Aile, zihinlerin bir araya geldiği bir yerdir. Eğer zihinler birbirlerini severlerse ev bir çiçek bahçesi kadar güzel olur. Ama zihinler birbirleriyle uyum içinde olmazlarsa, bahçeyi darmadağın edecek bir fırtına oluşur.
...
Bütün gece boyunca kendini içten içe yediğini hissettiği huzursuzluk ve asla tükenmek bilmeyen gözyaşlarını akıtmasına neden olan ağlama isteğiyle tüm gece boyunca uyuyamamış ve kaybettiği anılarını bitmek bilmeyen bir çabayla anımsamaya çalışıyordu.
Uyuyamadığı için gece boyunca evin içinde hayalet gibi dolanmış ve olası anı kırıntılarını anımsamaya çalışmıştı. Hatırlamasa da evin her bir köşesi asla vazgeçmek istemediği anılarıyla dolu olduğunu hissediyordu ama bir hatırlayabilse...
Sadece bir şey anımsasa bile onun için kâr.
Sadece evi gezinmekle yetinmemişti genç sarışın, koca salonun bir köşesine itilmiş kitaplığın raflarında toz tutmuş tüm aile albümlerini bulmuştu. Neredeyse hepsini odasına getirmiş, kimseye fark ettirmeden masa lambasının ışığıyla her biri mükemmel anılar ve duygularla yüklü fotoğrafları göz yaşlarına hâkim olamadan incelenmişti; onlara ıslak mavi gözlerle bakarken her birini yerinden dikkatlice çıkarıp parmaklarını üzerinde gezdirerek sanki o anki duyguları tekrardan hissetmeye çalışıyordu.
Sabah olduğunda ise uyuyamadığı için göz altları morarmış ve torba olmuştu, hastaneden çıktığı günkü tüm berbatlığı üstüne sinmiş ve dışarıdan bir ölü gibi görünüyordu: Nefes alan ve yürüyen bir ucube.
Şimdi ise tüm albümleri kimse uyanmadan yerleştirmiş ve yatağına bir saatlik de olsa uyuyabilmek için çekilmişti, tabii elinde kalan tek fotoğrafa öylece bakıyordu sadece. Sanki onun için sadece bu fotoğraftan ibaretti tüm bu her şey. Böyle hissetmesine sebebiyet veren şeyse bu fotoğrafı gördüğünde duygularını ilk defa hissetmiş olmasıydı hastanede gözlerini ikinci defa açtığından beri.
Henüz hayatına dair kesin ve net anılara sahip olamasa da bu fotoğrafki üç kişinin de üçü fazlasıyla mutluydu, özellikle sarışının küçüklük hali şimdikine göre bir güneş gibiydi sanki. Beyaz dişleri inci gibi parıldayıp dış dünyaya açılırken annesi ve babasının elini sıkıcasına tutuyor, parlayan ve okyanusun da ve onun aşkı gökyüzünün de fazlasıyla gıpta ettiği mavilikleri hayatına ışık tutuyordu sanki. Annesi ve babası -ki şuanki ailesindeki insanlarla aynı kişiler- kendisinden pek farksız değildi. Çerçevelik olan bu aile fotosu ideallerdeki bir aileydi, herkesin kıskanacağı türdendi.
Fakat ya şimdi?
"Naruto, kahvaltı hazır." İnce, kapının eşiğinden kayıp gelen tatlı bir mırıltı; bir türlü uyuyamadığı için yorgunluktan, uzun süreli geçmeyen gerginlikten ve saatlerdir düşünüp durmaktan stres olan sarışını yatağından kaldırırken, Naruto eliyle mutlu aile tablosunu yani fotoğrafı fark ettirmeden yastığının altına ittirmişti.
"Hmm..." Vücudu yatakta dirilmesine karşın gözleri ayaklarındaydı, uykusuz ve düşünceli olması da cabası. Yataktan küçük hareketlerle ayaklarını sarkıtıp oturur vaziyete geçerken kollarını bacaklarına yaslamış ellerini de alnına dayamıştı, uykusuzluktan hafif baş ağrısı çıkageldi çünkü.
Düşünmek ne de zor şey.
"Hadi ama canım." Kushina, oğlunun bu davranışlarını hoş görürken elini saçlarına daldırıp sevdiği biricik oğlunun saçlarını okşamaya başladı. "Yapma böyle." Tek isteği ona yardım etmekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Unutma | SasuNaru
FanfictionKarşısındaki çocuğa öylece baktı genç sarışın, bir şeyler anımsatmasına rağmen aynı zamanda hiçbir mana ve duygu ifade etmiyordu kendisine. Bu ona hiç hissetmediği boşluk duygusunu tattırırken acı dolu bir hıçkırık ile oradan koşarak uzaklaştı. Çünk...