Bölüm 6: Korku

12 1 0
                                    

Chris otele girene kadar konuşmamış ve sadece resepsiyondaki kadından iki oda istemişti. İki adet anahtarla yanımıza geldi ben elimde aldığım elbiselerin poşetlerini tutuyordum. Beraber koridorda yürümeye başladık bu otel ahşap temalıydı ve daha doğal bir şekilde inşa edilmişti. Kısa bir süre sonra Chris durup elindeki anahtarla bir kapıyı açtı hepimiz içeri girince kapıyı kapattı. Beyaz çarşafla kaplı büyük bir yatak,odanın ortasında bir koltuk takımı,içerisinin banyo olduğunu düşündüğüm bir kapı ve denizi tüm güzelliğiyle gösteren koca bir cam vardı.

Ben etrafı süzerken Chris koltuğa oturdu 'Eva,Thomas oturun size anlatmam gereken şeyler var.' dedi, yavaş adımlarla gidip karşısındaki tekli koltuğa oturdum Thomas da yanımdaki tekli koltuğa oturup dirseklerini dizlerine yasladı, ellerini birleştirip çenesini ellerinin üzerine yerleştirdi. Ben yerimde kıpırdanıp meraklı bakışlarımı Chris'e çevirdim.

Ellerini birleştirip Thomas gibi öne eğildi 'Karalar' dedi net bir ses tonuyla 'Uzun zamandır yaşamlarını sürdürüyorlar bir sürü gibi çoğaldılar.Kuruculardan tamamen bağımsızlar,gittikçe güçlendikleri için kurucular onları sihir dünyasından kovmayı denedi ama başaramadılar. Normal dünyada çok az görülürler,yani o kız gibi. Gözlerinden ve içlerini kaplayan kötülükten dolayı onlara karalar diyoruz.' dedi,derin bir nefes verdiğinde gözlerimi halıya diktim.

'Peki ne gibi güçleri var?'diye sordum,Chris arkasına yaslandı 'Çok kuvvetli yeşil alev topları var gözünü karartıp başını döndüren nefesini keserek seni ölüme götüren türden. Oldukça hızlı koşabilirler aynı zamanda içlerinden bazıları düşmanına kendi vücudundan bir akım vererek onu saniyeler içinde felç yoluyla öldürebiliyor. Onları öldürmenin tek yoluysa kafalarını koparmak!' midem bulanırken ayağa kalktım.

'Vay anasını!' Thomas şaşkınlıkla bağırınca bakışlarımı denize çevirdim 'Şimdilik bilmeniz gerekenler bunlar. Eva sen dinlen biz de çıkalım.' ilerleyip camın önünde durdum,ben dışarıyı izlerken ikisi odamdan çıkarak kapıyı arkalarından kapatmışlardı. Sıkıntılı bir nefes verdim 'Lanet olsun..evimde tavşanlı pijamalarımla film izlemem gerekirken burada ne bok yiyorum tanrı aşkına!!'

İsyan eden ruhumla arkamı dönüp yatağa ilerledim,yatağın üzerindeki poşetlerden temiz kıyafetler alıp banyoya girdim. Kapıyı kilitleyip siyah mat küvete ilerledim muslukları açıp bir süre akan ılık suyu izledim ayağa kalkarak üzerimdeki giysilerden bir çırpıda kurtuldum. Saçlarımı açtıktan sonra dolan küvete girdim,vücudum sıcak suya alışırken küvete uzanıp muslukları kapattım.

Gözlerimi yumarak gevşemeye bıraktım vücudumu. Sıcak su tüm kaslarımı gevşetirken çocukluğum geldi gözlerimin önüne. Bir müddet geçmişimi düşündükten sonra gözlerimi açıp saçlarımı minik kutudaki şampuanla köpürttüm uzun olduğu için uğraşmak da kolay olmuyordu. Kısa saçlarımı özlediğimi fark ettim. Duş jeliyle vücudumu ovalayıp küvetin tıpasını çekerek durulandım ayağa kalkıp küvetten çıktım. Bornoz aradım ama sadece iki tane beyaz havlu vardı,bir tanesini alıp vücuduma sardım.

Güzelce kurulanıp giyindikten sonra banyodan çıkıp yatağıma oturdum elimdeki küçük havluyla saçlarımı kurularken televizyonu fark edip sehpanın üzerindeki kumandaya ilerledim elime alıp televizyonu açtım. Sanki asırlar geçmiş gibiydi bir dizi açıp saçlarımı kurularken tekli koltuğa kuruldum. Ben diziye dalmışken kapının çaldığını biraz geç duymuştum,ayağa kalkıp kapıyı açtım Chris olduğunu görünce kapıyı kapatmadan koltuğuma geri döndüm.

'Ne yapıyorsun?' dedi,kapıyı kapatıp yanımdaki koltuğa oturdu ayaklarımı sehpaya uzattım 'Uzun bir aradan sonra televizyon izliyorum' dedim,yüzüme bakıp kafasını salladı. 'Özlüyor olmalısın,yani önceki yaşamını' diye bir soru yöneltti,derin bir nefes alıp 'Evet' dedim 'Hem de çok' diye bir eklemede bulundum.

Chris omzumu sıkıp kalkarken akşam kaçta yemek yiyeceğimizi söylemeyi unutmamıştı.Kapıyı kapatıp odadan ayrıldığında neredeyse tamamen kuruyan saçlarımı örmeye başladım ucuna kadar gelip tokamla bağlayacaktım fakat ne kadar arasam da bulamadığım için pes edip öylece bıraktım.

*

Akşam olduğunda otelin restoranına inip bir masaya geçmiş,kıyıya vuran dalga sesleri eşliğinde yemeklerimizi yemeğe başlamıştık,beyaz tişörtüm ve mavi kot pantolonumla rahattım bot burada giyilmeyeceği için siyah bir spor almak zorunda kalmıştım benim ayakkabım alınırken Thomas için de birkaç kıyafet almışlardı.

Tabağımdaki makarnayı normal bir hızda yerken denizin sesi bana huzur veriyordu Chris yemeğini yerken bir yandan da neşeli bir melodi mırıldanıyordu. Işıl ışıl restoranda birkaç insan vardı 'Ben ' dedi Thomas,çatalını bırakıp devam etti sözlerine 'Annem beni doğururken hayatını kaybetti,babam da..birkaç sene önce terk edip gitti beni.'

Onun için üzülmüştüm yüzümdeki ifade de üzüntümü belli ediyor olmalıydı 'Senin adına üzüldüm,ben de annemi küçük yaşta kaybettim.' dedim ve yemeğimi yemeye devam ettim. Hepimiz derin bir sessizliğe gömülmüştük kimseden çıt çıkmıyordu.

Gözlerim çarpraz ilerideki masada oturan adama takıldı 'Chris gitmemiz gerek' dedim,kafasını kaldırıp anlamayan gözlerle bana baktı 'Noldu? Bir sorun mu var?' dedi,adam gözlerini benden ayırmadan siyaha buladı göz bebeklerini 'Karalar' dedim 'Çabuk,gitmemiz gerek!' hızla kalkıp restoranın kapısına ilerledik.

Kapıya ulaştığımda önüme geçen bedenle geriledim bu o adamdı ve beni çoktan boğazımdan tutarak havaya kaldırmıştı. Ayaklarımı boşluğa savururken hissettiğim gıdıklanma koca bir elektrik akımıyla vücuduma girerken her yerime sivri iğneler batırılıyordu. Nefesim kesilirken konuşamıyordum.Chris'in bahsettiği felç ederek öldüren elektrik akımıydı bu.

'Hey bırakın beni!' Chris'in bağırışları ile bir kişi olmadıklarını anlamıştım,ışıklar söndü ve Thomas ile Chris haricinde kimseden ses çıkmadı işte o zaman tüm restoranın karalarla dolu olduğunu yeni fark ediyordum.

Elmas HırsızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin