"Bugün nasılsın Jungkook ?" sessiz odada yankı yapan sakin sesin sahibi, psikoloğum Bayan R... işinin en iyilerindendi. Onlarca ergenle uğraşmış, onları renklerle tanıştırmıştı; fakat beni uzun yıllardır birlikte olmamıza rağmen gökkuşağı ile tanıştırmayı bir türlü başaramamıştı. Çünkü göz kapaklarımı aralamak için uğraşmıyordum bile. Bunun için kendini suçladığını biliyordum. O, bir şey yolunda gitmeyince suçu sadece kendisinde arayan insanlardandı. Bu yüzden işinin en iyisi değil en iyilerindendi. İnsanları renklerle tanıştırabiliyordu fakat kendisi tek bir renge mahkum kalmıştı. Kırmızı, çoğu kişi için aşkın, şehvetin ve ölümün rengini simgeler; Bayan R... için ise pişmanlığın. Bunu kıpkırmızı olan saçlarından anlayabilirsiniz. Saçlarının hikayesi her zaman beni etkilemiştir.
"Biraz hasta hissediyorum, galiba grip olacağım. Onun dışında pek bir sorunum yok. Siz nasılsınız Bayan R... ? En son köpeğiniz hastalanmıştı şimdi nasıl?" Bayan R... çok zeki bir kadındı. Bu bazen beni rahatsız bile ederdi. Çünkü bana baktığı zaman gözlerindeki ifade zihnimden geçen her şeyi duyuyormuş gibi hissettirirdi. Her şeyi duymasa bile dışarıya boğuk çıkan gürültüden bir kaç kelime anlayabildiğini bilirdim ama kendisi asla anladığını belli etmezdi. Bu yüzden ağzımdan çıkan yalanlara sadece gülümsedi ve defterine bir şeyler karaladı. İkimizde biliyorduk ki pek bir sorunum vardı.
"İlgin için teşekkürler Jungkook. Ben de biraz hasta hissediyorum mevsim değişikliği yüzünden büyük ihtimalle. Köpeğim ise şuan gayet iyi. Gelip onu ziyaret etmelisin seni özledi." dediğinde altında yatan gizli teklifi rahatça anlamıştım. Bayan R... psikoloğum olmanın yanında aynı zamanda bana hep arkadaş gibi yaklaşmıştı. Beni evine davet etmiş, köpeği ile tanıştırmış ve özel çay tariflerini denetmişti. Beni tekrar davet ettiğini rahatlıkla anlayabiliyordum.
"En kısa zamanda ziyarete geleceğimden emin olabilirsiniz o zaman. Bu iki hafta sınavlarım var fakat ondan sonra gelebilirim." yüzümdeki küçük ama samimi bir gülümsemeyle konuştum. Bayan R... oturduğu koltukta hafifçe dikleşti. Yüzümdeki gülümsemenin silindiğini hissettim. Beni rahatsız etmeyen konuları konuşmuştuk sıra konuşmaktan hoşlanmadığım konulara sıra gelmişti.
Bayan R... elindeki kalemi çevirmeye başladı. Gözlüklerinin arkasındaki parıldayan mavi gözleri her hareketimi dikkatle izliyordu. Dişlerini hafifçe kırmızı rujla süslenmiş dudaklarına bastırdıktan sonra elindeki kalemi çevirmeye devam ederken konuşmaya başladı. "Okulundan bahsetmişken," oturduğu koltukta biraz öne kayıp dirseklerini masaya yasladıktan sonra konuşmasına daha sakin bir ses tonuyla devam etti, "birileriyle arkadaş olabildin mi?"
Gözlerimi yavaşça kapatıp açtım. Olduğum yerde hafifçe kıpırdandım. "Hayır." oldukça yavaş bir şekilde söylediğim kelime beni ettiği kadar Bayan R...'yi de rahatsız etmişti. Tekrar arkasına yaslanarak kalemini çevirmeye devam etti.
"Bunun hakkında konuşmuştuk Jungkook. Oldukça çekingen bir insansın. İsteklerin var ama kalıcı değiller. Onları kalıcı hale getirmek için sana nedenler lazım ve onları yeni insanlarla tanışarak bulabilirsin." duraksadıktan sonra konuşmaya devam etti, "Biliyorum bu konular hakkında konuşmayı sevmiyorsun fakat yine de kendi fikirlerimi söyleyeceğim." derin bir nefes aldı ve kalemini döndürmeyi bıraktı. Dudaklarını yaladıktan sonra konuşmaya devam etti. "Kolay şeyler yaşamadın Jungkook. Gerçekten zor zamanlar geçirdin. Ama bunları etrafındaki kimseye belli etmemeyi de kendine görev bildin. Bence bu da şuan burada olmandaki en büyük etkenlerden biri. Bunu yapmayı bırakmalı ve maskelerinden, yalanlarından sıyrılmalısın. Çünkü söylediğin yalanlar o kadar inandırıcı ve uzun süreli ki kendin bile inanmaya başladın. Çok ilerleme gösterdin, önündeki son engelde pes edemezsin; etmemelisin. Yeni insanlarla tanış Jungkook. Bu şekilde önündeki son engeli de aşabilirsin. Sana verebileceğim tek tavsiye bu. Çabaladığını görebiliyorum ama bu yeterli değil. Yalnızsın ve bununla bir sorununun olmadığı düşünüyorsun ama yanılıyorsun. Sadece alışmışsın ve sorun olmadığını düşünüyorsun. Çünkü daha önce arkadaşlık duygusunu tatmadın bu yüzden özleyemiyorsun. Ama inan bana eğer gerçekten yalnızlıkla bir sorunun olmamış olmasaydı, şuan burada olmazdın. Sana gökkuşağını göstermemi istemezdin. İlk önce bunu kabullenmelisin. O zaman yeni bir insanla tanışabileceksin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
be somebody // Jikook
FanfictionJeon Jungkook renklerini kaybetmiş bir insandı, Park Jimin ise elinde gökkuşağından bir fırça tutuyordu.