ERKAN

34 6 2
                                    


Adım Erkan. Size hikâyemi anlatırken soyadımı vermeyeceğim. (Gülerek) Bizim de mahallede bir itibarımız var sonuçta, değil mi?

Bizim mahallenin tüp dükkânının sahibiyim. Dükkânın ismi "Acarlar" ama dediğim gibi, soyadım bu değil. Neyse, dört yaşında da bir kızım var (-Allah bağışlasın) bıcırık aynı anası. Bir yerinde durmuyor, eve geliyorum iki dakika oturup dinlenmeye fırsatım yok. Geldiğimi görür görmez başlıyor gülmeye, bir sevinç bir heyecan. Napalım halimiz olmuyor ki akşam bin bir türlü işten eve gelince. Neyse, (Boynunu sağa sola eğerek dirseğini gri masanın soyulmasıyla görünen ahşap kenarına dayar) Ama ağabey anası öyle böyle çekilir değil. Kadında bir çene var, yedi bitirdi yirmi senede beni. Tabi, bizde de öyle boşanma moşanma olmaz. Biz kadınımıza sahip çıkarız, yok öyle her kavgada dava. O da bakma çok çekti kahrımı, iyi kadın. Çok konuşuyor sadece biraz. Belli bizim koca karıya çekmiş. (O kim?) Kayınvalide tabi! Bir fesat ki abi görmen lazım. Evlerden ırak! Abi daha yeni evlenmişiz, neymiş adam akıllı işim yokmuş. Ömrümü yedi nişanlılığımızda benim. Zor kaçtık elinden valla, yok abi kaynana çekilir dert değil. Şimdi de kafayı benim iddiama takmış. Sanane abi? Hacca da gitti geldi, bir değişiklik yok karıda. Hala aynı fitne fesat. Zaten abi bu umreye gidenleri de devlet düzenli kontrol etmeli. Abi adam dünyada bütün (affedersin) bokları yiyor yiyor bakıyor yaşı gelmiş koş umreye iki şeytan taşla. Yok be abi dedikodu sende, fitnelik sende, küfür sende, işgüzarlık sende hala umreye gittim geldim(miş.) Neyse, bakma ama nasip olursa bende bi' gider gelirim. Gitmek gelmek lazım. Bakalım, kısmet.

Abi ben sabah kalkıyorum 7.30-08.00'de. Kargalar daha bokunu yememiş. Yemişse kesin bizim karınınkidir. Bayılır (a.) koyiyim sabahın köründe temizlik yapmaya. Neymiş komşular görecekmiş, akrabalar gelecekmiş. Zaten hiç sevmem onun tarafındaki akrabaları, hepsi birbirinden beter. Hele bunun bi' erkek kardeşi var şeytandan bin ders almış (ib..) abi itlik onda, serserilik onda. Ya kusura bakma güzel kardeşim (Kolunu yasladığı masayı elleriyle iter gibi yaptı, sol elini hafifçe yumruk yaparak bahsederken sinirlendiğinde hafifçe içleri kirli, tırnakları kısacık kesilmiş ve yüzük parmağında hafif bir kesik olan parmaklarını araladı) Bir insan kumara ev yatırır mı ya? Hangi aptal yapar lan bunu bu devirde. Biz açız. Yemin ediyorum faturaları zor ödüyorum. Çocuk zaten bir okula gidiyor göndermesem köye beş şeritli yol yapardım.
Neyse abi, (elleriyle yüzünü ovuşturdu. Aklına belli ki yavaş yavaş gerçek sıkıntıları geliyor, onlara henüz hala çözüm bulamadığı ve belki de asla bulamayacağını hatırlıyordu) Neyse abi açıyorum dükkânı (Sürekli "Neyse" diyor...)  Geliyorum dükkâna, ışıkları falan açıyorum bizim çocuk geliyor arkamdan (çıraktan söz ediyor, aklına gelince kırgın bir gülümseme) "Günaydın Erkan abi" diyor her gün bana. Bazen gelirken annesinin yaptığı börekten getiriyor Allah razı olsun. İyi çocuk, eli yüzü düzgün. Çalışkan da. Biraz adresleri geç anlıyor o kadar, ama çözer o da yakında. Oturuyorum masama, telefon bekliyorum mahalleden. Bazen telefon gün boyu çalmıyor, bazen de çaldı mı tam ters adreslere sipariş geliyor. Neyse (yine) anons yasağı da geldi ya şimdi, işimiz iyice zor. Zaten bu devirde artık tüp müp kalmadı. Herkes bir tesisattır gidiyor. Aklım olsaydı da tesisatçı olsaydım, iyi para var o işte. Ee'si yüklüyoruz tüpleri bizim küçük kamyona basıyorum gaza bazen telefondan bir müzik açıyorum genelde Erkan Oğur severim. Başlıyorum gezmeye, o mahalle senin bu mahalle benim. Bazen de sokak köpekleri takılıyor arabanın peşine, it gitmiyor ben gidene kadar. Havlıyor da havlıyor. Geçen bizim çocuğa (Adı Barış) verdim tüpü gitti işte el arabasıyla, takılmış peşine mahallenin yabancı bir köpeği. Dedim zaten bizim mahallenin iti olsa ıssırmazdı. Gitmiş vermiş tüpü, bozuk çıkmayınca üstünden "Dur" demiş müşteriye ben dükkana gidip alıp geleyim hemen, sen apartmandan çık koşarken köpek sen tut saldır buna. Allah'ın işi işte. Ama nasıl güldüm. Bir geldi anlamadım dövdüler sandım başta bunu, bir ağlamaklı paçası paramparça. Kalktım hemen ayağa, "Oğlum" dedim, "Noldu lan sana biri bir şey mi yaptı?" "Yok abi" dedi sesi kırık, canı acıyor belli "Köpek saldırdı gelirken para üstü almaya gelecektim" dedi. Nasıl üzüldüm, şimdi elimde büyüdü çocuk anladın mı? (Acı acı gülüyor) Zaten ciğerlerinde bir sakatlık var çocuğun, gitmemiş okula da bırakmış lise 1'de. Bende annesini de babasını da severim, bir gün babası sabah getirdi bizim dükkana bunu bu da yine böyle bir üzgün "Al bu iti, ister çalıştır ister çırak yap vallahi baş edemiyorum ben bununla, elimde geberip gidecek. Eti senin kemiği benim usta. Hadi selametle" dedi gitti. Babası Kemal ustayı da bilirim severim, o da mahallenin eskilerindendir, abim gibidir yani. Yeni evliyken de çok yardımları oldu hanımıyla bize, Allah uzun ömürler versin eşine de kendisine de. Aldım bunu yetiştirdim, bu güne kadar da bi yanlışı olmadı bana hiç. Gözüm kapalı güvenirim şerefsize. (Sol cebini yokladı birkaç dal kalmış Camel Soft'tan önce kırmızı çakmağını, sonrasında ise bir dal sigarasını çıkarttı. İlk çakışında yanmayınca çakmağın arkasını masaya vurarak başardı. Bir duman alıp devam etti anlatmaya) Neyse abi...

ÖTEKİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin