4•

357 35 10
                                    

Doğum günüm olduğunu ben bile unuttuğum halde Ashton'ın hatırlayıp bana video çekmiş olması aklıma gelince gülümsedim. Cebimde titreyen telefonumu ekrana bakmadan açtım.

"Bugün senin doğum günün ve sen salak gibi evde oturuyorsun!" Gelen sesle yüzümü ekşittim. "Ne yapıyoruz?" Bu ses arkadan gelen Andrew'nun bağırışıydı, gülmemi sağladı. Ben dışarı çıkmak istemiyordum, genelde doğum günümü onlarla ve Ashton'la çocukları toplayıp evde kutlardık ama bu sefer öyle bir seçenek de yoktu. Yine de bizimkilerin beni her zaman ki gibi zorlayacağını biliyordum.

"Pek havamda değilim." O görmediği halde alışkanlıktan omuz silktim ve evimin olduğu sokağa girdim.

"Umurumda değil, sen ne zaman havandasın ki? Bizimkilerle geliyoruz. Hazırlan!" Benim bir şey dememe fırsat vermeden telefonu kapadı. Evin anahtarını cebimden çıkardıktan sonra anahtarı kapının deliğe sokmak için uğraştım. Uğraşıyordum çünkü yaklaşık uzun sürmüştü, kapımın kilidi sürekli takılıyordu ve yine o zamanlardan biriydi. Arkamdan gelen erkek sesiyle durdum.

"Yardıma ihtiyacın var gibi duruyor," sesindeki hoş tınıyı duyunca yüzümde gülümseme oluştu ve ona doğru döndüm

"Sayılır," deyip onu inceledim. Siyah, yana yatırdığı saçları yüzünü küçük gösteriyordu ama vücudu yapılıydı. O da gülümsedi ve yardım etmek için bana doğru bir adım attı. Anahtarı ona vererek kenara çekildiğimde o da biraz kapıyı zorladı ve uğraşları sonucunda kapı açıldı.

"Teşekkürler." O da bana doğru döndü. "Seni içeri davet etmek isterdim ama seri katil olup olmadığını bilemeyiz, değil mi..." Derken adını söyledi.

"Jack." Tekrar gülümsedi. Yanakları bu kadar gülümsemeden sonra ağrımıyor muydu diye düşünmeden edemedim.

"Rose." Yüz ifademi bozmadan konuştum. Şu an hazırlanmam gerektiği halde ben onu salak gibi hala göndermiyordum.

"İyi günler." Gitmek için arkasını dönmesiyle birlikte Danny'ye çarpması bir oldu.

"Hey!" Diye bağıran Danny kulaklarımın acımasına sebep olmuştu. Jack'in suratına baktıktan sonra birden o sinirli yüz ifadesi gitti, yerine gülümseyen bir iyilik meleği geldi. "Ben özür dilerim, ço-" derken Jack onun lafını böldü.

"Sorun değil." Danny hemen onun omzuna kolunu attı ve bana doğru çevirdi.

"Bu da kim?" Evet Jack'in de fark edeceğini bildiğim gibi Danny'nin erkeklerden hoşlanıyor olduğunu biliyordum. Onu tanımayan birisi bile bunu anlayabilirdi.

"Konuşmayı çok isterdim gerçekten ama gitmem gerekiyor," derken Jack, omzundaki kolu aşağıya indirdi.

"Bu gün Rose'un doğum gününü kutlamaya gidiyoruz seni de çağırmazsak olmaz tabi," Jack'in eline bi kağıt sıkıştırdı. "Adres yazıyor." bana gülümsedikten sonra kapıdan içeri girdi. Gideceğimiz yerin adını kağıda yazacak kadar sorunluydu, sorgulamadım.

Danny'nin ardından Hailey ve Andrew da içeriyle girdi.

"Bu akşam oraya belki uğrayabilirim." Jack kısa bir şekilde el sallayarak arkasını dönüp uzaklaştı. Bende kapıyı kapattım ve içeri geçip koltuğa oturdum.

Andrew bana bir yastık fırlattıktan sonra, "Git hazırlan." diye ciyakladı. Bende bitkin bir şekilde oradan kalktım ve yukarı çıktım. Biraz yatağımda oturup ne giyebileceğimi düşündüm. Biraz zamanım olduğuna göre, Ashton'a yarın için bir video daha çekebilirim diye düşündüm. Çalışma masamın üstünde ve yerlerde dağılmış giysilere bakarken en köşedeki en sevdiğim siyah elbisemi gördüm, daha doğrusu 'Ashton'ın en sevdiği siyah elbisem.'

Odamın köşesine gidip onu aldıktan sonra üzerime onu giydim ve en sevdiğim siyah çiçekli tacımı taktım, bu taçlara karşı bir ayrı bir ilgim vardı. Kamerayı başlattıktan sonra konuşmaya başladım.

"Doğum günümü benden önce hatırlamana şaşırdım. Teşekkür ederim. Neden böyle-" yine düzgün bir başlangıç yapamamıştım. "Baştan başlıyorum..." Ofladım.

"Melissa'yla aranız iyidir umarım... Ya da bayan sürtük mü demeliydim? Onunla mutlu olduğun için mutluyum ama yine de onun sürtük olduğu bir gerçek," gülümsedikten sonra orta parmağımı kameraya doğru tuttum. "Umarım kendi bokunda ölür."

Otururken birden birisinin beni ittirmesiyle yere düştüm.

"Sikeyim." Hailey bu sefer kolumdan tutup ayağa kaldırdı. "Aşağıda biz seni beklerken sen burada salak gibi video mu çekiyordun? Pis sürtük. Kaç dakikadır seni bekliyoruz farkında mısın? Gidiyoruz." Kolumu bırakmadan kamerayı kapattı ve aşağıya doğru beni de zorla indirdi, sıkıcı bir gece olacağından başka bir şey düşünmüyordum.

7ySpu�z��p�Q


My Video Diary || ashton irwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin