chapter thirty seven

2.4K 219 67
                                    

Güzellikleriim bu bölüm Tae'nin önemli bir futbol maçı olduğu günü Namjin'in tarafından anlatıyor hatırlarsanıız Yoongi Kook ile kavga ettiğinde ona Seokjin sana olan duygularını Namjoon'a Tae'nin maçı olduğu gün sizin maçtan sonra bir yere gittiğiniz gün söyledi demiştiii işte bu bölüm o günü, o anları anlatıyor, iyi okumalaar ♡

Otuz Yedinci Bölüm; ;

Üçüncü Kişi Ağzından; ;

Seokjin'in elleri inanılmaz bir şekilde titriyordu. Bunun uykusuzluk yüzünden olduğunu söyleyemezdi, zihni sadece en küçük olanla doluydu. En küçük ve onun tavşan dişlerini ortaya çıkaran tatlı gülümsemesi ya da kafasının içinde tekrar etmeyi asla bırakmayan sözler yankılanıyordu ve bu, onu itiraf etmeye daha çok teşvik ediyordu.

Zihninde sürekli Jeongguk'un yalancılardan nefret ettiği dolanıyordu ve Seokjin daha önce hep yaptığı hiçbir sorun yokmuş gibi davransaydı, bu onu yalancı yapardı ve tüm bunlar artık kendi sevgilisinden daha önemliymiş gibi görünüyordu. Bu, Seokjin'i delirtmişti ama duygularına engel olamamıştı.

Seokjin tribünlerde oturup yanında oturan inkâr edilemez bir şekilde tatlı ve mutlu olan çocuğa kaçamak bakışlar atarken kendini zihinsel olarak hazırlamaya çalışıyordu. Jeongguk, Seokjin'e parlak bir şekilde gülüp kolunu omuzlarına atıp sarılırken Seokjin kendini neye hazırlamaya çalıştığını biliyordu.

Jeongguk, heyecanla, "Kazanmak üzereyiz!" diye bağırırken Seokjin'e bakmak için başını yukarı doğru kaldırma ihtiyacı hissetmişti çünkü Seokjin uzundu, Taehyung'dan bile çok az uzundu.

"...Öyleyiz." Seokjin, küçük olanı görmek için başını eğerken hüzünlü bir şekilde gülmüştü.

Seokjin'in zihni, düşüncelerinin savaş alanı gibiydi. Bazı düşünceleri onu azarlıyordu; bazıları ise cesaretlendiriyordu.

Kendinden nefret etmişti. Bu bilindik bir gerçekti fakat öyle olmaması gerekiyordu çünkü o, kalbinin istediği kişiyi kontrol edemezdi.

Kalbi; şu an erkek arkadaşına doğru koşup onun kucağına atlayan o küçük tavşanı istiyordu.

Seokjin, Jeongguk'un Taehyung'un kucağına atlayıp bacaklarını onun beline dolayarak kollarını Taehyung'un boynuna sarıp galibiyetlerini kutlamalarını izlerken genç çifti kıskanmamış olduğunu söyleyemezdi. Kesinlikle bir şeyler vardı çünkü sol gözünün hafifçe seğirdiğini fark etmişti.

Namjoon, "Bebeğim!" diye seslendiğinde Seokjin'i derin düşünceleri arasından çıkarmıştı.

Seokjin, Namjoon'a zar zor bakabiliyordu ve böyle olduğu için çok utanıyordu. Uzun bir süredir öpüşmemişlerdi ve Namjoon neler olduğunu fark etmeye başlamıştı.

"İyi mi-?"

Seokjin; Jeongguk'un birkaç adım ilerideki mutlu kahkahaları ve Namjoon'un kafası karışmış fakat hâlâ çekici olan yüzünün görüntüsüyle yüzündeki gülümsenin düşmesine izin vermeyerek, güçsüzce, "Seninle konuşmam gerek." demişti.

"Aslında," Namjoon gülümseyerek Seokjin'in sol elini -nişan yüzüklerinin olduğu elini- tutmuştu. "Benim de sana söylemek istediğim bir şey var."

Seokjin'i ıssız nir alana doğru götürürken yaklaşan kıyametten habersiz yüzündeki gülümsemesine derin gamzeleri eşlik ediyordu.

Namjoon, yumuşak bir sesle, "Üçe kadar sayacağım ve üç dediğimde aynı anda söyleyelim." demişti ve büyük çam ağacının altında durmuştu.

Seokjin, korkuyla, "Namjoon--" diye mırıldandığında Namjoon'un hareketlerini durdurmak için elini tutmaktan kaçınmıştı.

Namjoon, kendinden emin bir şekilde, "Bebeğim, aynı şeyi söyleyeceğimizden eminim." demişti.

Pretty Boy || Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin