Son birkaç bölümü silip tekrar yüklemek zorunda kaldım. Buraya kadardı. Devamı normal standartta ilerleyeceek :)
×
Söylediklerini duyar duymaz ayağa kalktım ve önüne dikildim.
"Bir daha sakın böyle bir şey söyleme." Sesimin kararlı çıkmasına gayret ettim.
"Keşke ben ölseydim." Tavana bakarak sadece tekrarlıyordu.
"Barkın." dedim vurgu yaparak.
"Keşke o lanet arabadan çıkamasaydım. Cihan yerine ben ölseydim." Gözlerini bile kırpmıyordu.
Elimi omzuna koydum.
"Barkın. Senin bir suçun yok. Duydun. Cihan'ın da yoktu evet. Bunun için bir kurbana gerek yoktu. Sen veya o. Ama bazen kaderin önüne geçilmiyor. Cihan için çok üzgünüm gerçekten.."
Bir şey dememişim gibi sadece başını iki yana salladı. Elimi geri çektim.
"O lanet adamla konuşmamalıydım. Onun, Cihan'ın hiç suçu yoktu. O doktor olacaktı.." ağlamaklı sesine rağmen yüzü fazla ifadesizdi.
"Benim gibi boş biri olmak yerine o.. O doktor olacaktı. Annemi mutlu etmek istiyordu.."
Nefesimin daraldığını hissettiğim an geriye bir adım attım ve iç çektim. Çok zordu.. Yaşadıkları.
"Ona karşı benim yaşamam haksızlık. Saçma. Benim kimseye bir yardımım dokunmaz ki. Annem Cihan'ın değil benim mezarıma bakmalıydı." Ve gözünden bir damla yaş düştü. Birkaç gündür tuttuğu acı daha yeni yeni boşalıyordu.
"Ya-yapma" dedim titrek sesimle. Konuşmaya devam etmemeliydi.
Benim de gözlerim dolarken başımı tavana çevirdim. Etkisi yoktu. Indirip burnumu çektim.
"Yaşamamın bir anlamı yok. Herkese yük oluyorum. Baksana şu halime, kendi suyumu bile içemiyorum. Suçumu böyle çekiyorum işte. Yaşaması gereken ben değildim." Barkın sözlerine devam etmekte ısrarcıydı. Ama ben daha fazla dinleyemezdim.
Boğazımı temizledim ve "Sus lütfen" dedim.
"Hayalleri var-" sözünü kestim.
"Kendine eziyet etmekten başka bir şey yapmıyorsun!" yüksek sesle konuştuğumun farkındaydım. işe yaramış olacaktı ki dakikalardır kırmadığı gözlerini birkaç kez kırpıştırdı ve iki üç damla yanaklarından süzüldü. Hâlâ tavana bakıyordu.
"Yaşaması gereken biri yoktu Barkın. Çünkü herkes yaşamayı hakeder. Sen bazen bazı şeylerin önüne geçemezsin. Ve. Bu yaptığın sadece kendine eziyet. Söylediklerin. Kimse böyle olmasını istemezdi. Senin o sırada telefonla konuşman, o adamın alkollü araba kullanması, Cihan'ın orada bulunması.. Tesadüf veya değil. Ama şu an burada onun için dua etmekten başka yapabileceğimiz bir şey yok. Lütfen..."
bana aldırmıyordu.
"Benden nefret ediyor." Cihan'ı kastettiğini sanmıştım ama devam ederek beni yanlış çıkardı.
"Annem.. Benden utanıyor."
"Saçmalama. O.. o sadece henüz fırsat bulamamıştır. Emin ol bugün yarın gelir."
"Gelse yüzüne bakacak yüzüm yok zaten." Derin bir iç çekti ve gözlerini kapattı.
"Barkın, lütfen. Senin bir suçun yok. Annen de henüz fırsat bulamadı o kadar. Ne olur biraz iyi düşün. Cihan için bari..." Cihan için dediğimde 1 saniyeliğine kaşlarını çattı.
"Hemşire?" dedi. Bir anlığına şaşırsam da kendimi yanında buldum.
"Cihan'ın mezarı nerede, öğrenebilir misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
184
Random'Aynı ilaç gibisin, onun da fazlası zarar senin de..' 'Biz birbirimize değil sonsuzluğa kavuştuk..' *** 184 bir hastane odası numarasından ibaret. Boş ve anlamsız bir üç haneli sayıdan ne beklersiniz ki? Ama belki de onların tüm hikayesi olacak 184...