\\Hava//
Sehun saraydaki büyük bahçede ablalarıyla çayını yudumlarken tüm kuşları bağırarak tepesine toplandı. Kendilerini yırtarcasına ötüyorlardı ve bu da Sehun'un panikle ayağa kalkmasına sebep olmuştu.
"Neler oluyor?"Kuşların sesi sinir bozucu bir gürültüye dönüştü. "Abla, sence ne demek istiyorlar?"
Ablası ilgisiz bir şekilde elindeki aynaya bakmaya devam ediyordu. "Öğleden sonra Prens Junmyeon'la görüşeceğim. Hazırlanmam gerek. Kanatlı böceklerinle uğraşamam."
"Elbette..." Sehun gözlerini devirip tekrar kuşlara döndü. Kuşlar başlarıyla bir yeri işaret ediyordu. "Nereye bakıyorsunuz? Sorun ne?"
Sonunda ahırdan beyaz atını aldı ve sırtına atladı. "Yolu gösterin." Kuşlar düzenli bir sürü halinde ileri doğru uçmaya başladılar. Sehun birkaç dakika onları takip ettikten sonra gittikleri yolu fark etti. "Orman mı?"
Atını durdurup bir ağaca bağladı ve kolunu yana uzattı. Sürünün başını götüren kartal uslu bir şekilde Sehun'un koluna kondu. "Ormanda Hava'dan olmayan birini mi gördünüz?"
Kartal evet dercesine gagasını salladığında Sehun gözlerini kapattı. Eliyle küçük bir rüzgar yarattı ve kulaklarını dört açarak ormanın sesini dinledi. Ses dalgalarının ağaçlara, göllere çarpıp yansımasını takip etti. Ormana ait olmayan sesleri hızlıca ayırt edebilmişti.
Elinde büyük bir rüzgar oluşturdu ama onu ormana bırakmadan önce sesi takip etti. Kartal yaklaştıklarını hissetmiş gibi bağırmaya başladığında duraksadı.
"Kim var orada?" Bir süre hiçbir cevap alamadı. "Burası Hava Krallığı'nın arazisidir! Buraya izinsiz giren-""Sehun?"
Sehun duyduğu sesle elindeki rüzgarı yok etti. Hızlıca sese doğru geldi ve önündeki çalıyı kenara çekti. "Baekhyun?"
Baekhyun yorgun bir şekilde ona uzandı. Sehun kartalının kafasını tehlike olmadığını anlatmak ister gibi okşadığında kuş havalandı ve gözden kayboldu. "Işık Prensi... Burada ne arıyorsun?"
Kolunu Baekhyun'un omzuna atarak destek verdi ve atını bağladığı yere doğru gitmeye başladı. Baekhyun da bu sırada onlar gittiğinden beri olan her şeyi kısaca özet geçti.
"Kris'te bir haltlar olduğunu biliyordum! Onu serbest bırakman da çok iyi olmamış gerçi... Nerede olduğunu biliyor musun?""Hayır. Babam onu Işık'ta koruyacağını söyledi."
"Kral Lux'un gitmene izin verdiğine inanmakta çok zorluk çekiyorum."
"İzin vermedi ki. Ben kaçtım." Baekhyun kolundaki izi gösterdi. "Chanyeol'dan bana bir çeşit ateş gücü geçti. Tam anlamadım ama..."
"Ah... Ağaç evde seni yaktığı gün." Sehun yüzünü ekşitti. "İzi mi kaldı?"
"İyi ki kaldı." Baekhyun parmağını yavaşça izin üzerinde gezdirdi. "Vücudumda hiçbir şeyi bu izi sevdiğim kadar sevmedim sanırım."
"Peki şimdi ne yapacaksın?"
"Bilmiyorum. Birkaç gün burada kalabilir miyim?"
"Elbette!" Sehun bir süre düşündü. "Ama babam Kral Lux'la yakın. Seni gördüğü an ona haber verir. Bir süre odamda hapis kalman gerekecek."
"Sorun değil. Sadece bir plan hazırlayana kadar zamana ihtiyacım var." Baekhyun Sehun'un arkasına ata bindi ve başını Hava Prensi'nin omzuna yasladı. "Hayatım boyunca tek başıma iki saniye bile geçirmedim ve şimdi yapayalnızım. Ne yapacağımı o kadar bilmiyorum ki..."
![](https://img.wattpad.com/cover/177034821-288-k840673.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Galaxy's In His Fingertips || ChanBaek
FanfictionPrens Chanyeol nereden bilebilirdi, gökyüzünde her gece izlediği yıldızların kendi ayağına geleceğini?