1 •

1.3K 55 20
                                    

Videoda ne diyeceğimi düşünmeden kamerayı çalıştırdım ve yavaşça yatağa oturdum. Üzerimde çürümüş kıyafetlerim ve ağlamaktan şişmiş gözlerimle kameraya doğru döndüm. Ama bunlar şu an için umurumda olacak son şeylerden biriydi. Sanki daha önce hiç konuşmamışım gibi hissederek, ağzımı kıpırdatıp konuşmakta zorlandım.

"Bu videoları tam olarak çekme amacım ne bilmiyorum ama belki hepsini izlersen sana olan duygularımı hatırlayabilirsin, değil mi?" zoraki bir şekilde gülümsemeye çalıştım.

"Beni incittin. En çok yanımda olman gereken zamanda beni bir hiç gibi gördün ve bu yerde bıraktın. Ama biliyor musun? Bu yaptıklarına rağmen hala senden vazgeçemiyorum, çok zor. Zaten vazgeçmekte istemiyorum. İlk tanıştığımız zamanki halime döndüm yine ben. Beni sözlerinle nasıl iyileştirdiğini hatırlayabiliyor musun? O haldeyken ellerimi tutup beni çekip çıkarmıştın ama... Peki şimdi? Senden başka bunu yapabilecek birisi yok hayatımda." derken sanki umursamıyormuşum gibi omuz silktim, her şeyden çok umursuyordum onu.

"Aynı noktaya geri döndüm ve yine beni buradan çıkarman gerek, sensiz bunu yapamıyorum. Tek başımayken çok zor." İstemsizce akan yaşlar yüzünden yanan gözlerimi sildim ve burnumu çektim. Bir süre sadece öyle durdum. "Sen ne düşünürsen düşün, daima seni seveceğim. Hep burada bekleyeceğim. Bir gün gelebilirsin, farkındayım. Hislerimizi hatırlaman umarım uzun sürmez, onları hissedemiyorsan da hatırlamaya çalış sadece, bu istediğim bir numaralı şey."

Kafamı yere eğdim ve 'seni çok seviyorum' gibi benim bile tam olarak anlayamadığım bir şeyler mırıldandım. Yataktan kalkarak kaydı durdurdum. Elimle saçımı arkaya attıktan sonra izlemeye başladım. Video çok kısaydı ve oldukça iğrenç gözüküyordum ama önemsemedim. Bu videoları ona bir şekilde gönderecektim.

Aşağıdan gelen zilin sesini duyunca kamerayı yatağımın üstüne koydum ve yavaş adımlarla aşağıya indim. Ard arda çalındığı için Hailey olduğunu tahmin edebiliyordum ve kapıyı açtığımda fark ettim ki hiç yanılmamıştım.

"Selam!" diye bağırdıktan sonra bana sarıldı ve içeriye girdi. Kapıyı kapatıp onu takip ederek mutfağa geçtim. Mutfaktaki küçük tekli koltuğa oturdu, ben de karşısındaki sandalyeye geçtim.

"İyiyim, sen nasılsın?" diyerek bana baktı ve kıkırdadı. "Ben buraya gelmesem dışarı çıkacağın veya haber vereceğin yok, böyle durmaya devam edersen çürüyüp gideceksin de." ayaklarını sallamaya başladı.

"İyi değilim, biliyorsun." saçımı kulağımın arkasına ittirdim. "vaktim olmadı, arayacaktım." dedikten sonra tırnağımı yolmaya devam ettim.

"Evde bütün gün uyuyorsun ya da oturuyorsun, neden vaktin yok anlamış değilim." Anlayamıyordu ama haklıydı ben de nedenini bilmediğim bir halde bu bahaneyi üretmiştim. Bana doğru eğildi ve kısa pembe saçlarımın bir tutamını çekiştirdi. "Bu saçlarının hali ne? Tavuk götüne dönmüş. Bu kadar uzun süredir evde olmana rağmen duş alma fikri aklının ucundan bile geçmedi mi?" dedikten sonra arkasına yaslandı. Parmaklarıyla burnunu sıktı. "Bir de söylemedim ama, bir havalandır şu evi. Sen çürümeden önce kirli kıyafetlerin ve masanın üstündeki yemekler çürümüş bile." söylediği şeye karşılık gülümsedim çünkü haklıydı ve ayrıca yemekler sadece masanın üstünde değil, merdivenlerin üstünde bile tabaklar vardı. Ne zaman ve nasıl oraya gittiğini anlayamadığım tabaklar.

"Aslında bir konu da yardımına ihtiyacım var," deyince ellerini sevinçle çırptı ve merakla ne söyleyeceğimi bekledi. "Ashton'ın evi..." yutkundum. O da kaşlarını çatmıştı ve anlamsız bakışlarla bana bakıyordu. Ashton'dan bahsedeceğim aklına gelecek son şeydi.

"adresini bulmana ihtiyacım var." Söylediğim şeyden sonra oflayarak ellerini önünde birleştirdi.

"Rose, uzun zaman oldu. Artık aramıza dönsen? Hiçbir şey söylemeden gitmesini hazmetmek zor biliyorum ama onu düşünerek üzme artık kendini." derken ben lafını kestim.

"Evini basacağımı filan mı düşünüyorsun?" diye itiraz ettim. Evine baskın yapmak gibi bir amacım yoktu, o kadar sorunlu birisi değilim. Asıl amacım çekeceğim o videoları ona bu şekilde göndermekti. Ve Hailey'nin bu konuda yardım edebilecek en iyi kişi olduğunu biliyordum.

"Sadece ona bir kaç şey yollayacağım, gerçekten." diyerek ona baktım. Kaşlarını kaldırarak bana 'inanayım mı?' bakışı attı ve bende kafamı olumlu anlamda aşağı yukarı salladım.

"Tamam halledeceğim," içten bir şekilde gülümsedim ve ona sarıldım. Umarım Ashton o videoları izlerdi.


My Video Diary || ashton irwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin