Evet bölümleri tekrar yüklüyorum çünkü 4. bölüm silinmişti...
-
"Yok yok sen gerçekten dengesizsin" dedim Barkın'a. 'Böyle düşündüğüne sevindim' ne demek?
"Neden?" Bir de soruyor.
"Boşver Barkın ya."
"He sen sevgili olacağımızı filan mı sandın?" Kaşlarını kaldırarak konuşuyordu.
"Olur mu, ben evleneceğimizi düşünmüştüm. Of salak mısın Barkın? Sana tipim olmadığını söylemiştim. Ben tercihlerimi sarışınlardan yana yapıyorum. Sen kumralımsı garip bir şeysin." dedim. Aynı zamanda Barkın'ın serumunu tazeliyordum.
"Kumralımsı garip bir şey? Benim gözlerim yeter kızım. Bir çıksam sokağa kimler kimler.. Sen de biliyorsun, itiraf edemiyorsun sadece." Alayla konuşmuyor mu bir de..
"Pardon da gözlerin neye yetiyormuş Barkın? Tip önemli mi sence? Karakteri iyi olsun yeter. Senin gibi dengesiz olmasın mesela.Bir dediği bir dediğini tutsun.."
"Sen de haklısın hemşire. Senin için tip önemli olmamalı tabi. Insanın gözünün yükseklerde olmaması, kendi çapında takılması da güzel bir şey."
"Keşke ben de aynı şeyleri senin için söyleyebilsem ama konuşmamız için öncelikle yerkabuğuna inmen gerekiyor Barkın. Biz insanlar olarak buralarda takılıyoruz. Hem yukarılar soğuktur gel sen gel." Serumla işim bitmişti.
Ardından da kapı çaldı ve görevliler Barkın'ın yemeğini getirdi.
"Yine bir yemek faslı.. Ayça'yı çağırmaya gidiyorum ben. Sonra uğrarım. Hadi afiyet olsun." diyip zaten kuru olan ellerimi alışkanlık olarak üzerime sildim.
Barkın'la ilgelenen ben değildim. Yani yemek, tuvalet torbasının değişimi filan Ayça'ya aitti. Hemşire mi hasta bakıcı mı neyse artık arası bir şey o da.
"Hemşire?" dedi sorar bir ses tonuyla. Bana adımla hitap etmesini tercih ederdim ama bu da hoşuma gitmiyor değildi.
"Evet?" dedim kaşlarımı kaldırarak.
"Yemeğimi sen yedirsen ya." He oldu onu da ben yapayım.
"Bu benim görevim değil Barkın. Hem neden ben yedirecekmişim?"
"Canım öyle istiyor." Bak ya, paşamızın canı öyle istiyormuş.
"Allah Allah? Başka derdin? Bak Barkın, şunu bilmelisin ki hayatta her istediğimiz olmaz. Hayır anlamıyorum zengin züppe biri de değilmişsin, nedir bu istediğim olacak havaları?"
Sırıtmaya başladı. "Hoşuma gidiyor."
"DENGESİZ" harflerin üzerine basa basa söylemiştim.
"Ama sen bu halimi seviyorsun sonuçta" dedi hâlâ sırıtarak bakarken.
"Hı? Öyle miymiş ya benim neden haberim yok?" Kollarımı yine göğsümde birleştirdim. O da bana kaş gözle bir şeyler göstermeye çalıştı. Anlamadım tabi.
"Yemeğim diyorum, neyi bekliyoruz? Bence yeteri kadar soğudu." Barkın'la sınanıyorum ben ya.
"Ye o zaman Barkın of!" dedim ve dediğimin farkına varmam çok uzun sürmedi.
O da bana tek kaşını kaldırmış biçimde bakıyordu.
"Tamam, pardon. Tek seferlik. Biliyorsun bu benim işim değil." dedim kararlılıkla.
Yanına gidip yatağını dikleştirdim. Gözlerimi gözlerine diktim.
"Kaysan diyorum? Ben de otursam?" Yayılmış oh.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
184
Random'Aynı ilaç gibisin, onun da fazlası zarar senin de..' 'Biz birbirimize değil sonsuzluğa kavuştuk..' *** 184 bir hastane odası numarasından ibaret. Boş ve anlamsız bir üç haneli sayıdan ne beklersiniz ki? Ama belki de onların tüm hikayesi olacak 184...