Saat 23.32
Sonbaharın ilk günleri.
Usulca esiyor rüzgar,
Suratımı tokatlarcasına,
Kafamı kopartırcasına...Başım dönüyor şuan;
Her tarafı solcu partilerin afişleri asılı bi semtte tek başıma yürüyor gibiyim,
Hiç bilmediğim şu kenevirin kokusunu duyuyor gibi burun deliklerim.
Gözüm uzaklara dalmış sanki,bulutların sana yaklaşımını izliyor,
Sesin kulaklarımda çınlıyor,
Legallikle alakası olmayan düşler kuruyorum...Hep tek kalıyorum bu saatlerde.
Eskiden kendi kendime konuşuyordum şimdi değiştim,
Artık kendime cevapta veriyorum.
Kimse dert babası değıl ki,
Derdimi tekel olmayan sigaramın yoğun dumanına anlatıyorum.
Cok farklı davranıyor bana çokta güzel sır tutuyor,
Verecek kötü cevapları yok mesela sigaramın,
Kimse bilmesin diye tembih etmenede gerek yok.
Anlık bi şekilde geçiyor gözlerinin önünden dinliyor sonra hem kendi unutuyor sensizligi sensiz ve karanlık sessizliği hemde kendini unutturuyor...Saat 00.25 te çöp kamyonetinin sireni kaplıyor mahalleyi,
01.30 da sokak lambaları gidip geliyor,
02.45 başıboş köpekler caddede geziniyor.
03.35 horozlar sabaha kadar ötüyor,
05.05 sabah ezanı okunuyor,
06.12 sensizliğimin güneşi doğuyor.
Burası benim toprağım.
Burası benim suyum,
Burası benim havam.
Burası sensizliğim...
Seni karanlıkta severken öğrendim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Içimin Rüzgarlı Yağmuru🥀
PoetryAşık olmayı değil de diş ağrısı gibi olan aşık olmanın verdiği acının tatlılığını sevmeyi deneyin... Nazınız kime geçiyorsa değil nazınızın değerini bilmeyenlere ağlayın...