Ben karakterlerimi diğer hikayelerde ki gibi sahte bir mutluluğa sokmak istemedim. Çünkü gerçek hayatta hiçbir şey kitaplarda okunanlar gibi toz pembe olmuyor, inanın bana.
Bu kitapta benim kişiliğimden de parçalar var ve böyle yorumlar gördükçe üzülüyorum. Evet belki diyeceksiniz; olumsuz yorumları kaldıramayacaksan baştan bu kitaba başlamasaydın diye. Bu kitaba can sıkıntımı atmak için başlamıştım. Amacım hiçbir zaman mükemmel bir kitap yazmak değildi.
Sadece istediğiniz türde bir şey değilse, beğenmedim diyorsanız lütfen bırakın yarım kalsın. İstediğiniz türde bir sürü hikaye mevcut bu platformda. Özür dilerim ama fazlasıyla kırıldım. Belki de yengeç burcu olmamdan kaynaklıdır. Yine de teşekkür ederim, iyi ve kötü tüm yorumlarınız için❤
~~~~~
Sabah uyandığımda yine içime dolan o lanet his.
Hiçlik hissi.
Hayatımı rayına oturtmaya çalışırken aldığım yaralar ve aşık olduğum adamdan aldığım darbeler beni artık dayanamaz hale getirmişti. Tam mutlu oldum dediğimde yine göğsüme sağlam bir yumruk almıştım. Bu da hayatın bana kendine gel deme şekliydi. Bunca yaşadığım şeyden çıkardığım sonuç ise çok basitti.
"Kimseye körü körüne bağlanma."
Evet belki bunları okurken bana kızacaksın; "Hepsinin sorumlusu sen değil misin? Şu an ağlayıp sızlanmanın kimseye bir faydası yok." gibi bir sürü şey aklından geçiyor olabilir.
Haklısın. Her şeyin sorumlusu benim. Yaptıklarımı düzeltmeye çalıştıkca daha da dibe batıyorum. Sona yaklaştığımı hissediyorum.
Düşüp kaldığım koltuktan sonunda kalkmayı başarıp lavaboya adımladım.
Aynanın karşısındaki kişi ben miyim? Bu surat, bu gözler benim mi? Neredeyim ben?
Beynim zonklamaya başlamıştı. 1 yıl 2 ay. Tam olarak geçen 1 yıl 2 aydan beri sevdiğime hasret ve yüreğimdeki ağırlıkla beraber yaşamaya çalıştım. Olmadı. Yapamadım. Yine ona deli gibi ihtiyacım var.
Sanki bir uyuşturucu bağımlısıyım ve Can benim ilacım. O olmadan nefes alamıyorum, krizler geçiriyorum. Ama sanırım onu sonsuza kadar kaybettim. Daha kavuşamamışken hemde...
Şu an ne yapıyor? Kiminle birlikte? Ve en önemlisi mutlu mu? Mutlu olsun benim Can'ım. Benim yüzümden mutsuz olmasın, hep gülsün. Çünkü gülmek tek Can'ıma yakışıyor. Ayrı olsak bile kendine iyi gelecek birini bulsun ve yoluna bensiz devam etsin. Bensiz mutlu olacaksa ben onun için mutsuz olmaya hazırım. Ona verdiğim onca zarardan sonra bunu yapmak boynumun borcu. Sadece son kez de olsa kusursuz yüzünü görmek istiyorum. Ama o... istemiyor beni. Belki de gittiği yerde fazlasıyla mutlu ve beni görünce mutluluğunun bozulacağını düşünüyor. Haksız da sayılmaz aslında. Ben de olsam bu düşünceye o kadar çabuk güvenmezdim.
Ah Can'ım! Ne hallerdesin kim bilir? Ama özür dilerim. Fazlasıyla pişmanım. Beni affet yeniden başlayalım diyemem sana. Seni tekrardan üzmeyeceğimin garantisini de veremem sana. Ben böyle bir adamım işte. Elimin değdiği her şeyi batırıyorum. Zehirliyim. Zehrim sana da bulaşmasın kurban olduğum...
Az önce son kez de olsa yüzünü görebilsem diyordum, şimdi ise seni kendimden uzak tutmaya çalışıyorum. Bipolar mıyım neyim?
Yüreğinden öpüyorum Can'ım. Kendine çok iyi bak. Umarım bunu da okursun. Her zaman buradayım. Beni bıraktığın yerde...
~~~~
Kısa oldu, üzgünüm.
Mutlu kalın💙