Burak'ın ağzından;
Keşke beni dinleseydi gitmeseydi Nisam , biliyor içime doğar lütfen bu sefer tersi olsun. Ailesi telefonla her dakika oynamasına karşılar o yüzden mesaj da atamıyor neyse gidince mesaj atar . İçim içimi kemiriyor oturduğum yerde bacaklarımı sallayıp duruyorum ,acaba nasıl , arasam ,aman canım aramaktan ne zarar gelir hem benim olduğumu kim anlayacak , düşüncesi ile ayağa kalkıp tedirgin bir şekilde elimi cebime telefonu almak için attım o an aklıma öteki cebimde prensesimin verdiği hediye geldi daha açmamışdım önce onu sonra telefonumu aldım cebimden ve yatağımın üzerine oturdup hediyeyi açtım .Bir anahtarlık tahtadan üzerine
Hep mutlu ol yazdırmış meleğim benim anahtarlığın ön ve arka taraflarında kanatları var açtım , önde Nisa'nın arkada benim fotoğrafım var çok güzel birşey hep yanımda taşıyacağı , yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu ama hala içimdeki his geçmedi elimi hemen telefona attım ve Nisamın numarasını çevirdim , çalıyordu.
Nisa'nın ağzından ;
Kan kokusumu bu , benim gözlerim neden bantlı acaba annem ve babam nerdeler nasıllar , koluma dokunan el ile irkildim
" Kimsin sen ? " zorlukla konuşabiliyordum boğazım kupkuru ve her yanım özellikle sağ kolum çok açıyordu
" Tatlım ben hemşireyim nasılsın diye kontrol etmeye geldim bi kaza geçirdin ama iyisin"
" Su... bana su verebilir misin " suyu içtikten sonra biraz daha rahat konuşabilirdim sanırım
" Al canım istersen ben içireyim " suya uzanmak için hamle yaptım ama hiçbir şey göremediğim için
"Sanırım siz içirseniz daha iyi olur" dedim hemşire suyu içirdi boğazım daha rahattı sanırım ve konuşmaya başladım
"Gözlerim neden kapalı"
"Küçük bi ameliyat geçirdin kazadan gözüne cam parçaları girmiş ama merak etme birşeyin yok doktor gelince muhtemelen açacak gözlerini"
" Peki...peki ya annem ve babam onlar nerde"
" Babanız iyi ufak tefek sıyrıklarla atlatmış kazayı anneniz ..." derken telefonum çalmaya başladı kimdi acaba hemşire telefonunu bana uzattı
"Açabilir misiniz" dedim
"Ah pardon al bakalım "
-"Alo" bu Burak sesim nasıl çıkıyor acaba
" Efendim"
"Fikrimin ince gülü nasılsın" harika bir hitap şekli çoğu zaman bana böyle hitap ederdi
"İii.. iyiyim sen " kimi kandırıyorum sesim berbat çıkıyor ve kekeliyorum
" Nisa senin neyin var iyi değilsin "
"Kaza yaptık ama birşeyim yok sadece kolumda bi kırık var ailemde iyi merak etme yakın zamanda çıkaracaklar hastaneden"
" Hangi hastane " bende aynı soruyu hemşireye sordum
" İzmir devlet hastanesi"
"Bir kaç saate oradayım"
"Hayır annem ve babam da burda ve biliyorsun babam ilişkimizi bilmiyor oraya gelince görüşürüz"
" Hayır geleceğim o kadar" arkadan duyduğum ses babamın sesiydi telefonu kulağımdan çekip babama kulak verdim
" Nisa kimle konuşuyorsun "
" Esra babacığım kapatıyordum zaten" telefonu kulağıma götürüp
" Canım gerçekten iyiyim birşeyim yok ufak tefek birşey İstanbul'a gelince görüşürüz."
"Tamam sen kazandın kapattım ben öptüm bayyyy" telefonu yüzme kapadı kro ne olacak
-"Kızım çıkış işlemleri bitti doktor gelip muayine etsin gideceğiz"
"Tamam baba sanırım annem aşağıda takside dimi babaneme gideceğiz... " ne zaman annemi sorsam biri giriyor araya odaya doktor girdi ve beni muayene etti ve
"Yarın bantları çıkartın ilaçları kullanın 1 hafta sonra muayeneye gelin, geçici bi körlük bu endişelenmeye gerek yok ilaçları kullandıkça düzelir " ne ben kör mü olmuştum şaka olmalıyıdı bu...
lütfen destek verin güzel yorumlarınızı bekliyorum 10 vote de yeni bölüm gelecek sizleri seviyorum :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hep Mutlu Ol (Tamamlandı)
Novela JuvenilKalbi ne kadar temiz olsa da bir insanın karşısındakinin değer verdiği kadar değerlidir ama her insan değerli ve özeldir tüm kusurlarına rağmen