Ellerim titriyor ve terliyordu. O bana doğru adım attıkça kalbim çok daha hızlı atmaya başlamıştı. Ağlamam daha da şiddetlenmişti. Soğuk bakışları bir an olsun değişmemişti. Bana doğru bir adım daha attığında artık aramızda mesafe kalmayacaktı.
"- Gel-me."
Kısık ve korkmuş bir ses tonu ile bunu söyleyebilmiştim sadece. Sanki O bana yaklaştıkça vücudum buna tepki gösteriyordu. Bir adım daha!!
Ve sonunda aramızda ki mesafeyi kapamıştı. Elimde sıkı sıkı tutuğum kırık bardağı daha da sıkmaya başlamıştım. İçimden "hadi kızım yap şunu. Kurtul şu pislikten." Diyordum.Cesaretim bu adamın önünde diz çökmüştü adeta. Elimde ki kırık bardağa doğru elini uzattı ve hızlı bir şekilde bileğimi kavradı. Gözlerimi gözlerinden çekmemiştim. Bakışları bana korkaksın dercesine cevap veriyordu. O bileğimi sıktıkça bende bardağı boğazıma yaklaştırmaya çalışıyordum ama gücüm yetmiyordu. Diğer eli ile belimden kavrayıp beni kendine hızlı bir şekilde çekti. Vücudumuz adeta birbirine yapışmıştı.Kendimi ondan uzaklaştırmak için çırpınmaya başlamıştım ama hiçbir etkisi olmuyordu. Sıkı sıkı tuttuğu bileğimi çok daha fazla sıkmaya başlamıştı. Canımın acıdığını anlaması için gözlerimi gözlerine diktim. O soğuk kanlı ve öfkeli gözleri ile bardağı bırakmam için baskı yapıyordu bende tam tersi direniyordum. Gözlerimizi birbirinden ayırmayarak direniyorduk. Öyle bir sıkıyordu ki elim kan toplamış mosmor olmuştu. Kendimi sıktığımı ve direnmeye devam edeceğimi anladığı için var gücü ile sıkmıştı bileğimi. Ona direnmeme o kadar öfkeliydi ki sinirden dişlerini sıktığını görebiliyordum. Ateş saçan gözleri bırak artık şunu dercesine bağırıyordu.
En sonunda dayanamadım ve elimdeki bardağı bırakıverdim. Bu savaşı o kazanmıştı ve öyle der gibi de yüzümde bakıyordu. Bileğimin acısını bir kenara bırakıp beni o iğrenç bedeninden çekmesi için debelenmeye başlamıştım. Ben debelendikçe o daha da sıkıyordu belimi. Dudaklarını kulağıma doğru yaklaştırdı. Nefes alış verişi tüylerimi diken diken yapmıştı. Ne yapacağını bilemeyerek bekliyor ve korkuyordum. Ona erişmek için üstünde durduğum Ayak parmaklarım resmen kırılacaktı artık. Kulağıma doğru eğilmesi beni çok daha fazla korkutmuştu, korkudan ceketinin yakasına yapışmıştım. Öyle güçlü öyle kuvvetli tutuyordum ki o bile bunu hissetmişti sanırım. Dudaklarını kulağımdan hala çekmemişti. Gözlerimi sıkı sıkı kapatmış nefesimi tutmuştum. Sonunda dudakları aralanmış ve bir şeyler söylemek için harekete geçmişti."- Bir daha böyle bir şey yaparsan! Seni ölmekten beter ederim."
Çok net ve keskin konuşmuştu. Ses tonu bu söylediğimi yaparım dercesine doğruluyordu kendisini. Bu adam beni fazlası ile korkutuyordu. Ama ona boyun eğmeyecektim.
"- Senin gibi bir pislikle aynı evde yaşamaktansa ölmeyi tercih ederim."
Bu söylediğim onu az da olsa kızdırmıştı. Sıkı sıkı tuttuğu belimi bir anda bıraktı. Nihayet ayaklarım yere değmişti. Elim hala yakasını sıkı sıkı tutuyordu. Kafasını elime doğru çevirdi ve sonra gözlerime baktı. Ben ise öfke ile ona bakıyordum. Elimi hızlıca tuttu ve beni olağan gücü ile sürüklemeye başladı. Odaya doğru beni çekiştiriyordu. Ben ise arkasından "Bırak beni" diye sadece bağırabiliyordum. Merdivenlere geldiğimizde beni sırtına aldı. Ben durmuyor sırtını yumrukluyordum. Ama bu adam hiçbir şeyden etkilenmiyordu. Odaya geldiğimizde kapıyı şiddetle açtı ve beni yatağın üzerine adeta fırlatı. Ben üzerime geleceğini düşünerek hızla toparlanmaya çalıştım. Yatağın başında durdu ve bana parmağını uzatıp uyarıcı bir dille şunları söyledi.
"-Ben istemediğim sürece sen bu evden çıkmacaksın. O yüzden az önce ki gibi saçmalıklar yapıp kendini öldürtmeye kalkma.Eğer bir daha böyle bir şey yapmaya kalkarsan seni çok üzerim. Çok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZİFİRİ
Teen Fiction"Kaçmaya çalıştıkça beni içine çeken bir Kara delikti bu." "Ne kadar çabalasam da , kendimi içinde,Zifiri karanlığın ortasında bulmuştum." -Bir adam düşünün. Düşünün ki , onun olmayan birşeyi zorla onun yapmaya çalışan. Düşünün ki ondan gitmek...