Bölüm 2

173 15 0
                                    

(YAZAR NOTU: MULTİMEDYA TAMER. BÖLÜM ŞARKISI SIMPLE PLAN - WELCOME TO MY LIFE ^_^)

Beril'in tatmin olmuş gülümsemesinden sonra kızlar ve Tamer'i yalnız bırakarak sınıfa sıvıştım. Aklım hala yeni kızdaydı, onların tayfasındaysa oldukça tehlikeliydi. Gerçi tehlikesi benim için bir şey ifade etmiyordu, kim olduğunu bile bilmiyordum sonuçta. Tamam, kabul. Tehlikesi benim için oldukça büyüktü.

~

Tam 7. matematik testimin 2. sorusunda okulun bad girlleri geldi. Yeniden ellerine dalga konusu vermemek için testi yırttım, içim cız etti. Planım işe yaramamış olacak ki Ecem seslendi.

"Oo Buğra, korktun mu? Yoksa soruyu çözemedin de sinir krizi mi yaşıyorsun? Tamam bu sefer buldum, inek olmamaya karar verdin."

"Ecem söylediğin sana mantıklı geldi mi? Mümkansız."

Bu sefer Beril'di lafa atılan. Nereden cesaret geldiyse-sanırım yemekhanedeki olaydan- ben de konuşmaya karar verdim.

"Sana ne Ecem sana ne? İster ders çalışırım ister koşarım. Kaç senedir yetti."

"Buğra atarlandı, büyük gelişme canım ya." dedi Beril.

"Bana ne mi Buğra? Ciddi misin? Koşmayı da beceremeyip bana çarpıyorsun sonuçta. Her türlü zarar gören ben oluyorum ve bu beni gerçekten ilgilendiriyor."

"Demek ki umrundayım."

"Ecem, gidelim hadi."

Normalde bunu Beril Ecem'e fısıldayarak söylemişti. Ama onların fısıldama hali de normal bir insanın konuşmasıyla aynı olduğu için rahatça anlayabilirsiniz.

"Beril, Ecem bi gelir misiniz?"

Yeni kızın da gelmesiyle yavaş yavaş öğlenki kadro toplanıyordu.

Tamer'in de arkadan "Noluyor?" hareketini gördüğümde (hani şu kafayı hafif sallamalı, elleri de değişik bir şekilde tutarak yapılan) yeni bir olay an meselesiydi. Ama ben o ara bunu düşünmeyip Tamer'e aynı hareketle cevap verdim. Tamer, kızların oradaydı. Onların konuşmasının tamamen bittiğinden ve Tamer'in dinlediğinden emin olduktan sonra yanına gittim.

"Noldu, ne konuştular?"

"Senin kim olduğunu sordu."

"Hadi hayırlısı, yeni dalga geçicimiz de geldi."

~

''...Ne çabuk geçiyor zaman oysa ki. Bazılarımız büyüyor, bazılarımızın ise içinde çocukluğundan kopan bir parça filizlenmeye devam ediyor. Bu filizlenen parça,geçmişimizi de beraberinde sürüklüyor. Bu geçmiş ayağa dolanıp, adeta bir sarmaşık gibi hayatımızın ortasından yerini kapıyor. Yerinden asla kımılayamıyor çünkü beynimiz, bu anıları arkasında bırakamıyor.''

Kompozisyonumun sonunu da okuyup bitirdim. Bu sefer ben bile beğenmiştim yazdığımı. Hem kendimden de kesitlere yer vermiştim, hem de... beğenmiştim işte. Yerime oturduğumda sıramın üstünde bir not olduğunu farkettim. Ah! Bunlar benimle dalga geçmekten vazgeçmeyecekler miydi? 

Bazıları tatmin olmamış olsa da kompozisyonunu çok beğendim! Sana böyle yazmak istemezdim ama konuşabilir miyiz desem hayır deyip koşarak gideceğini biliyordum. Belki bana yardımcı olursun ha? Bir düşün bence. -Gamze

BİRGÜNBİLEVAZGEÇMEYECEKLERMİYDİBUNLAR!? Bu notun gerçek olmadığını anlamak için dahi olmaya gerek yoktu. Daha önceki senelerde yazdıkları sahte aşk mektuplarına tekrar başlayacaklardı anlaşılan. Bu sefer kanmayacaktım işte. Notu çanama koydum çünkü şu an dersteydik ve yırtarsam dikkati üstümde yoğunlaştırırdım. Hem Gamze diye birini tanımıyordum zaten Bu bile anlamama yeterdi. 

Zilin çalmasıyla bad girlleri arkamda bırakıp kantine gittim. 

''Abla bir kahve verir misin?''

''Tabii canım bekle.'' dedi . Bardakların dizili olduğu yerden bir plastik bardak çıkardı. Makinede bazı tuşlara bastı ve kahve bardağa dolmaya başladı. Kahve tamamen dolduğunda üstüne kapağı kapattı. Karıştırıcı ve şekeri de tezgaha koydu. Sadece kahveyi aldım ve ilerledim. Boş bir masa buldup oturdum. Kahveden büyük bir yudum içtim ve kompozisyonuma döndüm. Yazmak, benim için duygularımı unutmak demekti. Yazarken gerçek dünyadan kopuyordum ve bu da Beril'le Ecem'i unutmamı sağlıyordu. Şu son kompozisyon yarışması için günlerdir uğraşıyordum. Edebiyat hocası, son günlerde dikkatimin dağıldığını, konuyla ilgili olmayan, bambaşka şeyler yazdığımı söylüyordu. Bu yarışmada kendimi ispatlamalıydım. Kendime olan inancım, bu sefer beni yanıltmayacaktı. İnanış, belki de beni iyileştirirdi, belki.

Mal BoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin