Bugün sabah 09.15 gibi her zamankinden daha solgun uyandım. Kalbim çok hızlı atıyordu bu beni sinirlendirdi. Kalbim belki de hiç atmama-
Evdeki rutubet kokusunu ciğerlerime çektim. Ruhum kokunun etkisiyle dalga dalga dalgalanırken aç olduğumu hissettim. Hafif yalpalayarak mutfağa gittim. Buzdolabını açar açmaz soğuk hava dalgası yüzüme çarptı. Yüzüm donarken ruhum yanıyordu,canım acıyordu. Annemin bizi bir adam için kovması ağır geliyordu belki de. Buzdolabındaki boşluğa bakarken hayallere daldım yine...
Kulağım uğuldamaya başlayınca irkildim. Derin nefes aldım kalbim de dünden daha çok hızlı atıyordu. Strestendir ne de olsa evden kovulduk dedi o hiçbir şeye yaramayan beynim. Ya da iç sesim. Dolapta olan tek şey ekmekti. Onu alıp salona geçtim. Abim kanepede uyuyordu. Onu uyandırmadan yanına oturdum. Uyamdırmamamın sebebi ise abime kıyamamış olamam değil. Ekmeği bitirmesinden korkmam. Sessiz sedasız ekmeğimi yedim abimi ve ağzından çıkan salyayı izleyerek. Birden bir koku geldi burnuma. "Abi! İğrençsin!!" Dedim son gücümle bağırarak. "Sen de götümün dibine oturmasaydın." Dedi abimde.
Saçma şeyler yüzünden bile kavga ederdik biz. Ama abim çok iyidir hemen gönlümü alır ama artık bir gönlüm kaldımı bilmiyorum. Annemi çok severdim ben nasıl ayrı kalırım ondan, gönlüm onda kaldı şimdi ise bende yok.
"Abi canım çok acıyor." Dedim gözlerimden yaşlar damlarken.
"Neoldu biriciğim? Bir yere mi çarptın? Neren acıyor söyle." Dedi bana sarılarak. Abimin elini kalbime koydum. "Burası abi sol yanım çok acıyor. Neden? " Dedim hıçkırıklarımın arasından. "Ağır depresyon altındasın güzellik başka hiç bir şeyin yok." Dedi ve saçımı karıştırdı. "Hayır,ondan değil. Yani en azından depresyonda olmamın bir sebebi var. Annem abi,annem. Bizi bırakmaya nasıl gönlü el verdi!? Ben onu çok ... Çok seviyordum! Ama şimdi yok! Bizi affedip çagırmayacak mı?" Diye isyan ettim abime. Benim minik kalbim bunları kaldırmıyordu. "Bir: minik kardeşim ,biz bir hata yapmadık ki bizi affetsin. İki: akıllı kardeşim,bizi çağırsa da gitmeyeceğiz." Dedi. Neden diye soramadım haklıydı. Bazı şeyleri çok çabuk unutuyordum. Annemin kocası beni taciz etmeye çalışmıştı. Abime söyledim bende hemen, abim de anneme söyledi. Ama bize inanmadı annem,kocasına inandı ve bizi kovdu. Benim anlamadığım tek şey ise hiç mi korkmadı bana dokunurken, hiç mi üzülmezdi annemi aldadırken,ve hiç mi vicdani sizlmazdi bir çocuğu taciz ederken. Ve bu karısının kızı! "Haklısın. Bize zaten inanmayacak değil mi? Hem ben yanlış bir şey yapmadım ki. Hepsi o şerefsizin suçu öyle değil mi? Ben masumum." Dedim yüzleşmeye çalışarak. "Öyle abicim öyle tabii." Dedi saçımı öptü sonrada. "Ama ya bizi bulur sa ve ..." Diyeceğimi diyemeden abim araya girdi. "Kaygılanma öyle bir şey asla olmayacak. Never!"
Dedi. Beni mutlu etmeye çalışıyordu belli ama ben bundan sonra nasıl mutlu olabilirdim?
"Abi beni okula yazdırabilir misin yeniden?" Dedim ağzımdan çıkan o garip sözcüklere şok oldum abimde şok olmuştu belli ki ama başka işlerle uğraşmam gerekiyordu. "Hayhay efenim. Bu kadar çalışkan olduğunuzu bilmiyordum doğrusu." Deyince abim Bir nebze de olsa gülümsedim. "Seni seviyorum" dedim ve sarıldım abime. "O yüzden mi ekmeği bensiz yedin?" Diyerek gıdıklamaya başladı oda beni. Ama hiçbir tepki alamayınca durdu. "Normal insanlar bu zamanlarda gülerler." Demeyi de unutmadı. "Hiç halim yok." Dedim bende. O sırada abim ayaklanmıştı. "Nereye?" Dedim hemen. "Alışverişe." Dedi kısaca.
"Bunun için çalışman gerek." Dedim poflar gibi. "Seni geneleve vericem." Dediğinde şaşkınlıkla abime döndüm. "Ne?!" Diye cırladım. "Şakaydı!" Dedi ellerini iki yana açarak. Ay sağol! Anlamamıştım. "Ben de geleceğim." Dedim konuyu uzatmayarak. "Geneleve mi?" Dedi merakla. "Sen genel eve mi gidiyorsun abi! Saçmalama, alışverişe diyorum!" Dedim "tamam hazırlan." Dedi abim. "Bu arada sen neyle ödiyeceksin alacaklarımızı abi çalmayacaksın değil mi?" Dedim merakla. "Evden çaldım parayı,yiyecekleri çalmama gerek yok yani. Hadi hazırlan artık."dedi susmami ister gibi. "Hazırım zaten." Dedim somurtarak ve ayağa kalktım. Abim dikkatle bana baktı "Minikim, üzerinde polar pijama var. Farkında mısın?" Dedi. Bende aynı onun gibi kendime baktım ve "evet hem de mavi ve üstünde geyikler var ne kadar güzel değil mi?" Diyerek alaya çektim. "Off ama delirtiyorsun beni. Hadi gidelim ozaman."•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••✓✓••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Alış veriş merkezine gelmiştik. Çok da uzak değildi. Ama buraya maket demeye bin şahitten fazlası gerekirdi. Burnumun direkleri sızlamakta son noktayı koymuş ve beynim dönüyordu. Dönmeyi bırak dirift atıyordu. Yalpalamaya başlamıştım hatta. İçerisi ter ve garip ekşimsi bir koku kokuyordu. Sanki içkiyle karışık bir kokuydu bu. Rutubetinde etkisi vardı. "İyi misin?" Dedi abim. Abim kendi burnunu sımsıkı kapamıştı. Nefes alamadığından şüpheleniyordum. "Şuradan bir an önce çıkmalıyız." Dedim hızlıca. Abim aburcubur kısmına girdi ve beş dakika sonra ellerinde bisküvi, gofret,kıraker ile döndü. "Sen çık en iyisi. Ben de bunları ödeyip geleyim." Dedi abim. "Uff! Tamam." Dedim ve dışarıya çıktım. "Neden buraya geldik ki sanki?" Diye kendimle kavga ediyordum. "Deli galiba baksana! Hahaha" dedi bir ses. Umursamadım. Küçük bir kıza aitti bu ses. Ağlayan küçük bir kız... Onu güldürebiliyorsam ne mutlu bana. Ben çocukları çok severim bunu bilmeyen yoktur zaten. "Niye ağlıyorsun?" Dedim dizlerimin üstüne çöküp onun boyuna gelerek. "Neyden anladım ki beyim ayladığımı?" Diye sordu. "Ben anlarım. Hadi söyle sen niye ağlıyorsun?" Dedim bende sesimi incelterek."Aynem bana yabancılarla komuşma derdi. Sen yabancı mısın?" Dediğinde gülümsedim. "Benden korkmana gerek yok ama benden başkasıyla konuşma tamam mı? Bu son..." Dedim kızı kendime çekerek. "Biliyor musun? Ben kayboldum. Annem buyada beklememi söyyedi. Sonrada gitti. Ama hala gelmedi. Ben çok korkuyoyum." Dedi küçük kız. Allahım inşallah düşündüğüm şey olmaz yarabbim. "A-annen nerede?" Dedim kaygıyla. "Bilmem ki? Sen de mi bilmiyoysun?" Dediğinde korkuyla etrafa bakındım. "Tamam ben anneni bulacağım tamam mı? Ama abimi beklemeliyiz." Dediğimde kafasını salladı. "Adın ne senin bakalım?" Dedim küçük kıza. "Emel." Dedi oda. "İsmin çok güzelmiş Emel." Dedim ve saçlarını okşadım. "Gece? Bu kim?" Dedi abim. "Emel." Dedim ve devam ettim." Emel kaybolmuş annesi daha doğrusu... Yani bu kızı polise götürmeliyiz."
Abim anlayışla gülümsedi Emel'e. Emel de abime gülümsedi. Abim Emel'i kucağına aldı ve karakola doğru yürüdük.
♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♥♥♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪
"Buyrun? Ne şikayetiniz var?" Diyen polis amcaya Emel'i gösterdim. Ve abim "Bu küçük kız annesini kaybetmiş." Dedi.
"Daha doğrusu annesi galiba bu masum kızı terketmiş." Dedim bende. Emel ağlamaya başladı ama doğrusu buydu. Polis yüzünü buruşturup "Mutlaka terketmiştir." Deyince abim sinirle "İşinizi yapacak mısınız? Yoksa mahkemeye şimdiden başvuralım mı?" Diyince polis bey amca silkelendi ve işine koyuldu. "Annemin ismi ne kızım?" Dedi Emel'e polis. "Yabancılarla konuşmuyorum ben." Deyince Emel. Polis "Şuan tanımadığın birinin kucağında ağlıyorsun ama." Dedi. "Bakın polis bey bir daha böyle şeyler derseniz şakam yoktur ki mahkeme açarım." Dedi abim.
Ben de araya girerek "bu kızın adı Emel." Dedim polise. Ardından Emel'e döndüm. "Emel annemin adı ne?" Diye sordum Emel'e. "Hacer." Dedi oda. Poliste kaydetti. "Annenin ve senin soyadın ne?" Dedim Emel'e. "Annemin soyadı Karataş abla. Benim soyadım farklı ama." Dediğinde abim Emel'in saçını okşadı. Büyük ihtimalle Emel'in annesi ile babası ya ayrılmışlardı ya da Emel gayrimeşru olarak dünyaya gelmişti. Bunu bilmenin tek bir yolu vardı oda annesini bulmaktı. "Emelciğim senin soyadın nedir?" Dedi abim Emel'e göz kırparak. "Altıntaş" dedi Emel'de.
"Polis bey. Acaba annesini ne zaman bulabiliriz?" Dedim çünkü Emel'in hikayesini çok merak ediyordum. "Bilemiyorum hanım efendi. Elimizden geleni yapacağız." Dedi polis bey amca. "Peki polis bey. Ozamana kadar Emel nerede kalacak?" Dedi abişim. "Devlet güvencesi altında ona bakılacaktır." Dedi polis bey amca.
"O zamana kadar bizimle kalabilir mi? Biz ona iyi bakarız." Dedi abim. Polis şaşkınca abime baktı ve "Tabiki. Ama format gereği bazı dosyaları imzalamanız gerekecek." Dedi.♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♠♠♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦
Gerekli yerleri imzaladık ve eve geldik.
Emel'in karnını çilekli bisküvilerle doyurduktan sonra onu uyuttuk. Daha doğrusu abim onu kucağında sallayarak uyuttu ve benide böyle küçükken uyuttuğunu anlattı. Ve gece geç saatlere kadar Emel'i uyurken izledik. Ardından uyumak için salona geçtik. Abim beni kollarının arasına aldı ve ona bol bol sarıldım. Tam uykuya dalıyordum ki gürültülü sesler duydum ve ardından flaşlar patladı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
(+18) Ölünce Sevemezsem Seni
RomanceOnca şeyle boğuşurken hastalığımı öğrenmem en zoruydu. Nasıl başa çıkacaktım nasıl gülmeyi başaracaktım her gün biraz daha erirken bilmem.Ben de yok olmayı seçtim. Keşke zaman dursa ve ben zamanın içinde kaybolsam...