Louis iki saat sonra kapısı tıklatılana kadar yeni odasını ezberlemişti. Bütün vaktini içinde huzursuzca dört dönerek geçirmişti, çok şaşırtıcı değildi bu. İçi içini yiyordu, aşağıda neler oluyordu acaba? Alfa onun hakkında ne düşünmüştü? Bir şey demiş miydi? Paige'den vazgeçip onu seçer miydi, sonuçta ihtiyacı olan Louis'ydi, değil mi?
Alfa’yı gördüğünden beri hissettiği düş kırıklığı mı daha kötüydü, bu düşünceleri mi, Louis karar veremiyordu. Omega olmaktan kurtulmak için Cheshire'a gelmişti, tek düşündüğü ise omega olarak elde edebilecekleri üzerineydi. O bir lise öğrencisiydi. Tanrı aşkına, altı üstü 16 yaşındaydı, bir eş aramanın hiç zamanı değildi ki. Paige ona alfanın 23 yaşında olduğunu söylemişti, bu kesinlikle hastalıklı bir durum olurdu. Kuzeni reşitti, deneyimliydi ve kesinlikle bir sürü liderinin sahip olması gereken eşti; Louis asla onun gibi olamazdı.
O birinin eşi olarak yetiştirilmemişti.
Louis'nin tüm bunları basit bir ergen tutkunluğu olarak kabul edip vazgeçmesi gerekiyordu.
Teyzesinin ve kapının sesini tam bu karara ulaştığı sırada duymuştu. “Louis?”
Zaten önünde olduğundan çok da beklemeden kapıyı araladı. “Evet?”
“Yiyecek bir şeyler getirdim,” dedi Sarah elindekileri işaret ederek. Louis hemen yana çekildi ve onu içeri aldı, Sarah bunun bir defalığına mahsus olduğunu, normalde asla odada yemediklerini belirtmeden edemedi ve Louis bir an sahiden annesinin konuştuğunu sandı.
“Eee,” ravioliden küçük bir lokma aldı. “Neredeler? Paige ve…”
“Alfa mı?” Sarah başını Louis'nin yerleştirdiği kitaplardan kaldırdı. “Adı Harry. Ama o istemedikçe ona böyle hitap edemezsin.” Louis heyecanını belli etmemeye çalıştı, teyzesi çıkar çıkmaz bu isimle pratik yapacaktı. “Ve kulüpteler, sürünün kalanıyla buluşmak için,” diye cevapladı Sarah. “Biliyorsun. Eş olarak tanıştırılacaklar falan.”
Ah.
Ah?
“Ya-yani... Her şey yolunda mı?” Diye sordu Louis, sesi gittikçe kısılıyordu.
“Evet, elbette,” Sarah irkilmedi bile, “Neden olmasın ki? Onlar birbirleri için yaratıldılar.”
Louis kendine hakim olamadı. “Ama Paige omega değil ki.”
“Alfa’nın bunu sorun edeceğini sanmıyorum, tatlım,” dedi Sarah, Louis'nin korktuğunun aksine kızgın görünmüyordu. “Hatta lafı geçene kadar Paige'i omega sanıyordu, söyledikten sonra da inanmadı. Bir hata olduğunu düşünüyor.”
İçtiği su Louis'nin boğazında kaldı.
“Na-nasıl?”
“Kokusunu aldığından emin,” Sarah ben de anlamadım der gibi omuz silkti. “Onun eş gibi koktuğunu söyledi. Ve kesinlikle omega gibi.”
Louis yemeğinin kalanını yiyemedi. Yüzündeki renk bir şekilde ikna edici olmalıydı ki, Sarah midesinin bulandığı konusunda ona inandı ve üstelemedi.
Teyzesinin getirdiği ilacı almadan hemen önce yediği her şeyi lavaboya boşalttı. Bunu ona kurdunun yaptırdığını biliyordu. Bir omega reddedilmeye asla dayanamazdı. Tabii Louis aptal kurdun ne diye gelin güvey olduğunu da bilmiyordu ya. (Aslında biliyordu, asıl aptal kendisiydi çünkü.)
Paige’in omega olmadığından emindi. Omegalar birbirlerini hissederdi, hem hiç kızgınlık yaşamadan nasıl omega olunurdu ki? Ama Alfa onun omega olduğunu düşünüyordu. Bu mümkün müydü, belki gerçekten birbirlerine aitlerse ve bu yüzden Paige yarı zamanlı omega falan oluyorsa? Çok saçmaydı bu.
Louis o gece uykuya dalmak yerine tavanı izledi çünkü… Çünküsü yoktu. Ama kuzeninin -Alfa’yla kalmak yerine- kulüpten direkt eve geldiğini görmek sorun olmazdı. Güvende olduğunu bilmek falan filan.
Fazlası değil.
***
Louis, yine o gece, penceresinin önünde dikilip kuzenine kapı önü öpücüğü veren Alfa’yı buğulanmış gözlerle izlediyse de, bu kimseyi ilgilendirmiyordu.
***
“Bilmiyorum, Louis,” Paige mutlulukla iç çekti. “Galiba doğru. Onun yanında ben de kendimi daha… İtaatkar hissettim.”
Louis ifadesini sabit tutmaya çalışarak hımladı.
“Hıhım,” kuzeni yastıklardan birini kucakladı. “Kulübe giderken kot ceketini giydim, biliyorsun. Yani mantık olarak senin kokun vardı üstümde, buna rağmen sorun çıkmadı. Omega olduğuma emin.”
“Harika.”
“Bence de!” diye cırladı Paige. “Sürü tarafından da onaylandık, biliyor musun? Artık ikinci kişiyim, bu da harika değil mi?”
Louis onu onaylarken rahatsızca kıpırdandı. “Peki… Başka bir şeylerden bahsetti mi?”
Benden bahsetti mi?
“Ne gibi bir şeyler?” diye sordu Paige merakla başını yana eğerek.
Dudağını ısırdı. “Şey, aniden odama çıkmak zorunda kaldım ve-”
“Ah, o mu? Sorun etme, sersem,” kuzeni elini önemli değilmiş gibi salladı. “Senin adına özür diledim ben, rahatsız olduğunu söyledim, o da üstelemedi zaten. Onun dışında senden bahsetmedik, sadece annem sürüye katılmanla ilgili birkaç detay verdi. Harry sormamıştı ama.”
Harry.
Evet, tabii. Tabii Paige ona ilk adıyla hitap edecekti. Aksini mi düşünüyordu bir de?
Paige anlatmaya devam etti ve Louis sadece elindeki yastığa sarıldı çünkü vay be, ne utançtı ama. Bir an gerçekten Alfa’nın kuzenini bırakacağını falan düşünmüş müydü?
Tüm bu hüznün kaynağı neydi? Dünya yüzündeki tek Alfa’yla karşı karşıya değildi sonuçta. Neden zamanın ilerlemesi acısının artması için yeterli oluyordu?
Louis gerçekten anlayamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
far as fate, close as galaxy
Fanfiction"alfa'ya en uygun eş benim," dedi paige gururla. "çevremizde -elbette- bir omega yok," gülümsedi. "ve omega güdülerine sahip tek beta da benim, yani, tabii ki beni seçeceklerdi." louis zorlukla yutkundu ve bakışlarını kaçırdı. tamam, omega olduğunu...