Yüzümü atılan bir tokatla kendime geldim...Kafamı kaldırıp etrafıma baktığımda Carlos'un beni bir kolon'a bağladığını gördüm.Laboratuvar'ın içi beni seven insanlarla doluydu çünkü onlara özgürlüğü vadediyordum.
-Demek kendine gelebildin Jason !
-Birdahaki sefere elime geçersen seni parçalara ayıracağım Carlos...
-Üzgünüm Jason ama şuan zor durumda olan sensin...
Kafamı yan tarafıma çevirdiğimde bana bakarak ağlayan Kristen'i gördüm...Wells ise onu teselli ediyordu...
-Onları bırak Carlos yoksa seni gerçekten öldürürüm...
-Merak etme Jason sıra onlarada gelecek...
-Seni öldüreceğim anladınmı beni ?
-Bugün burda herkes bir sırrını öğrenecek Jason...
-Bunu yapamazsın...
-İzle ve gör...
Yanımdan ayrıldı ve meraklı gözlerle bizi izleyen insanların yanına giderek konuşmaya başladı...
-Evet insanlarım ! Bugün burada bulunmanızı isteyen Jason Lopard'ın aslında size kim olduğunu söyleyeceğim...
-Sen zavallının tekisin Carlos !
-Jason Lopard'ı iyi tanıdığınızı sanıyorsunuz ama aslında soyadı bile gerçek değil...
-Kapa çeneni dedim sana !
-Jason Lopard olarak bildiğiniz kişinin gerçek soyadı aslında Green !
-Yalan söylüyor !!
-Aslında gerçek ismi tam olarak Jason Green.Evet yanlış duymadınız Andrew Green'in bakmak istemediği ve eski karısından olan oğlu !
-Eline ne geçti !
-Şimdi seni öldüreceğim ve soyuna bir son vereceğim...
-Durma öyleyse...
-Ama önce senin için bu kadar yol gelen insanlara bir açıklama borçlusun...
Başımı kaldırdım ve insanların yüzüne baktım...Hepsi benim ölmemden korkuyordu...Benden bir açıklama bekliyorlardı...Onlara bakarak konuşmaya başladım, gözlerimden yaşlar geliyordu...
-Evet ben Andrew Green'in oğluyum...Eski karısından olan ve istemediği oğluyum...Her ne kadar beni istemesede ben onun oğluyum ve onun izinden gideceğime küçükken söz verdim...Ama o beni aramak yerine kızını aradı...Beni hiç özlemedimi diye hergün kendime sordum ama cevap alamadım...O insanlığı kurtarabilirdi...Buna engel olan tek şey insanlar oldu...Şimdi insanlarım ! Benim izimden gidin ve asla pes etmeyin...Unutmayın sizler sesinizi çıkarmazsanız hepiniz bu hikayenin bir kuklası gibi olursunuz...Asla pes etmeyin...
-Demek söyleyeceklerin bu kadar Jason...
-Evet öyle pislik herif !
-Ama sen hala uslanmıyorsun !
Ona sapladığım bıçak ile yanağıma bir çizik attı...
-Şimdi seni öldürmenin vakti geldi Jason...
-Durma yap hadi...
Carlos bıçağı bana saplamıştı...Yüzlerce insan gözlerimin içine bakıyordu ve hepsi ağlıyordu...Carlos'u öldürüp başlarını derde sokmak istemiyorlardı...Ağlamaklı gözlerle Kristen'a bakmıştım...
Onu ağlarken görmek içimi yakıyordu...Dudaklarımın arasından zar zor bir şeyler söylemiştim...
-Kaç Kristen kaç...
Wells, Kristen'i ayağa kaldırıp gizlice götürmüştü...Herşeyin bittiğini sanmıştım...Sonunda öldüğümü sanmıştım...Carlos'un söylediği sözleri duyunca insanlığın gerçekten öldüğünü anlamıştım...
-Herkes burayı boşaltsın ! birazdan Jason kolon'a bağlı bir şekilde zombi dolu bir laboratuvarda ölmek için yalvaracak !
Dışarı doğru çıkan insanların yaptığı ses kirliliği kulağımı tırmalıyordu...Bıçak hala bedenime saplanmış bir şekilde duruyordu...Carlos bir kapı açtı...İçeriden bir sürü Gezici çıkmıştı...Son olarak Carlos alaycı bir yüz ifadesiyle bana gülümseyerek son sözünü söyledi...
-Üzgünüm evlat...Bu kesinlike kişisel bir intikam...
Üzerime doğru gelen Geziciler beni korkutmuyordu...Beni korkutan tek şey Kristen'a zarar gelmesiydi...
Üzerime doğru gelen gezicleri izlerken bir anda dışarıdan sesler duymaya başladım...
Halk isyan ediyordu...Belki birazdan acı çekerek ölecektim ama insanlara büyük bir miras bıraktığımın farkındaydım...
Sonum tıpkı babam gibi olmuştu...İkimizde insanlıkta hala umut olduğunu düşünüyorduk ama yanılıyorduk...İnsanlık yıllar önce ölmüştü...
Son kez babamın cesedine baktım...Gözlerimden bir yaş akmıştı...Ona beni neden istemediğini sormak istiyordum...Sanırım artık vaktim azalmıştı...
Herkes benim öleceğimi düşünüyordu...Evet ben ölecektim ama arkamda çok büyük bir miras bırakarak ölecektim...Bundan emindim çünkü o mirasın sahibi hala hayattaydı...
Babam haklıydı...Sanırım bu dünyada artık görülmeye değer birşey kalmadı...
Geziciler yavaş yavaş uyuşmuş bedenimi parçalamaya başlamışlardı...Canım yanıyordu ama pek hissetmiyordum...Fazla kan kaybetmiştim ve bedenim uyuşmuyştu...
Kafamı kaldırıp laboratuvarın tepesindeki camdan içeriye sıza güneş ışığına baktım...İçeride duvarlardan geçen sarmaşıklara ışık saçıyordu...
Gözlerim yavaş yavaş kapanmak üzereydi...
Daha öncede söylediğim gibi...
Ölmek bu dünyadaki en kolay şey...
Şu anda uyumak istiyordum...
Uyumak bana tatlı geliyordu ama biliyordum...Uyursam ölecektim...
Kimin umrumda !
Her insanın kendi hayatı var...Benim hayatımda diğer insanlarınki gibi sıradan bir hayat...
Bitmesinden dolayı kimse acı çekmez...
Gözlerimi kapattım ve havayı son kez içime çektim...
Ölmek için beklemem yeterliydi...Sesleri duyamıyordum...Gözlerimi açmak istedim ama açamadım...Acaba ölmek böyle birşeymiydi..??
İnsanlık için ölmek, böyle birşeymiydi..??
THE LAST PALE:DEVRİM Bitmiş bulunmaktadır...
Yeni serimiz olan "The Last Pale Sezon 1"i okumanızı öneririm...
Bundan sonra "The Last Pale" serisi tıpkı bir dizi gibi sezon olarak yayınlanacaktır bilginiz olsun...
Hikayemi okuyup destek olan herkese teşekkürler...
Yeni seride görüşmek üzere, hoşçakalın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Last Pale:Devrim
Science Fiction"The Last Pale:Devrim" okuyun ve Jason Lopard'ın Salgın sonrası bir dünyada hükümet'in kontrolü altında olan dünyada devrim'in ilk ışıklarını yakmasına tanıklık edin... İnsanlığın öldüğü bir dünyada, hala insan kalanların hikayesi...