2•

472 43 5
                                    

Saçımı kulağımın arkasına aldıktan sonra kamerayı çalıştırdım ve geriye doğru giderek sandalyeye oturdum.

"Gittiğinden beri bu haldeyim, dağılmış bir halde. Hiç bir şey umurumda değil, sen dışında. Biliyor musun? Fotoğraflarımız hala odamın tavanında. Sen benim yerimde olsan çıkarıp beni unutmak için elinden geleni yapardın, biliyorum. Ama ben yapamıyorum işte. En güzel zamanlarım seninle geçti, onları neden unutmak isteyeyim ki?"

Gülümseyerek konuşuyordum ama canımın çok yanıyordu.

"Bunu devam ettirebileceğimi sanmıyorum, mutlu rolü yapamıyorum." Gözümdeki yaşları sildim. Bir de... Özür dilerim, böyle olduğumuz için. Olmamalıydık, biliyorum. İlk konserde yanıma oturmamalıydın. Neden diğer insanlar gibi ön taraflarda durmak yerine ısrarla hep yanıma geldin ki? Sana bağlanabileceğimi düşünmüştüm ama yemin ederim ki işlerin bu seviyeye geleceğini hiçbir zaman düşünmezdim. Birisine bu kadar değer vereceğimi. Gerçekten yanımda olmanı özledim, bana yazdığın şarkıları bana okutmamanı bile özledim biliyor musun? Halbuki bu en nefret ettiğim şeylerden biriydi. Gizlice okuduğumda kızdığın zamanlar da öyleydi. Ama umarım bir gün o yazdıklarını okuma şansını bulurum." Derin bir nefes aldıktan sonra ayağa kalktım ve yatağımın üstüne çıkıp parmak ucumda yükselerek tavandaki bir fotoğrafımızı aldım. Sandalyeye yeniden oturdum ve fotoğrafı kameraya doğru tuttum. Ben bir kaykayın üstündeydim ve Ashton elimden tutmuş dengede durmama yardım ediyordu, bunu tanımadığımız bir adama çektirmiştik. Fotoğrafın arkasına baktım, 23 kasım 2013.

Bir alışveriş merkezindeydik ve küçük çocuklar gibi koşturup bir sürü şey yapıyorduk. Oradaki yataklarda uyumuştuk, çocuk havuzuna atlayıp çocukları kaçırmak gibi daha sayamayacağım kadar fazla gereksiz şey yapmıştık. Ben bir paten giymiştim ve o da kaykaya binmişti, öyle bütün mağazayı dolaşmıştık. En sonunda patenleri çıkarırken beni kaykaya binmem için çok zorlamıştı.

"Bir kere denemelisin. En fazla bacağını kırarsın, hadi." diyerek kıkırdadı ve kaykayı elinden bırakarak yere koydu. Derin bir nefes aldıktan sonra ısrarına daha fazla dayanamayarak kaykayın üstüne çıktım. Ayağımı attığım gibi dengemi kaybedip kaykayın ayaklarımın alından kayması bir oldu. Ve benim de yere düşmem. Gözlerimi açtığımda önümdeki adamın bakışlarından kaykayın ayağımın altından kaydığında onun ayağına geldiğini fark etmem uzun sürmemişti. Az önce mutlulukla fotoğrafımızı çeken o adam, şimdi sinirle ayağının acısını gözlerinden bize atıyordu. Ben özür diliyordum ama adamın yüzündeki ifade hiç oynamıyordu. Ashton'ın gülmesine daha fazla dayanamayıp kolundan çekerek onu sürükleyip mağazadan rezil bir şekilde çıkmıştım.

O günü hatırladığımda gülümsedim.

"Hatırladın mı o günü? Özledim çok." dedikten sonra yine yatağa çıkıp fotoğrafı yerine astım. Yataktan indiğim gibi de hemen kamerayı kapadım. Üstüme başka bir tişört geçirip kaseti alıp göndermek için dışarı çıktım. Kulaklığımı da takıp yürümeye başladığımda etrafı seyrediyordum. Bu gün çok sıkıcı bir hava vardı, her taraf bulutlarla kaplıydı ama yağmur yağmıyordu. Yere baktığımda ve bacağıma sürtünen kediyi görünce, yolun ortasında eğilip kediyi sevmeye başladım. Genelde bizim bu sokak, diğer yerlere göre gereğinden fazla boş ve fazla kedi doluydu. Kedinin güzelliğiyle gülümsedim, normalde pek kedilerle anlaşamasam da bu çok tatlıydı. Birden birisinin beni dürttüğünü hissederek ayağa kalktım ve arkamı döndüm. Karşılaştığım hiçbir şeydi, yine yanlış. Oflayarak yoluma devam ettim.

(


My Video Diary || ashton irwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin