsam? Çok resmi.
Sarılsam? Çok samimi.İkisi arasınsa gidip gelirken Chae Young boynuma kollarını dolamıştı.
AMAN TANRIM!
"Ha siktir sarıldı lan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm Afraid •JiRose•
FanfictionBir insan, Bir şiiri Bu kadar güzel okuyabilir miydi? -PJM