(Sahne aralarına koyduğum şarkıları okurken dinleyebilirsiniz✨)
~Pera-Sensiz Ben~
Merve, Kerim ve Beste'nin evinden çıkar çıkmaz gün boyu yüzünde taşıdığı o zoraki gülümsemenin yerini soğuk bir ciddiyet aldı. Elbisesine uygun bir renkte aldığı şalını üzerine geçirdi ve eski günlerdeki gibi plan yapmak için çiçeklerini sulamaya başladı. Bir yandan çiçekleri suluyor, bir yandan da büyük eve bakarak kafasının içinde bir sürü plan deniyor tepkileri tahmin ediyor ve en uygununu bulmaya çalışıyordur. Artık ne istediğini ve onu nasıl elde edeceğini biliyordur. Tek yapması gereken doğru hamlelerle oynamak. Ve nihayetinde bir şeyler düşündü. Çiçekleri sulamayı bırakıp eldivenlerini eline aldı. Emin adımlarla odasına doğru ilerledi. Üzerini değiştirip telefonunu aldı ve birini aradı.
-Hello canım! Nasılsın? Nasıl gidiyor işler falan?
-Ay Merve Hanım iyiyim, iyiyim. Sizin sesiniz de şahane geliyor
-N'olucak canım her zamanki halim. Ben senden bir şey rica edeceğim ya
-Buyurun tabii ki dinliyorum.
-Benim yarın akşama acil bir işim çıktı ama çok önemli bir davet, onun için böyle en özel modellerden bir tane hazırlayabilir misin bana?
-İstediğiniz herhangi bir özellik var mı? Renk ya da dekolte gibi
-Hmm dekolteli olursa iyi olur. Ve de siyah olsun.
-Siyah? Peki siz pek tercih etmezsiniz o yüzden şaşırdım. Tamam ben yarın akşama kadar hazırlayacağım siz de öğlen provaya gelirseniz hallederiz
-Öyle olması gerekti diyelim. Görüşürüz o zaman see you
-Görüşürüz Merve Hanım
Kadının konuşmasından Merve'nin içi bayılmıştı. Ne kadar yaralı ve mutsuz olursa olsun şahane bir hayatı varmış gibi davranmak zaman zaman onu da bıktırıyordu. Bir kişi hariç hiç kimsenin yanında kendi gibi doğal olamıyordu. O bir kişi için de var gücüyle mücadele verecekti artık. Akşam olmuştu Merve kitaplıktan rastgele aldığı bir şiir kitabı ve bir battaniyeyle bahçeye çıktı. Gökyüzüne baktığında ne kadar güzel olduğunu farketti. Şu gergin zamanlarda onun da rahatlamaya ihtiyacı vardı ve aklına bir fikir geldi. Eskiden Kerim'le yaptıkları bir şeydi bu. Battaniyeyi yere serdi, hafif bir müzik açtı ve gökyüzünü, yıldızları seyretmeye başladı. Kendine hakim olamıyor ve Kerim'le olan anılarını düşünüyordu.
—Flashback
Kerim'in evinin bahçesinde yan yana oturmuşlardır. Merve gökyüzünü Kerim ise Merve'yi izliyordur.
-Yaa Kerim şu yıldızların güzelliğine bakar mısın?
-Ah hayır Merve! Yanımdaki yıldızın ışıkları çok gözümü alıyor ondan başkasını göremiyorum.
(Merve, elleriyle acıtmayacak şekilde birkaç kez vurarak güler)
-Biraz ciddi olur mus- Gördün mü? Gördün mü??
-Neyi gördüm mü?
-Bak orada işte görmedin mi?
(Parmağıyla gökyüzünde bir yeri gösteriyordur)
-Neyden bahsediyorsun Merve?
-Yıldız kaydı Kerim... Bizim yıldızımız olacaktı niye beni ciddiye almıyorsun ki zaten?
-Yine bizim yıldızımız olur ne var ki bunda. Hadi o zaman kapa gözlerini ve bir dilek tut!
-Tamam o zaman sen de kapat gözlerini birlikte bir dilek tutacağız ve eğer aynı şeyi dilersek gerçek olacak
-Tamam bebek sen nasıl istersen
Oturur pozisyonda karşı karşıya dururlar ve el ele tutuşurlar.
-Tuttun mu Merve?
-Evet sevgilim
-Tamam aynı anda söyleyelim o zaman ben güveniyorum bize
-3... 2... 1...
-SONSUZA DEK BİRLİKTE MUTLU YAŞAYACAĞIZ
———————————————————————
Merve daha fazla devam edemedi ve sulanmış gözlerini hızlı bir hamleyle açtı. Kendini daha da üzmekten başka bir şey yapmadığını anlayınca içeriye girmeye karar verdi. Başını çevirip Kerim'in evine baktığındaysa Kerim'in onu izlediğini gördü. Kerim ise ciddileşip birkaç saniye daha Merve'ye bakmaya devam etti sonrasındaysa başını çevirdi ve arkasını dönüp gitti. Merve ne düşüneceğini bilemiyordu artık, aklı allak bullak olmuştu.
Tepkisiz bir şekilde odasına çıktı. Perdeyi kapatmak için pencereye yaklaştığında Kerim ve Beste'nin ışıklarının kapandığını gördü. Hızlıca perdeyi çekti ve sinirli bir şekilde yatağına yattı. Yarın hepsi için çok önemli bir gün olacaktı.
Sabahın ilk ışıklarıyla Kerim uyandı ve yanında Beste yoktu. Çoktan gitmiş ve hazırlıklara başlamıştı. Kerim de mutsuz bi şekilde kalktı eşine gelen ilk kıyafeti geçirdi üzerine. Pencerenin yarım açık camından giren rüzgarla perdenin savruluşunu ve oradan sızan ışığı gördü. Yüzüne nedeni kadar güzel bir gülümseme yerleşiverdi. Pencereye yaklaştı ve Merve'nin evine Mila'yla kahvaltı edişlerine baktı uzun uzun. Bu sırada gülümsemesi daha buruk bir hal almıştı. Kendini Merve'yle ve babasının kendisi olduğu kızıyla kahvaltı ederken hayal etmişti bir süre. Sonra aklına saat geldi. Saatin epey geç olduğunu görünce güzel manzarasını yarıda kesmek zorunda olduğunu farketti. Kahvaltı etmeden işe gitti. Merve'yse Mila'ya kahvaltı ettirip okula gönderdi. Merve'nin üzerinde nedensiz bir mutluluk vardı. Belki de bugün bazı şeyleri değiştirebileceğini düşünüyordu. Mila'yı gönderip elbisesini alacaktı. Aklında siyah kısa ve dekokteli bir elbise vardı. Kerim'in siyaha olan düşkünlüğünü bildiği için özellikle seçmişti. Aklındaki gibi de bir elbise vardı. Zaten varolan doğal güzelliği kıpkırmızı ruju, kusursuz kıyafetiyle hazırdı en sonunda. Savaş Merve'yi almaya geldiğinde gözlerine inanamamıştı. İltifatlar yağdırmaya başladı. Merve'nin güzel olduğu kadar Savaş ta karizmatik bir adamdı. Merve kıyafetini seçerken Savaş'a da siyah bir takım seçmesi için talimatlar vermişti. Acaba bir gün Kerim'le de birbirlerini tamamlayan bir çift olayacaklar mı diye merak etmeden edemiyordu. Savaş Merve'nin kapısını açtı ve elini nazikçe tutarak onu arbaya bindirdi. Görenleri kıskandıracak cinsten çok kaliteli bir çift olmuşlardı. Tek sorun birbirlerine karşı bir şey hissetmemeleriydi. Merve ve Savaş bir an önce yola koyuldu. Beste ve Kerim cephesinden durumlar farksız değildi. Beste beyaz pullu vücudu saran dekolteli bir elbise giymişti. Kerim ise bordo bir gömlek ve siyah yelek giymişti. Davetin başlamasından itibaren Kerim'in gözleri kapıdaydı. Ve o an gelmişti artık, Merve ve Savaş'ın salona giriş anı...
~Model-Mey~
Merve ve Savaş salona girdiklerinde tüm dikkatleri üzerlerine toplamışlardı. Kerim arkadaşlaryla konuşurken salondaki fısıltı seslerinin nereden geldiğine baktı. Döndüğü anda önce Merve'yi gördü ve baştan aşağıya süzdü sonrasındaysa Savaş'ı Merve'nin koluna girmiş halde görünce ciddileşti ve çok kızgın bakmaya başladı. Elinde tuttuğu şarap bardağını daha sıkı kavradı. Savaş'ın nazik hareketleri, gülüşmeleri daha da sinirlendirdi onu. Ve sonunda bardağı kırdı. Etrafına toplanan insanlara
-Tamam! Ben hallederim siz keyfinize bakın
diye bağırdı. Aceleyle lavaboya gitti. O manzarayı daha fazla seyretmek te istemiyordu. Oraya gittiğinde içeride bir insan olup olmadığını kontrol edip kapıyı kilitledi. Mermere ellerini yasladı ve aynada kendisine bakmaya başladı.
-Ne yapıyorum ben?
O sırada arkasında genç Kerim'i gördü.
-Gerçekten ne yapıyorsun sen? Ben Merve'yi bir kere başkasına kaptırdım zaten. Ne kadar yıkıldığımızı hatırlatmayayım istersen. Bu duruma gelmek için çok uğraştın. Yine kapılacakmısın ona? Kalbini bir kez daha paramparça etmesine izin mi vereceksin? Evlendin sen! Şimdi eşinin yanına git! Eğer Merve de sana hala aşıksa sevdiğini başkasıyla görmenin nasıl bir his olduğunu anlasın! Hadi git!
Kerim yüzüne bir su çarpıp aynya tekrar baktığında genç Kerim yoktu artık. Tekrar aynada kendine baktı.
-Daha yeni başlıyoruz o zaman!
Merve'nin ise aklı her zamanki gibi Kerim'deydi. Bunu yaparken onu daha çok yaralamaktan korkuyordu. Girer girmez gözleri Kerim'i aradı ve onu lavaboya giderken gördü. Arkasından gitti kapıyı kilitlediğini gördü ve beklemeye karar verdi.
.
.
.
.
Uzun zamandır buralarda olamadığım için özür dilerim gerçi ne kadar özür dilesem az kalır biliyorum. Sınavlar, ödevler falan derken bayağı boşladım burayı. Daha dolu ve uzun bir bölümle karşınızdayım. Beğendiyseniz lütfen yorumlarda belirtmeyi ve vote atmayı unutmayın🙏🏻
O zaman See You💋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anhelo De Amor
FanfictionYıllar önce birbirlerini deli gibi sevmiş ama yarım kalmaya mahkum edilmiş bir çift... Yarım kalan sadece hikayeleri değil, yarım kalan kendileri. Hayatlarındaki yapbozun bir parçası eksik her zaman. Bir parçası eksik bir yapboz hiçbir zaman tamamla...