İşte yeni bölüm. Diğer bölümlere gösterdiğiniz ilgiden dolayı çok ama çok teşekkür ederim. İyiki varsınız . Bolca yorum ve vote bekliyorum bu bölümüme . Hatalarım ve isteklerinizi de bildirirseniz çok sevinirim. Keyifli okumalar.
**********************Gözlerimi ovuşturup tekrar baktım. Gerçeken Burak bu, ama neden burdaydı. Olanlara anlam veremeyip şaşkın şaşkın getirilen yaralılara bakarken.
-Tanıyor musun Nisa.
-Efendim. Dedim durgun bi sesle.
-Sedyedeki oğlanı tanıyor musun?
-Hayır ya nerden tanıcam dışarı çıktığım mı var, burada sen ve Onur'dan başka erkek tanımıyorum ben.dedim telaşlı bi şekilde.
Ne kadar da safım yalan söylemeyi hiç beceremiyorum diye geçirdim içimden.
-Peki öyle olsun, sen iyi misin çok solgun gözüküyorsun. İyileşmene rağmen miğde bulantın hala geçmedi.
-İyiyim aslında ama başım felan da dönüyor birkaç gündür, düşmekten korkuyorum.
-Gelmişken seni de bi doktara göstersek hiç fena olmaz.
-Ben iyiyim sen istersen Onur'la ilgilen baksana nasılda heyecanlı. deyip sağıma soluma baktım ve devam ettim
-Dur bi saniye ya Onur nerde.
-O karısı ve oğlunu görmeyek için yukarı çıktı gel bizde sıra alalım.
- Oğlu derken, Merve'nin kızı olacaktı.
-Bence hiç oralara girme geç otur sen bende sıranı alıp geliyorum dedi.
Çok geçmeden sıra bize geldi. Doktor tansiyonum düştüğünü söyleyip koluma serum taktı ve her ihtimale karşı birkaç kan testi istedi. Labaratuara kan verdikten sonra odaya çıktık. Merve ve oğluşunu çok merak ediyorum, acaba nasıllar. Yatağa yatmadan Fatihe söylesemde yanlarına mı gitsek acaba. Yok ya neyse vazgeçtim. Serum bitsin zaten çıkacağız hastahaneden, gitmeden onlarda uğrarız diyerek yatağa uzandım. Aklından geçenleri okumuş gibi Fatih söze girdi.
-Serumun bitisin de bi Onurları ziyarete gidelim merak ettim yiğenimi.
-Benim de tam aklımdan geçiyordu bitsin gideriz. Bu arada sonuçları almayı da unutmayalım.
-Tamam sevdiğim, sen uyu dinlen biraz diyerek alnımdan öptü ve yanıma uzandı. Bu aralar çok çabuk yoruluyorum, hep uyku ihtiyacım var gibi sanki. Gözlerimi kapattım, kapattığımla açtığım bir oldu. Burak'ın kanlar içindeki yüzü geldi gözümün önüme. Hayır kesinlikle yanlış gördüm eminim, o Burak olamaz. O şimdi kim bilir istanbul'da hangi partide, hangi bardadır. Ya oysa düşüncesi bile ürkütücü. Mutluluğu yeni yakalamışken, neredn çıktı bu çocuk.
Kafamı sağıma çevirdim, Fatih'in gözleri gözlerime değdi. Beni gerçekten çok seviyor biliyorum. Hafifçe gülümsedim. Fatih kısık bir sesle:
-Sen benden başka kimseye gülme olur mu?
-Neden?
-Gülüşünü gören kelebeğin ömrü uzar, o kadar güzel gülüyorsun ki başkası görürse aşık olur diye korkuyorum.
Fatih bunları söylerken canım çok yandı, bir sene öncesine kadar aynı şeyleri ben Burak için söylerdim. Biz birbirimize bakarken kapı çaldı. Fatih hemen doğrulup gel dedi. İçeriye sarışın renkli gözlü mini etekli bi hemşire girdi. Fatih önce kıza baktı sonra bana döndü, gözlerimden ateş çıksa o kız şu an kül olmuştu. Bunu farkedince elimi tuttu ve kafasını yere eğdi. Hemşire serumu kapatıp kolumdan çıkarttı.
-Daha bitmemişti neden çektiniz serumu.
-Doktor bey sonuçların çıktığını söyledi. Acilde sizi bekliyor, seruma gerek duyulacak bi durumunuz yokmuş.
Fatih dayanamadı lafa atladı:
- Kötü birşey yok değilmi.
-Bilmiyorum beyefendi aşağı inince öğrenirsiniz, geçmiş olsun .deyip odadan çıktı.
Bende üzerimdeki örtüyü kaldırıp ayaklarımı yataktan aşağı sarkıttım, ayağa kalkmak için hamle yaptım ama başımın dönmesiyle geri oturdum. Fatih koluma girdi, ona tutunarak yürümeye başladım. Ağır ağır acile kadar indik. Ayağımda ayakkabı bile yok ya çok komik bi durumdayım. Doktorun yanına gittik .
-Nisa YILMAZ değil mi? Ben cevap vermeden Fatih atıldı.
-Evet doktor bey eşimin nesi var kötü birşeyi yoktur umarım.
-Hayır, eşiniz gayet sağlıklı, hiç birşeyi yok. Nisa hanım hamile ve hamileliğin ilk aylarında bunlar normal şeylerdir endişelenmenize gerek yok , evinize gidebilirsiniz, geçmiş olsun.
Hamile mi dedi. Doğru mu duydum, ben anne mi olacağım şimdi. Ama ben daha hazır değilim ki. Fatih şoka girmiş gibiydi, doktorun yüzüne donuk donuk bakıyordu. Fatih diye koluna dokunmamla çığlık atması bir oldu.
-Allahhhhhh baba oluyorum, duydun mu Nisa çocuğumuz olacakmış diyerek beni kucağına aldı. -Hayatım sakin ol lütfen, burası hastahane. Diye fısıldadım. Ordan hemşirelerden biri Fatih'e çıkıştı.
-Beyefendi lütfen biraz sessiz olur musunuz, burası hastahane dedi. Fatih bişey demeden beni yere bıraktı ve acilden çıktık. Arabamıza doğru ilerlerken bi adam arkamızdan seslendi.
-Beyefendi bi saniye bakar mısınız. İkimiz de arkamızı döndük. Hayır ya gerçek değil bu ,rüyada olmalıyım. Burak bu, sevincimizi kursağımızda bırakmak için gelmiş sanırım buraya.
-Buyrun beyefendi. Dedi Fatih nazik bi tavırla.
-Benim arabam gelirken kaza yaptı, telefonum cüzdanım hepsi de arabanın içindeydi, eğer size bir rahatsızlık vermezsem beni bi geceliğine evinizde misafir edebilir misiniz? Acınacak bir haldeydi Burak, onu bu halde görünce içim parçalandı. Fatih bana döndü ve:
-Ne dersin bitanem, misafirimiz olsun mu beyefendi. Ne diyeceğimi bilemiyordum, sanki kelimeler boğazımda düğümlendi ve ses tellerimi tıkadı sadece
-Sen bilirsin diyebildim. Fatih tekrar Burak'a döndü.
-Buyrun. Diyerek arka kapıyı açtı. Ben Fatih'in yanına oturdum ve emniyet kemerlerimizi taktık. Yolda Fatih, Burakla sohbete başladı. Adını ,ne iş yaptını, neden buraya geldiğini felan sordu.
Ortamı sessizlik kaplayınca Fatih gözlerini bi ana bana çevirdi ve.
-Sence kız mı olacak, erkek mi dedi.
-Sağlıklı olsun da, gerisi fark etmez. dedim sıkkın bir sesle.
-Neyin var bi durgunsun.
-Hiç hastane yordu. Mervenin bebeği felan derken, sahi biz hani onların yanına gidecektik.dedim
-Hay Allah tamamen aklımızdan çıkmış, senin hamile olduğunu öğrenince. Neyse artık eve gidince ararız, hastaneden çıkınca da ziyaretlerine gideriz.
Burak lafa atladı. Diz aynasın ona baktım, gerçekten canı yanmış gibi gözüküyordu.
-İlk çocuğunuz mu. Dedi boğuk ve buz gibi bir sesle.
-Evet. dedim ciddi bir tonla. Daha 4 aylık evliyiz. Sanki bilmiyormuş gibi saçma saçma sorular sorup duruyordu.
Neyseki eve gelebilmiştik. Fatih koluma girdi, yavaşça eve doğru yürüdük, arkamızdan Burak geliyordu. Fahit kapıyı açtı. Ben hemen yukarı çıkıp üzerimi değiştirdim. Aşağı indiğimde Burak televizyonun önündeki koltukta, elinde kumanda, kendi evindeymiş gibi oturuyordu. Hafif yüksek bi sesle;
-Fatih nerde?
-Mutfakta.
Yüzüne bile bakmadan mutfağa yöneldim. Fatih yemek yapma telaşındaydı, onu öyle görümek çok hoşuma gitti , sırtından sarıldım ve;
-Ne işin var senin burda?
-Acıkmışsındır diye düşündüm, belki misafirimizde acıkmıştır, ben çok açım.
-Bence bi sor, misafirimize aç mıymış. Yüksek bir sesle;
-Burak aç mısın?
-Yok Fatih aç değilim, ama yorgunum.
Fatih bana döndü yanağımdan öptü ve;
-Misafir odasına bi yatak serebilir misin hayatım?
-Tamam sererim dedim ve kollarımı Fatih'den ayırıp mutfaktan çıktım.
- Burdan Burak bey. diyerek merdivenlerden çıktım . Odaya girdik, dolaptan yastık , çarşaf, yorgan çıkarıp kanepenin üzerine koydum. Burak kapıyı kapattı;
-Nisa... ben hiç aldırış etmeden işime devam ettim. Beni kolumdan tutup kendi yüzüne çevirdi ;
-Nisa... dedi yutkundu ve devam etti.
-Hani.. hani...KIZIMIZ OLACAKTI.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hep Mutlu Ol (Tamamlandı)
Novela JuvenilKalbi ne kadar temiz olsa da bir insanın karşısındakinin değer verdiği kadar değerlidir ama her insan değerli ve özeldir tüm kusurlarına rağmen