Sabah telefon sesiyle uyandım Jun'dan mesaj vardı. Okudum ''Dün fotoğraf paylaştım görmüşsündür belki alttaki yorumlar için çok üzgünüm. Onların hepsini sildim ve yorumları kapattım. Kusura bakma lütfen yazılan mesajlar için.'' diye yazıyordu.
Telefonu alıp'' Sorun değil bro silmişsin, silmesende olurdu boşver.'' diye yazdım cevap hemen geldi'' Sağol içim rahatladı fakat okula geç kaldık sanırım. Okulda görüşürüz.''diye yazdı haklıydı geç kalmıştım. Hemen okul giysilerini giyip kahfaltı yapmadan çıktı okula koşa koşa gittim.
Sınıfa girdim. Jun ordaydı. Fakat Jun bizim sınıfta mıydı? Sanmıyorum. O kadar hızlı koşmuşum ki saçımın dağıldığını bile far etmemişim. Herkes bana bakıp birden güldü. Saçımı hemen düzelttim ve öğretmenden özür diledim. Ve yerime geçtim bazı gözler hala beni izliyordu Jun'un yanında bir kız vardı ve bana bakıp dil çıkarttı. Boş verdim.
Zaten tek yapabildiğim şey bu boş vermek. Herneyse hoca bazı değişikler yaptı. Beni kaldırıp bir kızın yanına oturttu. Kız itiraz etti, hatta isyan, hoca ''Otur'' dedi. Ben oturdum ve beni itti. Yere düştüm yine güldüler. Zar zor sıkış tepiş oturdum, çünkü kız beni bir köşeye sıkıştırdı. Teneffüs oldu. Bütün kız, erkek Jun'un tepesine toplandı normalde kız ise yeni gelen kızlar, erkekse erkek öğrenciler toplanırdı. Anlamıştım Jun'un popüler olmasına gerçi eski okulun en popüleriydi ordan tanıyordu zaten beni ama genelde hiç karşılaşmamıştık çünkü bir ay civarı okuldan gittim ve buraya geldim. Herkes Jun'la konuştu ve espirilerine güldü.
O gün Jun'u kimse rahat bırakmadı. Akşam eve giderken zorbalardan biri geldi ve bisikletle bana çarptı. Yere sert bir biçimde düştüm. Bir süre yuvarlandım. Bayılmışım. Gözlerimi açtığımda siyah bir odadaydım. Gözüme tavandaki kanat resmi çarptı. Bir süre o kanatlara baktım. Sonra içeriye birisi girdi.
Gözlerimi kapattım. Baygınmış gibi yaptım. Birden sıcak bir nefes hissettim. Çok yumuşaktı bu kişinin nefesi. İyice ısındığını hissettim bana değen nefesi. Sonra gittikçe soğudu. Gittiğini düşündüm. Ama hayır gitmemişti çünkü o sırada anlıma sıcak bir şey deymişti.
Sonra yavaşça gözümü açtım ve bu kişinin Jun olduğunu anladım. İkimizde birbirimize uzunca bakıştık. Sonra o kafasını yukarı kaldırdı, derin bir iç çekti. Yanıma oturdu. "Senin için çok endişelendim Minghao" dedi. Sadece sustum ve ona baktım. Yatakta oturur pozisyona geçtim.
Elimi tuttu. Şaşıtmıştım, fakat ona masum bir şekilde baktım. Kulağıma yaklaştı ve "Lütfen bir daha beni böyle korkutma, lütfen" dedi. İçimde çok garip bir his daha hissettim. Hiç bir şey söylemedim. Kafasını göğsüme yasladı ve uykuya daldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Kanatları-JunHao
FanfictionHer şey, aslında bir meleğin oyunu olabilir. Ya da sadece bir yalandan ibaretttir.