Kairos:
Hey, geliyor musun Jeon?Kairos:
Lanet olsun seni aptal neredesin?Kairos:
Hey, korkmam gerekli mi acaba?(...)
Jimin endişeyle telefonunu cebine atıp evden hızlı ve seri bir şekilde çıkmıştı.
Jungkook'un ilk önce ona keyfine göre davranıp yazmadığını düşünüyordu fakat bir süre sonra bu kadar uzatmayacağını düşünüp endişelenmeye başlamıştı.
Belki de yine gece boyu, sabaha kadar içmişti ve şimdi evde uyuyordu? Kim bilir..
Jimin, Jungkook'un evinin önüne geldiğinde derin bir nefes almış Ve kapıyı yumruklamaya başlamıştı.
Açan olmayınca, tekrar şiddetle yumruklayıp bu sefer aynı zamanda adını zikredip duruyordu.
Bir süre sonra kapı, hiç görmeyi istemeyeceği bir yüz tarafından açılmıştı.
TaeHyung..
"Ne var? Jungkook'un adını mı ezberliyorsun?" "Oh, üzgünüm ben Jungkook'la görüşmek istemiştim. Müsait değil sanırım."
Taehyung'un pişmiş pişmiş gülmesi JiMin'i daha da çok sinir ediyordu. yumruk şeklini almış ellerini sıkıyor, sıktıkça sıkıyordu.
Arkasını dönmüş gidecekken JungKook'un sesini duymasıyla tekrar o tarafa dönmüştü. "Jimin? Senin burada ne işin var?"
"Şaka, değil mi? Tanrım Jeon umarım şaka yapıyorsundur. Dün gece, konuştuğumuzu hatırlamıyor musun?" "Sikeyim, doğru Ya. Oh, o tamamen aklımdan çıkmış benim. Başka bir gün yapsak olur mu?"
Jimin alaycı bir gülüş attıktan sonra sözlerine devam etti. "Jeon, gerçekten inanılmaz birisin, biliyorsun değil mi? Önce bana diyorsun ki, Taehyung'u kıskandıralım, sevgili olduğumuzu düşünsün. Ben diyorum ki okeyim bu konuya. Şartla kabul ediyorum. Sana şartımı söylediğimin ertesi günü mesajlarıma asla bakma gereği duymuyorsun ki seni ne kadar çok merak ettiğimi tahmin bile edemezsin. Ben evine geliyorum merak ettiğimden, ve sen eski sevgilinle aynı evin içindesin. Tanrım Jeon.. Ah kim bilir bütün gece neler yaptınız?"
"Sanane?" "Taehyung seninle konuştuğumuzu hiç sanmıyorum. Hatta biliyor musun, ben seni burada göremiyorum bile. Her neyse JungKook. Sen aşağılık herifin tekisin. Biliyor musun, seni sevdiğim için kendimden iğreniyorum. Farkında olmadan iğrenç bir adi herifi sevmişim. Özür dilerim."
"Jimin bak şimdi, bugünümü sana ayıracağımı söylediğimde beni yine ciddiye alman, ne bileyim pekte şaşırtıcı gelmedi bana. Ayrıca, bu seni ilk ve son uyarışım olsun, benimle konuşurken cümleni seç, ya da hiç konuşma. Okey?"
Jimin Jungkook'un yüzüne, ondan iğrendiğini belli edercesine bir bakış attıktan sonra arkasına dönüp evin yolunu tutmuştu. Bu gerçekten bir kamera şakası falan mıydı? Bir gün öyleyken, öbür gün aniden nasıl farklı bir kişiliğe bürünebiliyordu böyle?
Hiçbirine, ama hiçbirine anlam veremiyordu.
###
ŞİMDİ OKUDUĞUN
etoile polaire & jikook.
Non-Fiction✉&düz yazı. ✉not: ilk yazdığım fic'lerden birisi olduğu için buram buram acemilik kokan bir fic. yine de kaldırmaya kıyamadığım için bırakıyorum burada, o yüzden hatalarımı mazur görün lütfen.