6. Sınıf,İksir Dersi

649 19 2
                                    

Hermione, kitabından başını kaldırınca karşısında Harry'yi ve Ronald'ı gördü. "Ne oldu acaba?" diye sordu. "Son zamanlarda Malfoy'a yardım ediyorsun, fazlasıyla." dedi Harry. "Biliyorsun, önümde acı çekenlerden hoşlanmam. Üstelik McGonnagal istedi." diye cevapladı Hermione. Ron cevap vermedi ve ikisi yukarı çıktılar. Hermione "Harry, sakın Görünmezlik Pelerinini kullanmayı aklından bile geçirme" diye seslendi.

Draco, üşütmüştü. Madam Pomfrey'nin ona verdiği ilaç onu iyileştiriyordu ama dinlenmesi gerekti. Çok halsizdi. Bugün olanları düşündü. Granger'ın yanına gelmesi, ona yardımcı olmaya çalışması, ufak atışmaları, Granger'ın dil çıkarışı...

Aklından bir türlü çıkmıyordu. "Acaba" diye düşündü, "Acaba istediğin kişinin kokusunu verebilecek bir iksir var mı?". Saçmalıyordu, böyle birşey olamazdı.

(Zaman atlaması var. Naptım amk demeyin. İşler uzuyo)

-6. Sınıf, İksir Dersi-

Hermione, Profesör Slughorn'un sorduğu soru üzerine hızlıca elini kaldırdı. "Amortentia, efendim. Çok güçlü bir aşk iksiridir. Etkisi, bekletildikçe çoğalır ve, aşık olduğunuz veya sevdiğiniz şeyler gibi kokar." dedi genç kız. Slughorn, "Peki, Miss Granger. Size ne gibi kokuyor?" diye sordu tekrardan. Hermione "Yeni parşömen, naneli diş macunu ve sanırım birde, baharatlı birşeyler." diye cevap verdi. Hayır, baharatlı kokunun ne olduğunu çözememişti.

Herkes, sırayla Amortentia'yı kokluyordu. Sıra Draco'ya geldiğinde, ne kokusu alacağını biliyordu zaten. Hermione... Onun kokusunu alacağına adı gibi emindi.

Bilmiyorsanız, Hermione ve Draco, okul başkanı olmuşlardı ve bu sebeple farklı birer odaları ve ortak salonları vardı. Draco, dayanamıyordu. Hergün, her dakika Hermione ile geçiyordu ve düşman gibiydiler. Son zamanlarda birbirleriyle ateşkes yapmışlardı ama hala samimi değillerdi.

-O Gece-

Draco'nun baykuşu (adını unuttum) bir mektup getirmişti. Draco, mektubu aldı.

"Draco,

Yılbaşında burda olman gerek. Sana ufak bir şey ayırttık. Yakın zamanda alacaksın.

Baban"

Yazıyordu. Şifreli mektup = Ölüm Yiyen Damgası! İstemiyordu bunu! Annesini de kendisini de bu şeyden kurtatmak istiyordu. Ve sanırım tek çare Dumbledore'du. Kırdı, döktü.

O sırada Hermione, içeri girdi. Draco, koltuğun kenarına çökmüş, ağlıyordu. Heryer dağınıktı. Hermione gözlerine inanamadı. Aklına gelen ilk şeyi yaptı, çantasını yere fırlatıp Draco'nun yanına koştu. Sarıldı, genç adama. "Sakin ol. Ben burdayım..." diyordu. Saçlarını okşuyordu. Genç adam Hermione'nin beline sıkıca sarılıp "İstemiyorum... Bir Ölüm Yiyen olmak istemiyorum..." diye mırıldanıyordu. Hermione, inanamadı. "Kalk Malfoy, sanırım bir çözüm yolu biliyorum. Dumbledore'a gidiyoruz. Hadi." dedi.

Draco, başını kaldırdı ve Hermione'ye tekrar sarıldı. Sonra, odanın içine savurduğu mektubu aldı. "Babam, bunu yazmış. Şifreli bir mektup. Ama olay belli..." dedi Draco ve Hermione'ye verdi. Hermione, mektubu elinden aldı ve Draco'ya tekrar sarıldı. Baharatlı koku... Amortentia'da aldığı koku! Draco'nun kokusu! "Sakin ol. Bence Dumbledore sana zevkle yardımcı olacaktır." dedi Hermione. Draco, ufak bir asa darbesiyle eski haline dönüşürken Hermione, "Akla-pakla!" diye bağırıp ortalığı toplamıştı bile. "Hadi, gidelim." dedi Malfoy'a. Beraber odadan çıktılar ve Dumbledore'un ofisinin yolunu tuttular. Hermione, Draco'nun kolundan tutmuştu. Draco'yu hızlandırmaya çalışıyordu. O sırada Harry ve Ron geldiler. "Mione? Neler oluyor?" diye sordu Harry. Hermione "Cevap veremem! Draco hızlanır mısın?!? Bu senin hayatını etkileyecek!" diye bağırıyordu ve çocuğu hızlanması için ittiriyordu.

Draco, sırıttı. "Kes sırıtmayı! Draco!" diye cırladı Hermione. Draco, Hermione cırlayınca rahatsız olmuyordu. "Adımı söyledin. Granger!" dedi Draco. Hermione hala Draco'yu sürüklerken "Evet Draco. İyi tarafa geçmek istiyorsun bu da sana düşman olamamı gerektirecek bir durum, kısaca sana 'Malfoy' dememi gerektirecek bir durum değil." dedi. Draco cevap veremeden kendilerini ofisin önünde buldular. "Limon Şerbeti" dedi güzel sesiyle Hermione. Profesör Dumbledore iki gence baktı. "Evet?" dedi. "Profesör, Draco'ya şifreli bir mektup geldi efendim. İşte burda." dedi ve mektubu uzattı Hermione.

Yaşlı adam, yarım ay şeklindeki gözlüklerinin üzerinden, "Mr. Malfoy?" dedi. Draco, yeniden yaşlanmış gözleriyle "Bana Ölüm Yiyen Damgası verecekler Profesör. Annemi ve beni bu durumdan kurtarın efendim. Yoldaşlığa alın... Birşeyler yapın. Lütfen..." dedi çaresizce. Gözleriden bir damla yaş süzüldü. Hermione hemen sarıldı Draco'ya. Draco ağlamayı hemen kesti. Dumbledore "Şimdi, lütfen Veritaserum'dan için. Sonra Zihinbend yapmam gerek. Engellemeye çalışmayın. Canınız yanar." dedi. Draco, tatsız sıvıyı içti.

D- Mr. Malfoy, gerçekten bunu istemiyor musunuz?

Draco- Hayır.

D- Peki Yoldaşlığa kayılmak istiyor musunuz?

Draco- Evet.

D- Harry'yi koruyabilir misiniz?

Draco- Denerim.

Dumbledore Zihinbend yapmaya başladı. Draco'nun az önce başından gelenleri, Hermione hakkında düşündükleri, herşeyi gördü. Gerçekten istemiyordu.

Zihinbend işlemi bitice Dumbledore, Draco'ya kaşlarıyla Hermione'yi işaret etti ve gülümsedi. Draco başını önüne eğdi. "Evet, Mr Malfoy. Yılbaşı yaklaşıyor. Eve gitmenizi bir şekilde önlemeliyiz. Annenizle yarın konuşuruz. Size bir tılsım yapacağım. Miss Granger, sizden Mr Malfoy'u yılbaşında misafir etmenizi istemem gerek. Olur mu?" dedi Dumbledore. Hermione, başını "evet" anlamında salladı. Draco gülümsedi.

Kurtulmuştu! Annesi de kurtulacaktı! Savaşta ölse de, en azından iyi tarafta olacaktı. Üstelik, yılbaşını Hermione'yle geçirecekti. Daha iyi ne olabilirdi ki?

"Teşekkür ederim Hermione." dedi Draco. Yürürlerken. "Hala inanamıyorum. Yani, iyi tarafta olmana. Bunu Harry'ye söylemeliyiz! Onları ortak salona çağırırız." dedi Mione ve "Bu arada, bize geldiğinde seni çok fazla eğlenceye sürükleyeceğim. Nihahahaha!" dedi.

Draco Malfoy'un Acınası Hayatı (gerçekle alakası yoktur)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin