Ka Di Qiuli

359 49 1
                                    

Tie Ta'nın söylediklerini duyan Jian Chen kendini tutamayıp sordu. "Tie Ta, gücünün çok olduğunu söylüyorsun, peki ne kadar ağırlık kaldırabilirsin?"

"Memleketteyken 200 kilogramlık bir kayayı kaldırırdım." dedi. Gururlu yüzünden küstahlığı da okunuyordu.

Jian Chen'in yüzü cevabı duyunca buz kesildi. Bu öğrenci canavar olmalıydı. Ortalama bir yetişkin için 200 kilogramlık bir kaya imkansızdı. Ama böyle devasa bir kayayı kaldırabilen Tie Ta gibi genç bir çocuk... Jian Chen bu gerçeği zor sindirdi.

"Tie Ta, kaç yaşındasın?" Jian Chen artık Tie Ta'ya farklı bir gözle bakıyordu.

"16 yaşındayım." Tie Ta, yemeğini çiğnerken, söyledikleri neredeyse duyulmuyordu.

Jian Chen'in gözündeki yeri daha da büyümüştü. "Tie Ta, çocukluğundan beri hep böyle miydin?"

"Evet, gücüm çoğu zaman çok fazlaydı, ama iştahım da yerindeydi. Çünkü evimde tam doyana kadar yiyemiyordum, genellikle dağlarda gezinip kendi yemeğimi kendim avlıyordum." Dedi Tie Ta düz bir ifadeyle.

Derin bir nefes alan Jian Chen kendince, Tie Ta'nun tanrı gücüne sahip olduğuna kanaat getirdi. Aksi takdirde onun gibi küçük bir çocuk asla bu kadar ağır bir kayayı kaldıramazdı. Ama Jian Chen'i daha da şaşırtan şey, Tie Ta'nın dağlarda sık sık kendi başına avlanmasıydı. Dağlarda kolaylıkla avlanan 16 yaşındaki biri, Jian Chen'in büyük sevgisini kazanırdı. Ne de olsa vahşi hayvanların dağlarda olması değil, aynı zamanda büyülü canavarların ve iri yarı yaratıkların ortaya çıkması da çok sıkıntı oluşturuyordu.

Tie Ta karnını ovuşturdu ve bir kahkahayla yerinden kalktı. "Changyang Xiang Tian, ​​karnım doydu, artık yatakhaneme gidip uyuyayım. Yarın yine yarışma yapılacak."

Jian Chen başını salladı. "Umarım yarınki yarışmada ilk 3'e girersin."

Tie Ta hızla başını salladı ve gözlerinde kararlı bir ifade ile baktı. "Kesinlikle çok çalışacağım ve ilk 3'e gireceğim. 1. sınıf canavar çekirdeği en az 10 ametist sikkesi yapar!"

Tie Ta yanından ayrıldıktan kısa bir süre sonra, Jian Chen hızla yemeğini bitirip odasına döndü. Kapıyı arkasından kapatınca, bir tıklama sesi duydu.

"Dördüncü kardeşim, burada mısın?" Güçlü bir sesle bağıran Changyang Hu kapıdaydı.

Sesi duyan Jian Chen şaşırdı. Abisi ile son görüşmesinin ardından iki gün geçmişti. Kapıyı hızla açarak, Changyang Hu'yu odasına davet etti.

"Dördüncü kardeşim, üzgünüm ama yarışmadaki başarılarını takip etmedim." Jian Chen, bir soru sormak için ağzını açacakken, abisi önce davrandı.

Jian Chen başını salladı ve yanıtladı. "Zaten 8 kişi arasına girdim; yarın son gün olacak."

Jian Chen'i dinleyen Changyang Hu aniden küçük kardeşinin bu hallerine sevindi. Heyecanla ekledi. "Dördüncü kardeşim, gerçekten harikasın! İkinci kız kardeşim ile üçüncü kardeşim olmadan buraya gelmen şaşılacak şey değilmiş meğer." Cebinden baş parmak büyüklüğünde bir kristal çıkardı ve Jian Chen'in avcuna bıraktı. "Dördüncü kardeş, bu bir 1. sınıf canavar çekirdeği. İki gün önce birkaç arkadaşımla akademinin arkasındaki ormana gittik ve birlikte 1. sınıf büyülü bir canavar öldürdük. Bu senin için savaşıp aldığım çekirdek, al bunu. Saat çok geç oldu, seni daha fazla tutmayayım. Yarın yarışmanın son günü, bu yüzden sıkı çalışmalı ve bir numara olmalısın!" Changyang Hu daha sonra kapıyı kapatarak odadan ayrıldı.

Jian Chen, Changyang Hu kapıyı kapatırken kardeşinin kolundan aşağı inen yaklaşık 7 santimlik bir pençe izi gördü.

Elinde tuttuğu 1. sınıf canavar çekirdeğine sessizce bakan Jian Chen, etrafa yayılan bir sıcak hava dalgası hissetti. Bir anlığına panikledi.

Kaotik Kılıç TanrısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin