Amcamla vedalaştıktan sonra otobüse bindim. Ankarayı kesinlikle çok özleyecektim. Belki de geldiğim gibi geri dönecektim. Bindiğim otobüste yanıma 60'lı yaşlarda bir teyze oturdu. Konuşkan biriydi hem de ne konuşkan. Benim gideceğim yerin adresini bulmamda bana yardımcı olacaktı.
"Kız biliyor musun bu Hanife ile Umuta ne oldu? " diye bir soru yöneltti bana
"Aaa teyze ne yaptın ya onlar eskide kaldı." diyerek karşılık verdim.
"Biliyorum kız Pakize bunların feysleri yok mu hani fotoğraf atılan yer bizim Melahatta görmüştüm. Son hallerini merak ettim de sordum aman neyse."
"Boşver acıktım galiba kız vallahi etim titredi 10 dakika sonra mola verilecekmiş yemek yeriz bak baştan söyleyeyim çok güzel yemekler yaptım sende yiyeceksin" diye ısrar etti.
konudan konuya atlıyorsun teyze beynim yandı.
Gülümsedim ve teşekkür ettim. Amcam para versede karşıma ne çıkacağına bilemediğimden çok harcama yapmamalıydım.
7 SAAT SONRA
'SONUNDA!' varabilmiştim Fadime teyzenin söylediklerine göre doğru yere gidiyordum. Elimdeki kağıdı sıkı sıkıya tutmaya başlamıştım. Adrese göre doğru sokaktaydım.
Freyza sokağı...
Kitaplardan öğrendiğime göre Freyza bir çiçek türüydü. Sokağın adına yakışır bir şekilde etrafta Freyzalar baş gösteriyordu.
Nihayet eve ulaşabilmiştim içimde çöreklenen heyecan beni eve girmemde zorluyordu biraz nefeslenmeye ve etrafı incelemeye karar verdim.
Eski evlerin bulunmasına rağmen temiz tutulan bir sokaktı burası. Gelirken yolda çok lüks siteler görmüştüm fakat buranın farklı bir havası vardı. Bu ev 2 katlı müstakil bir binaydı altında ise kullanılmayan bir dükkan bulunuyordu.
Yeterince dinlendiğimden emin olduktan sonra zile bastım kapıyı açan kadın en fazla 60 yaşında olan ela gözlü, beyaz tenli bir kadındı.
Beni görünce gözleri doldu elleri titredi dudaklarında acı bir gülüş peydah oldu. Yaklaşık 20 saniye sonra konuşmaya başladı.
"Ömür." sesi bir fısıltıdan farksız çıkmıştı.
"Kızıma yani annene çok benziyorsun torunum." dedikten sonra hızla bana sarıldı.
Kollarım istemsizce bedenini sardı dışarıdan gelen keskin soğuk bedenlerimizi titretiyordu. Daha fazla üşümemek için içeriye girdik.
Diğer odalara göre daha sıcak olan oturma odasına oturduk. Bana kendinden bahsetti, anneannem olduğunu ve dedemden üstü kapalı bir şekilde bahsetti. Anlattıklarına göre Annem beni doğurduğu zaman hayatını kaybetmiş ve babam bu haberi arabada aldığı için kaza yapmıştı. Bunlar çok konuşulmayan konular olsada bildiğim şeylerdi beni neden şimdi istediğini sordum.
"Ömür, bilmiyordum." diye pişmanlıkla konuştu. Ortama derin bir sessizlik çökerken sesli bir nefes alarak konuşmasına devam etti.
"Bilsem, sence bunca yıl boyunca bırakır mıydım seni, Hem sen benim yaşadığımı biliyor muydun?"
''Hayır.'' diye cevap verdim.
Yaklaşık 1 saat kadar sohbet ettik. Söylediğine göre emekli maaşıyla geçinen arada bir evde yapabileceği dikiş nakış tarzı işlerle para kazanıyordu. Evin girişinde gördüğüm dükkan eskiden dedemin işlettiği bir lokanta imiş fakat dedem evi terk ettiğinde babaannem burayı yönetemeyeceğinden kapatmış.
Evet evden gitmiş! Ağlayacak gibi olduğunda konuyu değiştirdi ve yemek yemeyi teklif etti. Ses etmedim nasılsa ilerde soracaktım.
Gece bir şeyler atıştırsamda yavaşça acıktığımı hissetmeye başlamıştım. Anneannem ile birlikte mutfağa girip kahvaltı hazırlamaya başladık. O çayı demlerken bende kahvaltılıkları hazırlıyordum.
"Afferin kızıma benim çok beceriklisin. " diye gururlu bir ifade ile yüzüme baktı anneannem.
Yalnız yaşamasına rağmen ev oldukça temiz ve düzenliydi. Daha geleli 1 gün bile olmamışken buraya alışmaya başlamıştım.
Kahvaltıda hem kendimden bahsettim hem de onu dinledim annemden ve babamdan bahsettiğinde gözleri doluyordu. Ve onların nasıl insanlar olduğunu anlatıyordu. Onları dinlemek o kadar hoşuma gitmişti ki hatta annem ve babamın görmediğim fotoğraflarını görmüştüm.
Öğlen anneannemin komşusunun kızının müdür olduğu okula yazılmaya gidecektim. Lise sona geçmiştim yaklaşık 1 hafta sonra okullar açılacaktı. En büyük hayalim ise bir kalp damar cerrahı olmaktı.
Kahvaltıyı yaptıktan sonra anneannem bana kalacağım odayı gösterdi. Oda benim için oldukça genişti amcamların evinde bir yatağım bile yoktu. Soğuk bir salonun rahatsız edici koltuklarına göre fazlasıyla rahat gözüken bir yatak vardı
Hem de çift kişilik!!!
Üzerimdeki kıyafetleri çıkarıp yerine daha iyi durumda olan siyah bir pantalon ve gül kurusu bol bir kazak geçirdim.
Aynada kıyafetlerimi kontrol ettiğimde kendimce yakıştığını düşündüm. Kendimi incelediğimde, dışardan bakılınca hayran olunası bir güzelliğim yoktu. Hem ben hiç bir zaman çok güzel olduğumu iddia eden bir kız değildim. Kalın bacaklarım ve tombul vücudum bende göze batan taraftı . Tabi birde gittikçe koyulaşan saçlarım var. Genellikle omzuma serilişleri trafo çarpmış gibi dursada seviyordum saçlarımı. Gözlerime baktığımda ela bir göze sahip olduğumu bilmesem kendime bile kahverengi gibi olduğunu düşündürecek koyu bir göz rengim vardı.Sadece güneşte belli olurdu. Kendimi uzunca anlattığıma bakmayın anladığınız üzere , afet gibi bir kız değilim ben. Ne öyle manken gibi bir vücudum var ne de büyüleyici bir güzelliğim.
Saçlarımı sıkı bir şekilde at kuyruğu yaptıktan sonra anneannemin yanına gittim. Gerekecek evrakları aldığımızda yola çıktık. Okula vardığımızda gözlerime inanamadım özel bir okula mı gidecektim yani. Yengemin hep kullandığı lafı mırıldandım
"Ayranımız yok içmeye... "
Cümleyi bitirmeden kahkaha atma isteğimi geri atmaya çalıştım.
Hadi ama saçmalamanın sırası değil!
"Merhaba hoş geldiniz." diye baskın bir ses doldu kulaklarıma. Sesin geldiği kişiye baktığımda şaşırmadan edemedim.
-BÖLÜM SONU-

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖMÜR
ChickLit'Belki de hayatın sen bitti dediğin anda başlar. Öyle bir başlar ki eskiyi yaşanmamış sayarsın.'