XIX

23.6K 966 243
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
Keyifli okumalar dilerim. ❤️

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

Eğlenceli ve bir o kadar seksi kahkahası kulaklarımı doldurur doldurmaz kalbim, binlerce küçük böceğin istilâsına uğramış gibi oldu. Etimi çiğ çiğ yemek isteyen bu çirkin böceklerin minicik ayaklarıyla içimde gezindiğini yarı hayal yarı gerçek, karanlığa sürgün edilmiş tuhaf dünyamda bir film gibi seyrediyordum.

"Sana bir iyi, bir de kötü haberim var, amor mío."

Ellerimi yatağın ipek yumuşaklığındaki örtüleri arasında dolaştırırken etrafımı saran karanlığı ansızın dağıtan sesiyle oturduğum yerde kıpırdandım. Sanki düşüncelerim de kulaklarıma ulaşan sesle beraber hareket etmiş, diken üstündeki bedenimin kıpırdamasıyla rahatlamak ve dağılmak arasında gidip gelmişti.

"Uhm... Önce kötü haberi vermen gerekir diye düşünüyorum."

Her ne yapıyorsa dolapların açma kapama sesini andıran tok sesler duyuyordum. Bir şeyler aradığını hissedebiliyordum. Bunun durumumla ne gibi bir ilgisi olduğunu merak ediyordum.

"İç çamaşırların," dedi ve sıkıntılı bir sesle konuşmaya devam etti. "Onları üstünden çıkarırken yırtmış olabilirim."

Isınan yanaklarımı yumuşak bornozun içine sokarken boğuk bir sesle ona cevap verdim. "Ah, anlıyorum..." Paltomu yırtık iç çamaşırlarımın üstüne giyme fikrini enine boyuna düşünürken, "İyi haberin ne öyleyse?" diye sordum.

Erkeksi kıkırtılar eşliğinde, "Sana giydirebileceğim çok fazla eşyam var ama hepsinin içinde küçücük bir bebek gibi kaybolacaksın, Rosa." dedi.

Düzenli ve gürültüden son derece uzak adım sesleriyle bana doğru geldiğini rahatlıkla hissettiğimi söyleyebilirdim. Elim gözlerimi örten kumaşı sabitlemek için kim bilir kaçıncı kez yüzüme giderken, mırıltılı bir onaylama sesi çıkardım.

"Paltom uzun olsa da çıplak giyebileceğimi sanmıyorum. Aptal kafam..." Ellerimi kucağıma indirdiğimde cidden aptallığıma hayıflanıyordum. "Yanıma bir şeyler almam gerekirdi. Üstelik hiç tanımadığım birinin evine neden iç çamaşırlarımla geldiysem..." Sesim cılızdı ve kendi kendime söylendiğim için bir mırıltıdan öteye gitmiyordu. Söylediğim kelimeleri duydukça öfkeleniyordum. Bir şey göreceğim yoktu ama başım da aşağı doğru düştü. Utançtan her an ölebilir veya kafayı sıyırabilirdim. Gerçi kafayı çoktandır sıyırdığım, aldığım berbat kararlardan anlaşılıyor olmalıydı. "Bir dahaki gelişime eşyalarını temizleyip getiririm. Şu an için giysi teklifini reddedecek durumda değilim, sen de biliyorsun."

Parmak uçları ile çenemi yukarı doğru kaldırmaya başladığında direnmedim. Dudaklarımı ve çenemi hafif dokunuşlarla okşarken yanlış bir şey demişim gibi hissettim.

GECEYARISI TANRISI: DIABLO (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin