Su Kadar Berrak

2.6K 366 130
                                    

Sehun, Kyungsoo, Jongin ve Chanyeol ağaç evde sabahladıktan sonra uyanır uyanmaz saraya döndüler. Üstlerinde iğrenç bir akşamdan kalmalık vardı ve çok fena alkol koktukları için acilen duşa girmeleri gerekiyordu.

Chanyeol duşa girdikten sonra hızlıca üzerini değiştirip sarayın bahçesine çıktı. Ne yapacağını düşünüyordu. Konuşmalıydı ama nasıl? Özür dilemeliydi ama nasıl?

Sonunda kendini Baekhyun ve Kral Lux'un kaldığı yere denk gelen ağaca çıkarken buldu. Odanın camı açıktı ve Baekhyun yatakta uzanıyordu. Chanyeol onun uyuyor olduğunu fark edince ne yapması gerektiğini düşündü. Kral Lux'un odada olup olmadığını görmek için bir süre bekledi.

Kimsenin gelip gitmediğini fark edince yavaşça pencerenin kenarındaki geniş çıkıntıya oturdu. Birkaç kez camı tıklattı. Baekhyun uyanıp kafasını cama çevirdiğinde bir süre öylece kaldılar.

"Gelebilir miyim?"

Baekhyun sonunda eliyle içeri gelmesini söyledi. Chanyeol açık pencereden içeri süzüldü ve korkak adımlarla Baekhyun'un yattığı yatağın yanına gitti.
"Nasılsın?"

Baekhyun gözlerini ondan kaçırıp pencereye dikmişti. "İyiyim."

"İyisin..." Chanyeol gergin bir şekilde kolunu işaret etti. "Kolun nasıl?"

"İyi."

"Acımıyor mu?"

Baekhyun bıkkın bir ifadeyle ona döndü. "Acıdığını söylesem bununla ilgili yapabileceğin bir şey yok değil mi? İyi diyorum sana."

Chanyeol yediği azarla bir süre yere baktı. Ardından biraz daha Baekhyun'a yaklaştı ve tam da gözlerine baktı. "Çok özür dilerim."

Baekhyun cevap vermediğinde Chanyeol devam etti. "Çok aptalım, gerçekten çok özür dilerim. Bana yardım etmeye çalışıyordun ama ben-" Chanyeol kendinden tiksinir gibi ellerine baktı. "Ben... Bir daha sana dokunmayacağım. Yemin ederim."

Baekhyun ona boş gözlerle bakıyordu. Chanyeol bir şeyler daha demesi gerekiyormuş gibi hissetti. "Bana bakışını unutamıyorum, çok kötü hissediyorum kendimi. Lütfen bir şeyler söyle. Küfür de edebilirsin. Sadece... Lütfen, konuş."

Baekhyun yine bir şey demeden giydiği pijamanın kolunu yukarı çekti. Bileğinden dirseğine kadar olan kısım sarılıydı. Yavaşça sargıyı açtı. "Düşündüğün kadar kötü değil." Görmesi için Chanyeol'a çevirdi.

Chanyeol'un üç parmağının izi çıkmıştı. Kanaması durmuş ve yara biraz kapanmıştı ama izler büyük ihtimalle silik de olsa kalacaktı. Chanyeol gözlerini kapatarak kendini toparlamaya çalıştı. "Lütfen benden nefret etme. Çok arkadaşı olan biri değilim ve olanların da benden nefret etmesini istemiyorum. Zaten kendimden sizin yerinize de nefret ediyorum, o yüzden-"

"Senden nefret etmiyorum." Baekhyun zor da olsa yatakta oturur pozisyona geldi ve kolunun sargısını tekrar doladı. "O kadar kötü değil, olayın şokuyla ben de fazla tepki verip bağırmış olabilirim. Canım çığlığım kadar fazla yanmıyordu aslında."

"Yine de canını yaktım."

"Biraz ben de suçluyum."

"Değilsin, beni durdurmaya çalıştın. Hatırlıyorum-"

"Bir kere söyledim. Sen durmak istemeyince tekrar etmedim. Ben de merak ediyordum çünkü. Onları neden hep taktığını." Baekhyun yavaşça eldivenleri işaret etti. "Biraz zor yoldan öğrendim ama olsun."

"Özür dilerim." Chanyeol başka ne diyebileceğini bilmiyordu. Aklında özür dileyip durmaktan başka hiçbir yöntem yoktu.

"Sorun yok."

Galaxy's In His Fingertips || ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin