VII.

7.3K 671 648
                                    

Alfa’nın peşinden arka odalardan birine yürürken Louis’nin kalbi hiç olmadığı kadar hızlı çarpıyordu.  Biraz önce yanlış duymamıştı değil mi? Alfa gerçekten onun güvenliği için endişe etmişti. Sinirinden hem Sarah’ya, hem de, tanrı aşkına, hem de Paige’e bağırmıştı. Eşi olarak seçtiği kişiye, Louis için bağırmıştı.

Louis bayılabilirdi. Aynı anda Alfa’nın onun aslında omega olduğu gerçeğini anlamasının an meselesi olması fikriyle hem korkuyor, hem heyecanlanıyordu. Üstünde Aiden’ın ceketi vardı ama karşısındaki bir Alfa’ydı, gerçek bir Alfa, ne kadar bastırabilirdi ki? Harry anlayacaktı, onu hissedecekti ve…

Alfa’nın, Louis’ye girmesi için öncelik verdiği odanın kapısını kapattığını işittiğinde gülümsememek için dudağını ısırıyordu. Birkaç gündür bu anı hayal ediyordu, çılgıncaydı-

Alfa hırladı.

Louis kaskatı kesildi ve hormonlarının daha fazla kontrolden çıkmaması için kendini tutmaya çalıştı. Çok uğraşması gerekmedi çünkü omegası, Alfa’dan çıkan sesin kendisi için değil, kendisine olduğunu anlayınca heyecanı bir kenara atmıştı.

“Sen,” diye tısladı adam tam önünde durduğunda. Kollarını göğsünde birleştirdi ve Louis’ye gözlerini öyle bir dikti ki, loş aydınlatmaya rağmen onu gördü. Hissetti onu, sahip olduğunu bile bilmediği kadar derinlerde, öfkeyi orada hissetti. “Sendin demek.”

Gözleri irileşti. “N-ne?”

“Köstebeklik eden- Seninle konuşurken yüzüme bak, çocuk.”

Louis’nin dudakları titredi ama bakışları yine de Alfa’nınkileri buldu.

“Derbyshire,” dedi Alfa, havayı koklarken. Louis üstündeki cekete istemsizce sarıldı. “Tahmin etmeliydim.” Başını alayla salladı ama Louis’ye döndüğünde, bakışlarında dondurucu bir ifadesizlikten fazlası yoktu. “Siz cinsiyetsizler hep böylesiniz, değil mi? Kendi sürünüzde ilgi göremeyince, başka alfalara ailenizi satıyorsunuz.”

Louis kendinde bırak cevap vermeyi, nefes alacak gücü bulamadı.

“Kuzenin,” dedi Alfa üstüne basa basa. “Birkaç aptalın maymun iştahı yüzünden vazgeçeceğim biri değil. O benim eşim. Aiden gibilere gidip onun omega olduğunu uçurduğunda seni sürüme alacağımı mı düşündün?”

“Ben Aiden’a-”

“Sana konuşman için izin verdim mi, küçük?”

Louis dudaklarını bembeyaz kesilene kadar birbirine bastırdı.

“Sadece omegamın kuzeni olduğun için,” dedi adam. “Seni korumak istedim. Neden biliyor musun?”

Louis başını iki yana salladı.

“Çünkü o benim eşim. Ne demek istediğimi anlıyor musun, ufaklık? Eşim.”

Louis başta anlamadı. İradeyle seçilen eş fikrine öyle alışmıştı ki, başta sahiden anlamadı. Ama sonra-

“İmkansız bu,” diye fısıldadı. “Paige omega değil. Onunla doğmadan bağlanmanız imkansız.”

Ve kendine inanamadı çünkü bunu sahiden söylemişti.

Paige omega değil demek. Aiden’a da mı böyle söyledin?”

“Ben Aiden'a bir şey-”

“O aptal herifle ne halt yediğin umurumda mı sanıyorsun?” diye bağırdı Alfa.

Bu defa Louis de bağırdı. “Değilse bana neden bağırıyorsun?!”

Alfa bir cevap verecekken duraksadı. “Sen biraz önce Alfana sesini mi yükselttin?”

Louis, zor olsa da ürkekliğini şımarıkça geriye itebilmişti. “Beni sürüne almayacaktın, hatırladın mı, Alfa?”

“Sen,” dedi adam gözlerini onunkilerden bir an ayırmadan. “Ben aksini söyleyene kadar sürüdesin. Bu ne demek biliyor musun?”

Louis başını iki yana salladı ve Alfa ona doğru eğilirken kaçacak yer aradı.

“Üstünde başka bir Alfa’nın kokusunu alırsam, onu alaşağı ederim.”

Louis titredi ve sebebinin öfkeden olduğunu düşünmek istedi. “En azından Aiden’ın algıları her şeyi hissedebilecek kadar güçlü,” diye savunurken buldu kendini. “Senin aksine, Alfa, o sadece işine gelen şeyleri algılamıyor.”

“Sakın,” diye hırladı Alfa ve Louis adam ona yaklaştıkça geriye kaçmaktan başka bir şey yapamadı. “Sakın, benim önümde başka bir Alfa’yı övme.”

Poposu sert bir şeye değdi, sırtı soğuk yüzeye yaslandı ve gördüğü tek şey Alfa’nın gözlerinde yanan koyu yeşil ateş oldu ama Louis, kıpırdayamadı. Bu alfa sesini ilk duyuşuydu, ilk defa biri, Alfası, ona alfa sesini kullanmıştı ve boynunu itaatkarca öne eğerken kendini Alfa’dan uzak tutmasının hiçbir yolu yoktu. Derin ses kanını kaynatıyor, vücudunu titretiyor, tüylerini diken diken ediyordu.

Louis böyle bir şeyi hissetmenin mümkün olduğunu bile sanmazdı. Her şey susmuştu. Sadece Alfa vardı. Her şey o’ydu.

Louis ona ait olmalıydı.

Hemen.

Gözleri irileşti. Düşünceleri kontrol altında değildi. Bunu daha önce de yaşamıştı, birine ait olma arzusu ve omegasının ihtiyaç dolu yakarışları-

Kızgınlık.

Duvara yaslı sırtı  yay gibi gerildi ve göğsü Alfa’nınkine değdi. Alfa kaskatı kesilmişti, Louis’ninkilere kenetli gözlerinden omeganın içini yakacak bir şeyler geçti.

“Alfa,” diye inledi Louis, kendi üstündeki kontrolünden kalan son kırıntılar da onu terk ediyor gibiydi.

Alfa’nın aralanmış dudaklarının arasından kesiklenmiş nefesler kaçtı. Louis bunu hayal etmiyordu, bir an sonra kendini onun kollarıyla duvar arasında sıkıştırılmışken buldu.

Etraflarında kasılıp gevşeyen hava onları öyle yaklaştırmıştı ki, nefesleri birbirini tadıyordu sanki. “Louis,” dedi Alfa boğuk bir sesle. Louis'ye eğilirken gözleri odağını yitiriyordu.

Yüzleri birbirini tam anlamıyla sıyırdı, Alfa'nın bukleleri Louis'nin yüzüne sürtünmüştü.  Boynunda, mühür noktasında bir dokunuş hissettiğinde Louis kendini tamamen ona bıraktı. Alfa her şey buna bağlıymış gibi o özel noktayı kokladı, oraya burnunu sürttü ve Louis bir an, sıcak bir nefes hissettiğine yemin edebilirdi. Alfa'nın duvardaki ellerinden biri onu bel kıvrımından yakaladı ve vücuduna bastırdı, dudakları arasından kaçan inilti kolayca acı çektiğini düşündürtebilirdi. “Tanrım, Louis.” 

“Alfa!”

Kapı sertçe açıldı ve içeri nefes nefese kalmış bir Jase girdi. Alfa’yla arasındaki mesafe öyle hızlı genişledi ki, Louis yokluğu karşısında inleyecekti neredeyse.

“Alfa,” diye tekrarladı Jase endişeyle, ve Louis Bay Dünya-yansa-bana-bir-şey-olmasın’ın bu haline mi yoksa Alfa’nın havaya yaydığı baskınlık ondan uzaklaştıkça netleşen görüş alanına mı daha çok şaşırsa bilemedi. “Yorkshire’dan gelenler var.”

Alfa bir an hiçbir şey demedi ve Louis onun da kendisi kadar sarsılmış olup olmadığını merak etti.

“Omega’n için,” diye üsteledi Jase. “Onu almaya gelmişler.”

Louis sonrasında Alfa’nın kokusunu bile alamaz oldu. “Paige,” dedi adam Jase’in yanına vardığında. “Nerede o?”

Louis, kalbi kırıldığında gerçekten bir ses çıkacağını hiç düşünmemişti. Sadece kendisinin duyabileceği, can yakan bir ses.

far as fate, close as galaxyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin