Karşıdan gelen üvey ağabeyim Birkan'dan
başkası değildi.Neden burada olduğundan
çok,İzmir'de bile karşılaşabilme olasılığımız canımı sıktı.Birkan ben liseye geçtiğimden beri belki de çok öncesinden bana takmış durumdaydı.Beni sevmiyordu buna emindim çünkü seven sevdiğini düşünürdü veya iyiliğini isterdi.Ama o sadece beni istiyordu benim ne istediğimi düşünmeden ne hissettiğimi bilmeden.
Annesi Birkan'ı doğururken ölmüş ama üvey babam Ecevit annemin yaptığı gibi evladını yok saymamış.Belki de ailesinden ona geçen kadere olan inancı yardımcı olmuş ona.Dini görüşü izin vermemiştir diyecek olsam da vicdanın dinle,imanla değil insanlıkla alakalı olduğunu biliyordum.Zayıftı annem,biraz bencil ve çokça hırçın bende ikisini birden görmek onu deli ediyordu.Sanki ihaneti hiç unutmuyordu.Kini gün geçtikçe artıyordu.Zaten zor olan hayatıma bir zorlukta Birkan çıkarıverdi. Annem üvey oğlu mutlu olsun diye okumamamı;evimin hanımı çocuklarımın annesi olmamı uygun buldu.Bende bunun sonucunda üvey amcam Erhan'a sadece okumak isteğimi evlenmek istemediğimi söyledim.Benden,yatalak kız kardeşinden ve kardeşi Ecevit'ten başka kimsesi yoktu şu dünyada.Kabul etti, emekli maaşından her ay para gönderdi.Ama istediği tek şey namusuma sahip çıkmamdı.Aslında Birkan'ın okumamı destekleyeceğini bilse Erhan baba gözü kapalı ona verirdi,o da benimle İzmir'e gelmiş olurdu.
Ben bunları düşünürken koca adam çöktü yanıma.Sakalları uzamıştı.Yüzü kapkara,çenesi sımsıkı kapalı ve kaşları çatık.Ben önüme baktım uzunca, o da bana.Gelen anonsla uçağın kalkmasına az kaldığını söylüyordu kadın.El çantamı ve küçük çantamı almak için yeltendim.Sertçe aldı elimden.Bende omuz silkip şemsiyeyi aldım.Kontrol noktasına doğru ilerlemeye başladım.Arkamdan geliyordu.Annem gelmeyeceğim diye Birkan'ı yollamıştı.Cebimdeki telefona bakınca şarjımın bittiğini gördüm.İkinci el neredeyse ilk imalat kameralı telefonlardan biriydi.Ömrünün bittiğinin sinyallerini veriyordu.Sabah çıkmadan şarj etmeme rağmen bitmişti.Umursamaz yürürken geldim geçtim sıraya.Kalabalık önümüz.Arkamda benden epeyce uzun Birkan'la beklemeye başladık.Ne o konuşuyor ne ben.İnatçılığımı bildiğinden daha fazla uzatmadı.
"Bahar,yokmuşum gibi mi davranacaksın?"
Omuz silktim, arkamı dönmeden.Birden omuzlarımdan tuttu.Elleri de kendi de iri yarıydı.Omuzlarımı iki eline sığdırmıştı.Kulaklarıma tükürür gibi "Bir daha bana omuz silkeleme sakın!"dedi.
Bir hışımla döndüm arkama, önce çekmediği ellerini ittim.Kalabalıkta benimle kavga etmek istemediğinden olsa gerek çekti ellerini.Gözünün içine baktım.Parmağımı tehditkar bir biçimde sallarken bir yandan bende tükürür gibi sıraladım sözleri "Bana emir veremezsin sen, ayrıca uzak dur!"
Bir adım geri çekildi.Önümüzdeki iki kişiden sonra kontrolden geçip uçağa gittik.Evet uçakta uzak yerlerdeydik.Ama 7 saat onunla ne yapacaktım?
Kısa sürede İstanbul'a geldik.Daha Kayseri'ye 8.5 saat vardı.Bir yerde telefonumu şarj etmem lazımdı.Ondan önce inmiştim.Beklemek istemesemde olay çıkarmasını istemiyordum.
Hızlı hızlı yaklaşıyordu.Askeri yeşil montu,siyah beresinden çıkan kıvırcık kahveler ve sert yüz ifadesiyle yanımdaydı.Ne yapalım gibisinden bana bakıyordu.Elimi cebime atıp telefonu gösterdim.
"Şarj edecek bir yer bulsak iyi olur.Erhan babamı arayayım,haberi yoktu."
Kafasını salladı.Bileğimden çekiştirmeye başladı o önde ben arkada havaalanının içinde ilerlemeye başladık.Bir çorbacıya götürdü beni.Tezgahın arkasından gelen bıyıklı,hafiften kel ve tıknaz adamla sarıldılar.Benim oturduğum masaya doğru geldiler.
"Hoşgeldin yenge,Cihan ben." dedi tıknaz adam.
"Cihan benim askerlik arkadaşım Bahar." dedi.Araya girip bozmamam konusunda bir tenkit vardı sesinde.Bozmadım onu.
"Memnun oldum Cihan ağabey, Bahar ben de."
Tereddüt ettim ağabey deyip dememekte.Birkan benden sekiz yaş büyüktü.Asker arkadaşı olduklarına göre uygunu buydu.
Telefonu Cihan ile gönderdik.Ben mercimek, o işkembe çorbası içti.Birer çay söyledi sonra.Arada geldi, gitti Cihan.Dükkan bizim pizzacıya nazaran her saat tıklım tıklımdı.Havaalanın içinde oluşu bir başka sebepti tabi.Kalktık sonra,ödemek istesem de izin vermedi.Israr edince kızdı.Erkek varken kadının hesap ödediği nerde görülmüş dedi.Birkan kadınları küçümserdi. Beni,ablasını,annemi ve Fahriye'yi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NAMÜTENAHİ
Ficção GeralŞu kocaman dünyanın ufak tefek bir yolcusuyum. Her gün bu yolculuğa başlayan ve bitirenler kervanının içinde seyir halindeyim.Görüyorum,izliyorum,hissediyorum,yürüyorum,ara sıra koşuyorum,sık sık kendime konuşuyorum. Bazen de dönüyorum dünyama ben...