chapter twenty five

4.1K 344 157
                                    

Yirmi Beşinci Bölüm;

Jeongguk'un Ağzından;

Araba bir uçuruma yaklaşmıştı ve bir an engel olamayıp eğer arabanın son hızında gidersek ne olabileceğini merak etmiştim.

Kesinlikle intihar etmek gibi bir düşüncem yoktu sadece bazen zihnim çoğu kişinin karanlık ve korkutucu bulacağı şeylerle ilgileniyordu. Kendi iyiliğim için bir süre sonra düşünmeyi bırakıp kafamı koluma yaslayıp Taehyung'u izlemiştim.

Radyo kapalıydı ve aramızda bir sessizlik vardı.

Taehyung'un elleri direksiyonu gevşek bir şekilde tutuyordu ve bu biraz huzursuz hissetmeme neden oluyordu. Taehyung, direksiyonu kıvırıp arabayı önü okyanusa gelecek şekilde gelişigüzel parketmişti.

Bir süre hareket etmeden sessizce durmuştuk. Sanki hareket edersek bu anın rahatlatıcı hissi kaybolacakmış gibi gelmişti.

Birkaç dakikanın ardından Taehyung'un gözleri üzerimde gezinmeye başlamıştı. Bakışları yumuşaktı ama tereddütlüydü sanki kendi içinde bir savaş veriyormuş gibiydi. Kafam karışmıştı, sadece iki saat önce Taehyung'un kazanmasını birbirimize sarılırken kutlarken mutluyduk ama şimdi zaman geçtikçe aramızdaki atmosfer farkedilir bir şekilde daha çok geriliyordu.

Taehyung beni bir uçurum kenarına getirmişti, aşağıda bir okyanus ve ölümcül dik kayalar vardı. Burası beni korkutmuştu. Taehyung'un küçükken burayı nasıl bulduğunu ve neden buraya geldiğini merak etmiştim.

Okyanus dalgaları kayalara çarparken yayılan iç karartıcı havayı gizlemenin hiçbir yolu yoktu. Sadece birkaç metre bizi ölümle yaşam arasında tutuyordu.

Burası kesinlikle çocukları getirebileceğin bir aile yeri değildi yani Taehyung burayı tek başına bulmuş olmalıydı.

"Bu uçuruma ailem öldükten sonra her gün gelirdim. O zamanlar yetimhanedeydim..." Karanlık gökyüzüne bakarken Taehyung'un sesi titriyordu.

"Hava karardıktan sonra yetimhaneden kaçıp buraya gelirdim ve şuradaki kayaların üzerine otururdum." Elini kaldırıp parmağıyla yüksek kayaları işaret etmişti.

"Çok uzun bir süre boyunca aşağıya atlamayı düşündüm ve uzun bir süre bu en iyi seçenekmiş gibi görünmüştü..." Sesi kırılmak üzereydi. "Ta ki kendime bir şey hatırlatana kadar."

Taehyung'un ellerin direksiyonu derin düşünceler arasında sıkmaya başlamıştı.

"N-neyi hatırlattın?" Benim sesim de titriyordu ve Taehyung'un sesine benzer bir şekilde çıkıyordu. Sesim, en az bacaklarımın arasına sakladığım ellerim kadar titriyordu. Yüzüm ve ellerim üşümüştü çünkü şu an araba çalışmıyordu.

Taehyung bana bakmıyordu ve şu an bana bakmasını isteyip istemediğimi bilmiyordum.

"Sevdiklerim benden alınmışken benim bu dünyada neden tek başıma kaldığımın bir sebebi olmalı diye düşündüm..." Taehyung gözlerinden yaşların akmasına izin verirken benim de gözlerimde gözyaşlarım birikmeye başlamıştı. "Ve kendimi bir amacım olduğuna ikna ettim."

Taehyung derin bir nefes alıp tekrar direksiyonu kavramadan önce parmaklarını esnetmişti.

"Amacım birilerine yardım etmekti, yardımı benden daha fazla hakeden birilerine..." Taehyung derin bir nefes alıp, "Ve ruhumun derinliklerinde o kişinin sen olduğunu hissediyorum. Sen, yardım edilmeyi benden çok daha fazla hakediyorsun. S-sen---Sen benim hâlâ neden hayatta olduğumun nedenisin, Jeongguk. Ne kadar klişe olduğunun bir önemi yok ama her şeyin olmasının bir nedeni olduğu düşüncesine inanırım."

Pretty Boy || Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin