6. Kulaç

96 10 1
                                    

Bulutların üstüne öyle çıkmıştın ki, gideceğin ülkenin hangi ülke olduğunu ancak uçak inince idrak edebildin. İdrak ettiğinde de sırtındaki tüm kaslar gerilmişti.

Bir de paparazzilerin sporculara olan ilgisi seni yıldırmıştı daha ilk dakikadan. Koç ile beraber zar zor taksiye kadar ilerlemiş ve kendini arka koltuğa atıvermiştin. 

Sokak lambaları bir bir aracın içini doldurup boşaltırken aklın Jooheon ve onun o hüzünlü gamzelerindeydi. Sana veda ederken alenen ağlamakta oluşunu düşündün. Burada onu  nerede bulabileceğini bilmiyordun. Numarası yoktu. Soyadı vardı ama o da muhtemelen ülkenin çoğunluğu ile aynı soyad olmalıydı. Sıkıntıyla iç çektin valizini çekelerken.

Odaya vardığında koç sana sert bir dille doğrudan uyumanı öğütlemişti. O sebeple duş aldığın gibi hemen yatıp uyumuştun. Sonraki hafta çok yorulacağını biliyordun.

***

Yarışın olduğu gün düzgün fiziğin ve örnek davranışların yüzünden tüm Kore'nin favorisi olduğunu öğrendin... elbetteki Güney Koreli  cici kızdan sonra. Kibar bir bey gelip sana bir demet hafiften solmuş papatya getirince bir an bunun ne kadar kaba bir hareket olduğunu düşündün.

Tazecik kızlara ancak taze çiçekler yaraşırdı.

Koç seni uyarınca kendi sırana geçtin. Ve yarış başladı. Mayondaki duochrome desen yüzünden parlak pulları olan bir denizkızına benziyordun yüzerken. Yarış öylesine kolay gelmişti ki her nedense, bu kolaylık yüzünden yanılgıya düşüp geride kaldığını sandın. Oysa ki fazladan bir tur bile atmıştın.

Sudan çıktığında Kıvırcık Koç sana dolu gözlerle baktı. Madalyanı elinde tutuyordu. Ne olduğunu anladığında birden çok şaşırdın. Komik kutlamalar yapıyordun kendi halinde. Diğer yarışmacılara sarıldın falan...

Fakat bir an tribünde biri ile gözgöze gelmiştin sanki. Neredeyse yemin edebildirdin buna. Fakat ekibin seni kucaklayıp omuzda taşıyınca dikkatin dağıldı.  Zaferin verdiği haz ile yorulmuştun.

***

Otel odana gidince duş aldın. Bornozunu iyice sardın vücuduna. Sipariş ettiğin bol patates kızartmalı hamburger ile keyif çatarken menajerin aradı.

Mission Man programına davetliydin. İyi bir sporcu olarak isimlerden oluşan o uzun bekleme listesini atlatıp programda yer almaya hak kazanmıştın.

Okul üniforması giymek gerekiyordu ama istediğin gibi eklemeler yapabilirdin. Telefonu kapatıp gülümsedin. Televizyon ekranında bir an Jooheon'ı görür gibi oldun.

Aklındaydı hala... onca zamana rağmen.

**
Bu kitap ölmedi.

Sağlık, sevgi ve sabır dileklerimle,D.

Poolside |  (Jooheon OC)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin