"Söyle, neymiş bu sır?" dedi Dedektif.
"Ben..." dedi Melissa ve etrafına bakındı. "Ben merdivene adımımı attığımda iki kişi kavga ediyordu yukarıda. Kavga derken, herhangi bir ses yoktu ama belliydi. Bir itişme, bir kapışma olduğunu anlamıştım. İlk başta birileri şakalaşıyor falan sandım. Sonra birisi saçımı bırak diye seslendi. Anlayamadım. Kız mı erkek mi onu bile çözemedim. Bir adım daha atayım dedim ve olan oldu. Yukarıdan siyah kostüm ters döndü ve üstüme doğru gelmeye başladı. Ben çığlıklarla aşağı inerken Kate'in katili de geriye doğru kaçtı. Kısa süre sonra dört kostüm belirdi merdivende."
"Böylece bu dörtlüden birinin katil olduğu belli oldu, eğer yine yalan değilse."
"Dedektif, inanın. Gerçekten doğru bu söylediğim."
"Saçımı bırak... Ya katil Kate'in saçını çekiyordu ve Kate saçımı bırak dedi. Ya da... Kate katilin saçını çekmişti ve katil demişti."
"Bilmiyorum kim olduğunu. Şoktaydım o an zaten. Çok fazla hatırlayamıyorum."
"Herhangi bir saç izi yoktu merdivende. Ya da herhangi bir kıl. Büyük ihtimalle saçı çekilen kişi bir erkektir ve saçı kısa olduğu için rastlayamamışızdır." dedi Dedektif.
"Orasını bilmiyorum. Bu kadar." dedi Melissa. "Şimdi gidebilir miyim?"
"Gidebilirsin." dedi Dedektif ve hızla yürümeye devam etti. Karşısına Anna çıktı.
"Dedektif..." dedi Anna adımlarını yavaşlatarak.
"Max Cooper sakinleşti mi?"
"Gitti." dedi Anna.
"Ne zaman?"
"Şimdi."
"Melissa'yla karşılaşmasınlar da." dedi Dedektif ve yandaki camdan dışarıya baktı. Max arabasına binmiş ve gazlamıştı. Melissa ise henüz yeni çıkmıştı binadan. "Oh, sıkıntı yok." dedi Dedektif Anna'ya dönerek.
"Melissa'yla konuştunuz mu Dedektif?"
"Evet. Anna... Sen şimdi Skylar'ın evine git. Orada birkaç polis olacaktı. Yanına birkaç memur daha al ve git. Dikkatli çalışın. Merdiven bölgesinde saç arayın."
"Saç mı?"
"Evet, saç kılı yani. Birinin saçından dökülmüş değil, birinin kafasından koparılmış olması gerekiyor. O yüzden birden fazla da olabilir. Merdiven çevresini ve üst kattaki korkuluk kenarını dikkatle aramalarını söyle."
"Peki Dedektif. Şey... Akşam oldu. Eve gitmeyecek misiniz?"
"Hayır Anna, çalışmamız gerekiyor. Benim de burada işlerim olacak."
"Peki, ben cinayet mahalline geri dönüyorum. Kolay gelsin."
"Sana da."
*
Skylar tetiği çekmek için kendini hazırlamaya çalışıyordu. Namlu kafasına bitişikti. Sadece ufak bir parmak hareketi yetiyordu bu işlem için. Ölüm, dünyanın en basit işi. Hayır, en zor işi.
Skylar arada kalmıştı. Yaşamla ölümün arasındaki daracık boşlukta sıkışıp kalmıştı.
"Hayır, yapamam." dedi ve silahı yavaşça yere indirdi. "Üzgünüm Linda... Yanına gelemiyorum."
Skylar silahı beline soktu ve koşmaya başladı. Ağlayarak koşuyordu mezarlık kapısına doğru.
Yavaşça durdu ve etrafına bakındı. Evinde hala araştırmalar yapılıyordu, haliyle gidemezdi. Silahı aldığı o yıkık harebede de kalacak değildi. Silahı yerine bırakmaya gidecekti, sonrasında ne yapacağına henüz karar vermemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maske
Mystery / ThrillerMaskeli bir baloda akıl almaz bir cinayet işleniyor. Onca olaydan sonra yıkılan arkadaş grubu tekrar bir araya gelmişti. Dışarıdan bakan herkesin onların tekrar bir araya geldiğini ve hala güçlü bir takım olduklarını düşünmesi için düzenlenmiş bir b...