"Hadi kalk kızım geç olmadan çıkmalıyız biliyorsun tatile gideceğiz. "
" Sanada günaydın canın annem ,sen çık ben geliyorum."
" Tamam tatlım "
Ufff ya bu saatte uyandırılır mı insan deyip gözlerimi ovuşturdum saat daha oha ya 11 olmuş bi saat sonra yola çıkacağız tatil için İzmir Ayvalık'a babanemlere gidiyoruz da,tabi gece sabaha kadar internette dolanırsam olacağı oydu diye kendi kendime söylenmeye başladım ,hem Burak offf onu unuttum gitmeden bana birşey vereceğini söylemişdi.Hemen elimi yüzümü yıkayıp üzerimi giydim Allahtan akşam hazırlamıştım valizimi aşağı indim annemi öpüp :
" Dışarda az işim var yarım saate kalmaz dönerim " dedim
"Geç kalırsan olacakları biliyorsın zaten"
" Bende seni çok seviyorum bitanem " diyerek sırıttım
"Yağcı hadi hadi geç kalma yarım saate evde ol"
"Tamamdır Hülya hanım " deyip asker selamı verdim ve koşar adım kaçtım , evden çıkarken Burak'ı arayıp her zaman buluştuğumuz çay bahçesine gel dedim ve tamam cevabı alıp kapattım koşar adım yürümeye devam ediyordum. Babam daha gelmemişti gelip beni evde bulamazsa bi ton azar, düşüncesi bile kötü .Ben Nisa 18 yaşındayım liseyi bitirdim üniversite sınavına hazırlanıyorum .Burak kısaca hayatım diyebilirim ,bir senedir sevgilim onun için canım bile verebilirim size kendim hakkında daha çok bilgi vermek isterdim ama sevgilimi daha fazla bekletemem :)
Burak çoktan gelmiş oturmuş çay bile söylemiş beni görünce yüzüne bi tebessüm oluştu o gülüşü canım veririm ya sen kimseye böyle gülme seni sadece ben sevebilirim ,Nisa kendine gel acelen var deyip silkindim ve telaşlı bir şekilde söze başladım
" Hayatım çok vaktim yok biliyorsun bizimkileri yarım saate gideceğiz "
Burak ayağa kalkıp yanıma geldi alnımdan öpüp
" Meleğim biliyorsun seni çok seviyorum ama içim de çok kötü bir his var gitmesen " diyerek iç geçirdi
telaşlı bir sesle Burak 'ın ellerini tuttum
"Aşkım bilmem gereken birşey mi var "
" Bitanem telaşlanma birşey yok sadece 6. his"
"Sende biliyorsun bu bizim için çok önemli bir tatil olacak uzun zamandır birlikte nerdeyse hiç birşey yapmadık, babamın kafasını kaşımaya vakti olmuyor şükür bu seref ortağı kabul etti birkaç hafta izni" sesim ağlamaklı çıkıyordu Burak yüzümü avuçlarının içine aldı gözlerimden dökülen iki damla yaşı sildi
"Sen mutlu olacaksan git, ama kendine dikkat et biliyorsun yanında olamayacağım" dedi ve çayından bir yudum aldı yüzü buruşmuştu sanırım soğumuştu çayı gülmemek için kendimi zor tutuyordum annemin attığı çağrı ile titredim elime telefonu aldım ve saate baktığımda
" Eyvah" diye bi çığlık çıktı ağzımdan etrafıma baktığımda herkes bize bakıyordu biraz utandım sanırım kızarmışımdır kafana aşağı eğildi Burak'la hâlâ el eleydik
" Nisa'm ne oldu dedi "
" Burak benim gitmem gerek saat gelmiş yani gideceğiz " diye saçmaladım gitmek için ayağa kalktım
"Sakin ol prenses hediyemi vermeden gidemezsin kapa gözlerini "
Peki deyip kapattım karanlığı sevmem
" Hayatın boyunca hep yanında olamayabilirim ama bu melek seni hep koruyacak " deyip boynuma bir kolye takip alnıma bi öpücük kondurdu gözümü açtım harika bi kolye Burak'ın boynuna atıldım ve yanağından öptüm uzun zamandır sevgilim ama hiç dudaklarımız bir araya gelmedi gerçi bi sefer Burak üzerinden öptü ama o sayılmaz
" Hayatım seni çok seviyorum bu harika bi hediye her gün arayacağım seni "
"Bende seni seviyorum hadi geç kalma "
" Az daha unutuyordum al bu senin ama evde aç"
deyip eline, çantamdan çıkartıp bi paket verdim ve koşar adım yürümeye başladım arkamdan "seni seviyorum prenses" diye bir ses geldi dönüp baktım Burak'tı utanıp dahada hızlı adımlar atmaya başladım, nihayet eve gelmiştim annem kapıda valizleri çıkartmış babamı ve beni bekliyormuş
" Ooo Nisa sultan sonunda gelebildin" dedi ellerini önünde bağlayıp kaşlarını çatarak o sırada babam geldi valizleri bagaja atıp hemen hareket etti sanırım sinirliydi arabayı çok hızlı kullanıyordu ben korkarım hızdan emniyet kemerlerimiz bağlı ve arka koltuktayım bu yine korkmadığım anlamına gelmez
"Baba lütfen yavaş" dedim sanırım bağırıyordum
"Deniyorum ama olmuyor Nisa " cevabını aldım babam bir iş adamıydı çok zengin değil ama maddı olarak gayet iyiyiz öyle özel şoför yada hizmetçi gibi kendini beğenmiş şeylerimiz yok camda dışarıyı izliyordum masmavi bi deniz ve o denize ulaşmak için korkunç bi rampa çok bi mesafe yok aramızda denizle en fazla 8-10 metre birşey camı azıcık aralayıp deniz kokusunun içeri girmesine izin verdim İzmir'e az kaldı sanırım uzun zamandır yoldayız çünkü , gökyüzü kuşlar deniz ve ağaçların ahenki ne kadar güzel bir yer burası
"Hayır bu olamaz" sesiyle irkildim babam çok telaşlı ve korkmuş gözüküyordu annemde ,öyle sanırım panik atak geçiyor kas katı kesilmiş ne konuşuyor nede hareket ediyordu
"Baba ne oldu" şokta gibiydi
" Fren dedi fren tutmuyor" hayır bu olamaz
"Eeeeel freni " diye kekeledim babam gözünü yoldan ayırdı ve el freninin aramaya başladı o telaşla burnunun dibini bile göremiyorumdu
" Baba yola bak kaza yapacağız babaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa" son kelimelerim oldu şarampolden aşağı takla atarken...
Güzel yorumlarınızı bekliyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hep Mutlu Ol (Tamamlandı)
Teen FictionKalbi ne kadar temiz olsa da bir insanın karşısındakinin değer verdiği kadar değerlidir ama her insan değerli ve özeldir tüm kusurlarına rağmen