Ateş Kadar Sıcak

5.9K 433 221
                                    

"Kraliçe İgnis..." Muhafızlardan biri yavaşça sarayın bekleme salonuna girdi ve eğilerek selam verdi. Kraliçe yere değen, saçıyla aynı kızıllıktaki elbisesinin ucunu tutarak muhafıza döndü.

"Bir sorun mu var?"

"Küçük Prens... Yine atlarımızdan birini öldürdü..."

"Ah," Kraliçe gülerek gözlerini devirdi. "Bunu ben halledeyim. Çekilebilirsin." Muhafız gittikten sonra hızlı adımlarla saray ahırına doğru gitmeye başladı. Küçük oğlu yerde yatan atın yanına oturmuş, hüngür hüngür ağlıyordu. Kraliçe onun bu kadar içli ağladığını görünce gülümsedi ve oğluna elini uzattı. "Chanyeol?"

Küçük çocuk ağlarken göğsü sıçrayıp durduğu için konuşamıyordu. Birkaç dakikanın sonunda biraz sakinleşti ve dili dışarı sarkmış atı gösterdi. "Sadece onu sevmek istemiştim anne! Çok özür dilerim!" Ardından ata döndü ve elini atın karnına koydu. "Senden de özür dileri-" o cümlesini bitiremeden elini değdiği yer yanık kokmaya başladı. Çocuk tekrar ağlıyordu.

"Chanyeol, neden eldivenlerini giymedin?" Kraliçe sevgi dolu bakışlarını oğluna yollarken Chanyeol sinirle kendi ellerine bakıyordu.

"Abim eldiven giymiyor! Benim ellerim bozuk! Hiçbir şeye dokunamıyorum anne!"

"Abin kontrol edebiliyor. Sen henüz bunun için çok küçüksün."

"Aptal Kris!" Chanyeol tombul yanaklarındaki yaşları silerken annesi gülüyordu.

"Abine aptal dememelisin."

"Atları çok seviyorum ama dokunamıyorum! Ağaca tırmanamıyorum! Bir anda kül oluyorlar! Kris hepsini yapıyor!"

Kraliçe yavaşça oğlunu kucağına aldı ve birkaç kere etrafında döndü. "Küçük bebeğim çok güçlü bir adam olacak."

"Kris'ten de güçlü olacak mıyım?"

"Çok çalışırsan benden bile güçlü olabilirsin."

"Çok çalışacağım anne! Söz!"

****************************

21 yıl sonra//ATEŞ\\

"Chanyeol! Saatlerdir seni arıyorum!"

Chanyeol duyduğu at kişnemesiyle arkasını döndü. Kris yabani atı Etna'nın tepesinde kardeşine sinirli bakışlar atıyordu. Kendi atı Dragon biraz huysuzlanmış gibi ses çıkarınca uzanarak atını okşadı.

"Sadece biraz dolaşmaya çıkmıştım Kris... Neler oluyor?"

"Bugün o gün, aptal... Birkaç saat sonra dört ulus da sarayımıza geliyor. Barış antlaşmasını kutlayacağız."

"Hah?" Chanyeol şaşkın bakışlarını abisine çevirdi. "Süslenmemiz mi gerekiyor yani?"

"Aynen öyle ve bunun için pek zamanın yok. Annem senin burada olabileceğini söylemese hala seni arıyordum."

"Tamam, hemen arkandan geleceğim."

"Hızlı ol." Bir süre Kris'in uzaklaşmasını bekledi. Kendini geriye atıp onun gibi yere yatmış atının karnına yaslandı. Derin nefesler alarak elini ileriye uzatıp inceledi. Biraz tereddütten sonra sol elinin eldivenini çıkarıp kenara koydu.

"Sence neden böyle oluyor, Dragon?" At sanki onun durumuna üzülmüş gibi kişnedi ve başını Chanyeol'un yanağına sürttü. "Evet, beni de üzüyor bu."

Çocukluğundan beri annesinin dediği her şey olmuştu. At binebiliyor ve ağaca çıkabiliyordu. Eğer eldivenleri varsa.

Eldivenleri Kris gibi güçlerini kontrol edene kadar takması gerekiyordu aslında ama bu hiç olmamıştı. Gücünü asla kontrol edemiyordu. Annesi ona ailede hiç bu kadar güçlü biri olmadığını söylemişti. Bu kulağa bir iltifat gibi gelebilirdi ama değildi. Chanyeol her şeyi kendi elleriyle hissetmek isterdi, elinin üzerindeki deri kumaş sanki onu dünyadan koparıyor gibiydi.

Galaxy's In His Fingertips || ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin