10: David..

77 5 2
                                    

İyi okumalar :d

*Flashback*

Justin'den:

"Peki.. Hadi bakakım bana şu kızı anlat Justin.."dedi karşımda oturan annem.

  Bugün onu ziyarete gelmiştim. Uzun zamandır görmemiştim ve onu ciddi anlamda özlemiştim. Yaklaşık 1 saattir farklı farklı konulardan konuşuyorduk ve geldiğimden gelsin ağzında döndürüp dolaştırdığı soruyu sormuştu.

" Ne gibi?" diye sordum kaşlarımı çatıp sırıtırken. Çünkü onun hakkında o kadar güzel şeyler konuşabilirdim ki hangisinden başlayacağımı bilmiyorumdum.

  "Mesela her onun hakkında konuşmaya başladığımızda senin sırıtıyor oluşundan bahsedebiliriz." dedi dalga geçerken. Annemle gerçekten arkadaş gibiydik. Onun küçük oğlundansa daha çok onun kankasıydım. Ne hoş!

"Aslında bakarsan.. Bilmiyorum.. Sadece o hayatıma girdiğinden gelsin kendimi daha enerjik ve pozitif hissediyorum. Bunu psikiyatrisimde fark etti. Ve anne psikiyatrisim bana aynen şöyle söyledi 'Annie'i kaybedersen kendini kaybedersin, Bieber.' bu kesinlikle doğru. Şu son iki üç ayımı güzelleştirdi ve psikiyatrisinde onayıyla kesinlikle bana iyi geliyor!"dedim her zaman ki gibi ondan bahsederkenki sırıtışımı suratıma yerleştirerek.

"Ona karşı bişeyler hissediyorsun öyle değil mi?" dedi annem kaşlarını çatıp.

  "Kendimden emin değilim.. Daha önceki ilişkilerimde çabuk kararlar aldım ve bu iyi sonuçlanmadı. Bunu Annie'de de yaşamak istemiyorum. Evet inkar etmiyorum içimde bir his var ama bu histen emin olana kadar beklemeliyim anne."

  "Annie güzel bir kız. Hislerinden emin olacaksın diye sakın benim gelinimi başkasına kaptırma." derken sanki küçük bir çocukmuşum gibi eğilip burnumu kavradı ve kafamı iki yana salladı. Benimse tek yaptığım şey gülmekti.

Şimdiki zaman Annie'den:

  Parti bitmiş çoğu kişi evine gitmişti. Şuansa görevliler evi toparlarken bende onlara yardım ediyordum. Justin'in yaptığı tek şey ise koltuğa yayılmış Ryan ve Chaz ile kahkahalar eşliğinde sohbet etmekti. Nasıl bu kadar rahat olabilirdi! Görevliler bu kadar yoruluyorken.. Düşüncelerimi bölen şey Justin'in sesi olmuştu.

  "Annie onları bırakıp yanımıza gelsene. Zaten çok az bir iş kalmış gerisini görevliler halleder." deyip tek yaptığı şey yanıma gelmiş, elimdeki bezi alıp masaya koymuş ve beni belimden tutup koktuğa sürüklemek olmuştu. Koltuğa oturduğumuzda kemiklerimde oluşan rahatlama hissi ile derin bir nefes almıştım. Onlar havadan sudan konuşurken Chaz ortaya gecenin geri kalanını barda devam ettirebileceğimiz fikrini atmıştı ve bizde çok geç olmadığı için kabul etmiştik. Saat alt tarafı 23.00 olmuştu. En geç 2 gibi evlerimize dönecektik.

Üzerimdekiler uygun olmadığı için ilk önce Justin ile bana geçip üzerimi değişmiştim. Siyah kalçamın biraz altında biten ve bedenimi saran bir elbise giymiştim. Alta ise rahat hareket etmek için beyaz spor ayakkabı giydim. Hazır olunca salona gittim. Juzzy telefonda uğraşırken gidip yanında durdum.

  "Hadi gidelim sayın Bieber hazretleri." dedim gülerek. Kafasını kaldırıp beni baştan aşağı süzdü ve dudaklarını yalayıp kalktı. Kalkması ile tam olarak dibimde durmuştu. Şuan tehlikeli bir şekilde yakındık.

  O yakınlık ile yine ortamın tüm havası değişmişti. Elini benim yanağıma götürüp okşamaya başladığında neredeyse bayılacaktım. Neden aniden böyle şeyler oluyordu ki? Kalbimin sesi duyuluyor mu acaba?

  "Her halinle bu kadar güzel olmayı nasıl başarıyorsun?" diye fısıldadı duyabileceğim şekilde. Kesinlikle o saniyeden sonra kalbim kanı tüm vücuduma değilde sadece yanaklarıma pompalamaya karar vermişti. Gözlerimin içine o kadar derin bakıyordu ki kaybolabilirdim." Her halinle güzelsin.. Her halinle bana iyi geliyorsun ve b-" sözünü kesen şey çalan telefonu olmuştu. Telefonu küfür savurarak cebinden çıkarttığında Chaz'in aradığını fark ettik. Telefonu açıp kulağına götürdüğünde hala çok yakındık. Olası bir kalp krizini önlemek için ondan uzaklaştım ve geçip çantamı aldım ve kapının önünde dikilmeye başladım.

  "Tamam şimdi çıkıp geliyoruz." deyip telefonu kapattığında bana dönüp sırıttı. "Bizi bekliyorlarmış." dedi ve benden önce davranıp evden çıktı.

Apartmandan çıktığımızda girdiğimiz saatin aksine her taraf paparazilerle kaynıyordu. Art arda sorular sorarken korumalar onların bize yanaşmasını önlüyordu.

  "Justin aranızda ne var?"

  "Evleneceğiniz haberlerini duyduk. Doğru mu?" nE?

  "Yeni kız arkadaşın senin için ne anlam ifade ediyor?"

  "Aranızdaki ilişki ciddi mi?"

Gibi birçok saçma soruya tek bir yanıt vermeden arabaya ulaştık.

Arabada tek bir kelime bile konuşmamamıza şaşırmamıştım. Çünkü.. Normaldi...

Bara vardığımızda yine aynı paparazi kaosunu yaşayarak içeri girdik. Ne bi temasımız vardı nede tek bir kelime konuştuğumuz. Chaz ve Ryan'ın olduğu masaya doğru ilerledik..

Masaya gelen içkilerden birini alıp içmeye başladım. Bardağın tamamını bitirdiğimde kulağıma gelen sesle ürperdim.

  "Fazla içme bebeğim. Çarpmasın." Bu ses Justin'e aitti.

  "Alışığım Bieber." deyip önüme döndüğümde artık Justin ile aramızdaki konuşmanın normal olmayacağının farkına varmıştım artık farklı bir diyaloğa sahip olacaktık..

Yaklaşık yarım saattir. Dördümüzde gülerek sohbet ediyorduk. Bu grupla sonsuza dek takılabilirdim. Biz sohbet ederken masamızın diğer tarafında aynı zamanda da Chaz'in arkasında gördüğüm surat ile gülümsememin yok olması bir olmuştu. Bu David'ti.. Gözlerini bana dikmiş öylece suratıma bakıyordu. Justin benim suratımın düştüğünü fark edince dibimdeyken dahada dibime yaklaştı ve kulağıma eğildi.

  "Annie bir sorun mu var?" diye sormasına rağmen sanki hiç duymuyormuşum gibi aynı yöne yani David'in suratına bakmaya devam ettim.

  "David.." diye fısıldayabildim sadece. Justin baktığım yöne bakınca onu görmüş olmalı ki yerinden sinirle kalkıp David'in yanına adeta depar attı. Ben daha ne olduğunu anlamadan müzik kesilmiş ve David'te Justin'in attığı yumruğun etkisiyle yere serilmişti.

Lanet olsun...

ovovovovovovovvv işler kızışmaya başlamışş :d

Real Jelieber \\ JB & Belieber Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin