Bölüm 2

89.7K 3.3K 240
                                    

"Sende iki kere iki hala dört ediyor,

oysa benim iki kere ikim sensin."

Nursel CALAP

İki Kere İkimsin (Postiga Yayınları)

“Ben ne giycem lan üzerime? Bu cicim hanım geceliğiyle tüm günü bu odada geçireceğimi sanıyorsa o Abin olacak manyak avcunu yalar!”

“Abla bak yeminle abimin emri var. Bu odadan çıkmayacak dedi.”

“Hayrullah oğlum sen sıyrık mısın? Abim onu dedi, abim şunu dedi! Ya, senin ant için bi kendi fikrin yok mu?”

“Abla, bak, sen artık hepimiz gibi abime aitsin. Anla beni de zor durumda bırakma.”

“Kardeşim! Bak Hayrullahcım, iyisin hoşsun, iride bir adamsın ama alacam ayağımın altına. Lan tamam, satın aldıysa aldı lan. Heriften kaçacak yerim yok ya. Hem o senetleri dürsün so...”

“Abla küfür yok!”

“Hay ben senin Hayrullah...!!! Tamam lan, küfür yok! O senetleri alsın gelsin hacze... Neyimi alacak? Donumu mu?”

“Abla niye anlamak istemiyorsun. Abim vurur. Öldürmekten beter eder. Tutturma evime gidicem diye ablam be, Timur abi ne lazımsa alır...”

“Ya abicim ayağıma don alacam! Üstüme kıyafet alacam evimden! Hay ben senin...”

Ben tam sövünmeye başlamıştım  ki içeriye dolan tok ses beni olduğum yere mıhladı:

“Noluyor lan burada? Nedir bu vıdı vıdı? Küfür yok demedim mi ben sana?”

“Küfredemedik zaten! Kafama diktiğin zebani, maşallah, ona da musallat oluyor!”

Timur'un hoş kahkahası odayı doldururken gözlerimi ondan alamıyordum. Her şeyiyle kusursuzluk abidesi gibi karşımda dikilmiş, siyah takımının içinde ki beyaz gömleğinden gözüken kaslı göğsünde atan kuvvetli kalbini sanki hayata inat önüme seriyor gibiydi. Gözlerimi neden ondan alamıyordum ve neden kimsenin masasına ölsem gitmem derken onun masasından uzak duramamıştım bilmiyordum ama şu anda hangi cehennemi yaşadığımı anlamaya çalışırken tüm ihtişamı ile karşımda duran bu beden bana hiç te yardımcı olmuyordu.

“Hayrullah nedir koçum durum?”

“Timur abi, yenge..., yenge diyebilirim di mi?”

Ne diyordu bu iri kıyım!? Ne yengesi lan? İki tokat yedik diye yenge olaydık o hooo ohh... Ben daha isyan etmeye hazırlanadurayım Timur tok sesiyle sert bakışlarını çatılan kaşlarımla büzülen dudaklarımdan ayırmadan konuştu:

“Abla de Hayrullah.”

Ne olmuştu ki şimdi bu adama? Sanki bütün neşesi benim bakışlarımda kaçıvermişti.

“Tamam abi, abla kıyafetlerini istiyor.”

Timur beni tartar gibi bir aşağı bir yukarı gözlerini üzerimde gezdirirken kendimi bunca zamandır ilk defa üzerimde ki bez parçalarına rağmen çıplak hissetmiştim. Utanıyor muydum? Hem kimindi ki bu üzerimde ki rahibe işi uzun kollu, yerlere kadar uzanan, beyaz, yakası gırtlağıma kadar kapalı gecelik? Böyle de gecelik mi olur be? Ama ne yalan diyim o anda o bile bana az gelmişti. Mübarek adamın gözlerinde sanki iç gösteren şu ışınlardan var gibiydi...

“Ben evime gitmek istiyorum! Beni buraya ne için getirdin? Ne kadar kalacağım bilmiyorum ama ömrümün sonuna kadar bu rahibe kılıklı entari ile dolanamam değil mi?”

FREZYA (raflarda) / BESTE ÖN OKUMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin